Türkiye, dünyada bal üretimi ve arı koloni sayısında Çin'den sonra ikinci sırada.
6,5 milyon arı kolonisine (kovan) sahip olan Türkiye'de geçen yıl 102 bin ton bal üretimi gerçekleştirildi. Bal üretiminde kendi kendine yetebilen ve az miktarda da olsa ihracat yapar konumdayız.
Bu işten ekmek yiyen yaklaşık 60 bin civarında arıcı bulunuyor.
Bu rakamlar kulağa hoş gelebilir ancak Türkiye'de arıcılık alanında katedilmesi gereken daha çok mesafe var. Bunu neden mi söylüyoruz?
Bugün Türkiye'de kovan başı verimlilik 17 kilogram düzeyinde. Söz konusu oranın dünya ortalaması 23 kilogram. Bu konuda en verimli ülkelerin başında üretim hacminde de bir numara olan Çin geliyor. Çin'de kovan başına ortalama verim 45 kilogram.
Ama asıl konu bal üretiminin de ötesinde. Tarımın tıpkı diğer kollarında olduğu gibi arıcılıkta da katma değer yaratma noktasında büyük bir eksikliğimiz söz konusu.
Bal üretiminin dışında kovanda mucizevi ürünler bulunuyor. Arısütü, polen, propolis ve arı zehiri, bahsettiğimiz katma değerli ürünlerden sadece bir kaçı. Ancak bu ürünleri ne yazık ki arıcılarımız yeteri kadar üretmiyor, kovan alamıyor. Haliyle tıpkı diğer gıda ürünlerinde olduğu gibi bu ürünleri de Türkiye ithal etmek zorunda kalıyor.
Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, Eko-Tarım programında arıcılığın içinde bulunduğu durumu ve bal sektörünü değerlendirirken bu açıdan önemli bir tespitte bulundu.
Sezen diyor ki, “Türk arıcısı bal üretiminin yanında katma değerli ürün elde edebilirse yıllık toplam geliri de artacak. Böylece balda dünya fiyatları ile daha rekabetçi fiyatlar oluşturabilir. Çünkü şu an balın ihraç edilememe sebeplerinden bir tanesi Türk balının yurtdışında fiyat olarak yüksek kalması. Bu dezavantajı ancak arıcının gelirini artırarak ve zenginleştirerek ortadan kaldırabiliriz. Bu da ancak katma değerli ürünleri üretmekten geçiyor. Eğer bunu gerçekleştirebilirsek balı da yurtdışında daha rekabetçi fiyatlara satabiliriz.”
Sezen'e göre arıcıların bu tür katma değerli ürünlerin üretimine yönelmeme sebepleri arasında üretimdeki zorlukların yanısıra esas olarak bu işin anlatılamaması yatıyor. Eğer arıcılar bilinçlendirilir, bu konuda eğitilir ve katma değerli ürün üretiminin teşvik edilmesi sağlanırsa ithalat bir yana ihracatın kapıları açılabilir.
Bu noktada devletin arıcılığa da bir takım teşvikleri olduğunu hatırlatan Sezen, söz konusu politikalarda yapılacak ufak değişimlerin sektöre hareketlilik getireceği kanısında.
Sezen, söz konusu değişimi şöyle özetliyor: “Devlet şu an kovana kilogram bazlı prim veriyor. Bizim önerimiz ürüne dayalı prim sistemi. Polen, arı sütü gibi katma değerli ürün üretenlere teşvik verilirse, bu iş daha cazip hale getirilebilir.”
'ARI ÇİFTÇİNİN SİGORTASI'
Türkiye'de bal sektörü için yaklaşık 500 milyon dolarlık bir pazardan söz ediliyor. Arıların çiftçiye, tarıma ciddi bir katkısı var.
Arıların sağladığı tozlaşma, tarımda verimlilik artışında önemli bir etken. Bu açıdan bakıldığında arıların ekonomiye katkısı bahsi geçen rakamlarla tarif edilemeyecek kadar büyük.
Ancak Türkiye'de arıların tarıma katkısının önemi yeni yeni anlaşılıyor. Arıcılık sayesinde verimliliğin yüzde 35-50 arasında arttığını tespit eden gelişmiş ekonomilerdeki çiftçiler arıcıları kendi bağ, bahçelerine kovan bırakmaları için davet ediyor. Bizde ise zaman zaman çiftçi ile arıcılar arasında yer ihtilafları yaşanıyor.
Sektöre ket vuran bir diğer sıkıntılı konu ise tüm dünyada olduğu gibi bilinçsiz ve kontrolsüz zirai ilaç kullanımlarının toplu arı ölümlerine neden olması.
Can Sezen, Türkiye'de şu an arılar açısından en büyük tehdit olarak zirai ilaçları gösteriyor. Geçtiğimiz Nisan ayında Adana'da zirai ilaçlama yüzünen yaşanan toplu arı ölümlerini hatırlatıyor.
Zirai ilaçların doğru miktar ve zamanda kullanımı kritik önemde. Bu konuda çiftçi ve arıcıların diyalog halinde olması ise elzem.
Tüm bu değinilen konu başlıklarından anlaşılacağı üzere aslında arılar, bal yapmanın da ötesinde doğadaki dengenin de en önemli unsurlarının başında geliyor.
Arıların yok olduğu bir dünyada insanlığa 4 yıl ömür biçiliyor.
Gündelik kısır tartışmalardan kurtulup bu konulara da kafa yormakta fayda var.