Piyasa, Fed'in bu akşam açıklanacak Mart ayı FOMC toplantısında faiz artırımına yüzde 100 olasılık veriyor.
Üstelik Fed Funds'ta 50 baz puan artırım olasılığı dahi tabelaya çıkıyor. Fiyatlama 25 baz puan faiz artırımına yüzde 96 olasılık verirken 50 baz puana da yüzde 4 olasılık tanıyor. Değişiklik çıkmayarak fonlama faizinin 0,50-0,75 bandında kalma ihtimali ise "yüzde 0"
Bununla da sınırlı değil.
Traderlar faiz artırımına o kadar ikna oldu ki bir önceki yılın başında sadece 4 faiz artırımı tahmini bulunan ve ancak yıl sonunda, Aralık 2016 toplantısında faiz artırabilmiş olan FOMC üyelerinin bu yılki ilk tahminleri, 3'ün de üzerinde 4 kez faiz artırabilecekleri tartışılıyor.
Goldman Sachs, enflasyonda yükseliş, ekonomik büyümede güçlenme ve 2018'de kamu mali harcamalarının artırılması olasılığıyla 2017 faiz artırımı beklentilerinin güncellenebileceğini belirtiyor. JP Morgan da bugün açıklanacak çeyrek dönem ekonomik tahminlerle birlikte FOMC üyelerinin faiz artışı tahmininin 4'e çıkabileceği görüşünde.
Her ne kadar 4 faiz artırımı tartışmasının destekçileri son tarım dışı istihdam verisinde ücret artışlarında beklediklerini göremeyince cesaretlerini bir miktar kaybetmiş olsa da ABD istihdam piyasasının sağlıklı bir büyüme trendi izlediği ve “neresi olduğu tam olarak bilinememekle birlikte” tam istihdama yakın olduğu piyasa ekonomistlerince genel kabul alıyor.
Bunun yanında ekonomistler Fed'in bilanço küçültmeye yaklaşmış olabileceğini de sorguluyor.
Tüm bu piyasa eğilimi ise son bir ayda bu kadar keskinleşti.
Fed toplantısı öncesi bilmeniz gerekenler de çoğunlukla bu son bir aydaki gelişmeler üzerine.
1) FED YETKİLİLERİ ŞAHİNLEŞTİ
Bir önceki yıl FOMC'de 3 üye Eylül'de faiz artırılmaması kararına şerh koyarak, büyük şahinler ligini oluşturmuştu. Esther George, Loretta Mester ve Eric Rosengren'dan oluşan bu üçlünün FOMC'den çıkması yılın başında 2017'nin daha güvercin bir Fed profili çizeceğini düşündürdü ancak öyle olmadı.
Giden şahinlerin yerine yenileri geldi. Hem de güvercinden dönüşerek.
Trump iktidara gelene kadar Fed'in "en güvercin" yetkililerinden biri olarak kabul edilen ve seçim döneminde Hillary Clinton'ın Hazine Bakanı adayı olarak görülen Fed Yönetim Kurulu Üyesi Lael Brainard, "Yakın zamanda faiz artırarak kademeli şekilde yola devam edilmeli. ABD ekonomisinin güçlenmeye devam etmesi bilançoyu ne zaman ve nasıl küçültmeye gideceğimizi değerlendirmeye başlamamızı sağlayacak." diyerek FOMC'nin en şahin açıklamasını yaptı.
Henüz bilanço küçültme konusu Fed Başkanı Janet Yellen tarafından telaffuz edilmiş değil. Yellen’ın Mart başında yaptığı Chicago konuşması ise Fed’in bölgesel başkanların şahin açıklamaları serisine katıldı ve piyasa fiyatlamalarında olasılığı keskinleştirdi.Yellen, Mart ayında faiz artırımının uygun olabileceğini telaffuz etti. Bu konuşma öncesinde yüzde 90 olan olasılık takip eden günlerde yüzde 100'e ulaştı.
Öncesinde de New York Fed Başkanı William Dudley, San Francisco Fed Başkanı John Williams, Philadelphia Fed Başkanı Patrick Harker olasılığı yüzde 80'e çıkaran şahin vurgularda bulunmuştu.
Güvercin görüşü savunanlardan öne çıkan ise Atlanta Fed Başkanı Dennis Lockhart'la birlikte St. Louis Fed Başkanı James Bullard kaldı. Bullard, Mart'ta faiz artırmak için çok az haklı sebep olduğunu savunuyor. Diğer taraftan Bullard, bu yıl FOMC'de yer almıyor ve eski şahinin bu dönüşümünde St. Louis Fed'in ekonomi modelini uzun vadeden kısa vadeye ağırlık vermesi etkili.
Özetle, Fed yetkilileri sınırlı istisnalar dışında şahin bir duruşla FOMC toplantısına giriyor.
2) TRUMP MESELESİ: RESESYON TEHLİKESİ
Fed yetkililerini birleştiren nokta ise Trump.
Chicago Fed Başkanı Charles Evans ve St. Louis Fed Başkanı James Bullard örneği gibi Trump'ın mali politikalarının etkisine dair belirsizlik faiz konusunda ayrışan görüşleri dahi birleştiriyor.
Fed yetkililerinin bu açıdan şahin tonu artan mesajlarında Trump'ın politikalarının gelecekteki olası etkisini değil ABD ekonomisinin mevcut durumunu göz önüne aldıkları görülüyor.
Trump ise faiz artırımlarını büyüme-popülarite denklemi üzerinden politik geleceği açısından risk olarak algılıyor. 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD ekonomisi 13 kez faiz artırım döngüsüne girdi ve bunların 10'u resesyonla sonuçlandı. Bir başka deyişle Fed ardışık faiz artırımlarına başladığında yüzde 77 olasılıkla resesyon yaşanıyor.
Piyasa ekonomistlerine göre de 1 trilyon dolarlık altyapı harcama paketiyle büyümeyi desteklemek isteyen Trump bu nedenle 2020'deki seçimler için faiz artırımlarını risk olarak görüyor.
Kısacası, faiz artırımları 3 mü 4 mü derken bu Fed ve yeni başkan arasındaki tartışmayı yeniden alevlendirmeye aday. Seçim öncesi Trump'ın iktidarının Yellen'ın istifasıyla sonuçlanabileceği spekülasyonları gündeme gelmişti. Daniel Tarullo, Trump'ın istifası ardından Ocak 2009'dan bu yana sürdürdüğü Yönetim Kurulu üyeliğinden 5 Nisan'da ayrılmak üzere istifa etti ve 3 koltuk boşta duruyor.
3) ABD VERİLERİ GÜÇLENMEYİ SÜRDÜRDÜ
ABD ekonomisi ise Fed'in şahin duruşunu destekleyen veriler üretmeyi sürdürüyor.
Tarım dışı istihdam verisi Şubat'ta 235 bin istihdam artışına işaret ederek ücretlerde hala istenen canlılık yaşanmasa da trendin korunduğunu gösterdi. Özellikle inşaat ve sanayi sektörlerindeki artış büyüme görünümü açısından da destekleyici olarak okundu. Kaldı ki Yellen'a göre ABD ekonomisinin ayda 100 bin yeni isithdam yaratması dahi yeterli.
Diğer taraftan ABD işsizlik başvuruları 1973 Temmuz'undan bu yana en düşük seviyede gerçekleşmeyi sürdürüyor ve 4 haftalık ortalama 105 haftadır 300 binin altında. Ekonomistlere göre işsizlik başvurularında mevcut seviyelerde düşüş hızının yavaşlaması ancak sıçramaların sınırlı kalması da tam istihdam hedefine yaklaşıldığı tezini destekliyor.
İşsizlik oranı da yüzde 4,7 ile 10 yıla yakın bir sürenin en düşük seviyelerinde gerçekleşiyor.
Ekonomik verilerin gücüne ilişkin tartışma ise tüketici cephesi üzerinden. Tüketiciler ABD ekonomisinin üçte birinden fazlasını oluşturuyor ve pesimist analizler bu tarafta sorun olabileceğini sorguluyor. Perakende satışları verisi Ocak'ta beklentilerin 4 kat üzerinde gelse de pesimist ekonomi bloglarında sıklıkla referans verilen Wolf Street'te yayınlanmış bir çalışmada perakendede 2008 krizine göre sadece e-ticaret ve otomotivde büyüme yaşandığı ortaya atılmıştı.
Diğer taraftan Ocak ayında sanayi üretimi düşüşü öne çıkarılıyor ancak ekonomistler bunun olumsuz hava koşullarından kaynaklanan geçici bir veri olduğunu söylüyor. Öncü verilerde de Trump sonrası imalatta canlanma raporlanıyor.
Çekirdek PCE Ocak verilerinde yüzde 1,7 ile Fed'in yüzde 2 hedefinin hemen altında, deflatör yüzde 1,9'da 2012'den beri en yüksek seviyeye işaret ediyor.
Genel bakışta ABD ekonomisi iyimserleri destekleyen sinyaller veriyor.
4) TAHVİL VE DÖVİZ PİYASALARI NE DİYOR?
8 Kasım'da Trump'ın seçilmesiyle başlayan ralli ABD 10 yıllık tahvil faizini yüzde 1,83'ten yüzde 2,60'a ve Dolar Endeksi'ni 96,90'dan 103,80'e taşıdı.
Trump'ın yönetimindeki istifa ve görev bırakmalar, seçim öncesi vaatlerin henüz netleşmemesi derken belirsizlik tahvil piyasasına konsolidasyon eğilim getirdi. Dolar Endeksi ise üzerine bir de Euro'nun Draghi'nin şahinleşmesiyle değer kazanımı eklenince gevşedi.
ABD 10 yıllık tahvil faizi Eylül 2014'ten bu yana yüzde 2,60 seviyesin üzerinde haftalık kapanış yapamıyor. Trump'la Körfez Savaşı zirvelerini aşan Dolar Endeksi ise yılın ilk haftasından bu yana 102 seviyesi üzerinde hafta tamamlayamadı.
Tahvil ve döviz piyasası traderları ABD varlık fiyatlamalarında piyasa eğilimini gözlemleme açısından bir süredir bu iki seviyeyi tartışıyor.
PIMCO'nun eski yöneticisi, Allianz Baş ekonomi danışmanı Muhammed El- Erian'a göre ralli 3. aşamada.
BONUS: SON FED TOPLANTISINDA NE KONUŞULDU?
Aralık 2016'da politika faizi 10 yıl aradan sonra gelen ikinci faiz artırımıyla yüzde 0,50-0,75 aralığına yükselirken Ocak ayı toplantısında FOMC tutanakları ekonominin yolunda gitmesi durumunda faiz artırımının "yakın zamanda" yapılacağının öngörüldüğüne işaret etmişti.
Ocak toplantısında Trump'ın ekonomiye dair planları hakkında devam eden belirsizlik nedeniyle Fed yetkililerinin uygulanacak politikaların ayrıntılarını görmek istediği ifade edilirken bir kısım üyelerfaiz artırımlarının kademeli olarak yapılmasının uygun olacağını, bir kısım Fed yetkilisi ise, yüksek enflasyon riskinin sınırlı olduğunu savunuyordu.
Son toplantıda bilançoya dair görüşmelere de başlanacağı belirtilmişti. Bu açıdan bu konudaki gelişmeler de sürpriz olmayabilir.