Türkiye’de öyle bir meslek düşünün ki asgari ücretin 2-3 katı maaş verilmesine rağmen talep görmüyor; tam aksine insanlar bu mesleği hızla terk ediyor.
İnsanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisi olmasına karşın bugün Türkiye’de ‘çoban’ algısı farklı yorumlanıyor ve maalesef hor görülüyor. Çoğu zaman da siyaset tartışmalarına malzeme ediliyor.
Ancak bugün Türkiye’de hayvancılık politikalarına yönelik uygulamalarda çobanların tahmin edilenden çok daha kritik yeri ve önemi var.
Bir çok meslek grubu zaman zaman sorunlarını farklı platformlarda dile getirir ve kamuoyunun dikkatini çeker. Peki siz hiç çobanların seslerini yükselttiğini ve sorunlarını dile getirdiğini duydunuz mu?
Duyamazsınız...
Çünkü onlar sessiz sedasız mesleklerini bırakıp, asgari ücretli bir iş bulmak umuduyla şehirlere göçüyor.
Eğer biz bugün kırsaldan kente göçün önüne geçmeye çalışıyor; aile çiftçiliğinin önemine vurgu yapıp, tarımda verimlilik, sürdürülebilirlik konularını konuşuyorsak o zaman çobanların sesine kulak vermekte fayda var.
Peki bu konuyu niye açtık? Hemen söyleyelim..
Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) tarafından Ocak ayı sonunda gerçekleştirilen Batı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı’nın raporu tamamlandı.
Yaklaşık 72 sayfalık raporda bölge özelinde Türkiye’nin küçükbaş hayvan yetiştiriciliğindeki temel sorunları ve çözüm önerileri ele alınıyor.
Raporda bir çok başlık var. Ama dikkatimizi çeken, çobanlık mesleği ve sürü yöneticisinin sorunları kısmı.
Çünkü bu konu Türkiye’nin gelecekteki hayvancılık politikasının seyrini de yakından ilgilendiriyor.
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) çobanlık mesleğine 'sürü yöneticisi' adıyla mesleki bir statü kazandırmak ve bu alandaki çalışan sıkıntısını çözmek için yurdun dört bir yanında eğitim ve sertifika programları düzenliyor. Bu önemli bir adım ama tek başına yeterli mi? Bizce değil.
BAGEV’in raporunda kamuoyundaki olumsuz ‘çoban’ algısına dikkat çekiliyor.
İşte çobanların çalıştayda gündeme gelen ve rapora yansıyan sorunları: “Halk çobana ‘kötü gözle’ bakıyor. “Çobanın oyuyla benimki bir mi?” deniyor. Çobana kız vermiyorlar. Çoğu çoban mesleğini bırakmadan evlenemeyeceğini anlayınca hayvanlarını satıp, maaşlı bir işe girince ancak öyle evlenebiliyor. Kırsalda 2 bin TL’den aşağı para kazanmayan çobanlar ‘sosyal statü’ baskısı nedeniyle mesleğini bırakıp şehirde 800 TL’ye çalışmaya razı oluyor.”
Raporda, devletin çobanlara yönelik sosyal güvence koşullarının iyileştirilmesi, çoban sigortalarının desteklenmesi ve çoban desteği verilecek sürü büyüklüğünün 300 başa indirilmesi gibi öneriler de yer alıyor.
İşin özü, her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyulan çobanlığa özellikle yeni nesil ilgi göstermiyor. Mesai mefhumunun olmaması nedeniyle gençler çobanlık yapmak istemiyor.
Kırsalda, çetin şartlarda, uzun saatler hayvanları takip etmek yerine şehirde masa başı bir iş daha cazip gözüküyor.
Her zaman, Türkiye’nin tarım politikalarına yönelik sorunlarına bütüncül bir açıdan bakmak gerektiği üzerinde duruyoruz. O yüzden özellikle hayvancılık tarafında çobanlık mesleğinin sıkıntılarını da es geçmemekte fayda var.