Tarım sektöründe üretici dertli...
Hayvancılıktan bitkisel üretime kadar tüm alanlarda üreticilerin maliyetler, uygulamalar ya da mevcut yapıdan ötürü farklı sorunları var.
Zaman zaman okuyuculardan bu konularda sorunlarını dile getiren e-postalar alıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde de zeytin ve zeytinyağı sektörüne yönelik gelişmelere paralel üreticilerden e-postalar geldi.
Sektörün birebir içinde olan ve üreticilerin durumunu ortaya koyan Çanakkale'den bir üreticimizin bize gönderdiği metni sizinle paylaşmak istedik.
Bakın üreticimiz ne diyor: “Ben yaklaşık 1400 ağacı bulunan, uzun yıllar sanayide çalışmış bir elektronik mühendisiyim. Bu ağaçların tamamını 2004 yılında diktim.
Türkiye'deki zeytinyağı piyasasında neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Dikim yaptığım 2004'te sızma yağ fiyatlarının kilogramı 6-7 TL iken 2 yıl önce 4-5 TL'ye sızma zeytinyağı satmak zorunda kaldık. Birçok insan maliyetini bile karşılayamadı. Zeytin diktiğimiz alandan buğday kadar bile gelir elde edilemiyordu. Bu yıl biz, bu işten zarar ettiğimiz için ağaçlara bakım yapmaz iken birden fiyatlar 12 TL civarına fırladı.
Dünyada zeytinyağı fiyatları nasıl değişiyor kolayca takip edilebiliyor. Türkiye'de bu durumdan çok farklı özel bir durum olduğunun birçok göstergesi vardı. Mazot, gübre ve işçilik maliyetlerinde bizden çok avantajlı olan Suriye'de 1995'lerden başlayarak çok büyük bir tüketim fazlasının nereye gittiği belli değil. Üretildiği halde içeride tüketilmeyen, fakat ihracatı yapacak tüccar olmadığı için ihraç da edilemeyen çok büyük miktarda zeytinyağının komşu ülkelere geçip oradan pazara ulaştığı düşünülüyor. O komşu ülkenin çok büyük oranda Türkiye olduğu konusu çok açık.
- Türkiye'de zeytinciliğin, zeytincilikle hiç alakası olmayan tüccarların eline geçmiş olması.
- 2 yıl önce Suriye menşeili yağın piyasaya hakim olmasıyla oluşan olumsuz fiyat seviyesi.
- Bu yıl içerideki üretimin var yılı olması ve gerçekte iklimden çok fazla etkilenmemiş iken, savaş sebebiyle Suriye'den yağ kaçakçılığının kesilmesi arz-talep dengesini birden aşırı şekilde bozdu. Son yıllarda yaşanan piyasa hareketleri genelde Suriye menşeili zeytinyağının Türkiye'ye geçişindeki oynaklığın sonuçları ve açık göstergesi.
Biz yüksek maliyetlerle, yüksek kalitede zeytinyağı üretmeye çalışırken zarar ediyoruz. Fakat bizim yerimize düşük maliyetli, demode, kötü tesislerde sıkılmış düşük kaliteli Suriye yağını yurda kaçak getiren tüccar inanılmaz para kazanıyor. Böyle giderse sofralık zeytin haricinde bu sektörde olan bütün zeytinyağı üreticileri yok olmaya mahkum. Bu piyasa yapısıyla hiç kimse üretimini verimli halde tutamaz.
Bu yapı bizim emeğimizin kaçakçılık yoluyla gasp edilmesinden başka bir şey değil. Bu ülkede üretim yapanlar ne zamana kadar soyulacak kaz olarak görülecek? Bu yağ Türkiye'ye getirilecek ise o zaman mazot, gübre ve işçilik fiyatları bu kadar farklıyken biz nasıl rekabet edeceğiz? Bizim tükettiğimiz bütün mallar oligopol pazar yüzünden aşırı kârlarla satılırken biz nasıl hayatta kalacağız? Zeytincilik sektöründe yaşanan sıkıntıların tercümanı olmanızı bekliyoruz.”
Bu e-postayı bize gönderen üreticimiz, kendisi gibi zeytin ve zeytinyağı tarafında pek çok üreticinin yaşadığı sıkıntıları bu şekilde dile getiriyor.
Aslına bakarsanız tarım sektöründe üretici çok para kazanma derdinde değil. Sadece emeğinin karşılığı olarak ürününü eder fiyata satmak ve sürdürülebilir bir üretim için istikrarlı bir fiyat politikası istiyor.
Tarım sektöründe her gün farklı bir sorunu konuşsak da aslında sorunların birçoğu ortak bir noktada kesişiyor.
Tarımda arz-talep dengesi ile fiyat istikrarını sağlamak, rekabetçi konumda kalabilmek ve topraktan sofraya güvenli gıda zincirini oluşturmak orta ve uzun vadeli tarım politikalarından geçiyor.
Üreticinin sesine kulak vermekte fayda var.