, ekonominin seçimler üzerindeki etkisine ve seçmenlerin kararının da ekonomi üzerindeki etkisini analizlerimle paylaşmıştım. Bu yazıda ise seçimin kendisinin ekonomik maliyetini analiz edeceğim.
Türkiye tarihinde ilk kez bu kadar kısa aralıkla bir erken seçime gideceğiz gibi görünüyor. Ancak demokrasinin olmazsa olmazı seçimler, büyük bir operasyon ve planlama gerektirdiğinden pek de ucuza mal olmuyor. 56 milyon seçmeni olan bir ülke için bu maliyetler katlanarak artıyor. Seçimlere; adaylar, partiler ve devlet yüklüce bir miktar para ve zaman harcıyor. Bu bağlamda seçimlerin ekonomik maliyetini iki ayrı başlık altında toplayabiliriz: Doğrudan ve dolaylı maliyetler.
DOĞRUDAN MALİYETLER: HAZİNE YARDIMI, YSK, ADAYLAR
Siyasi Partiler Kanunu uyarınca: Son milletvekili genel seçimlerine katılma hakkı tanınan ve genel barajı aşmış bulunan siyasi partilere, o yılki genel bütçe gelirleri "(B) Cetveli" toplamının 5 binde 2'si oranında mali yardım sağlanıyor, bu oran genel seçim olursa 3 katına çıkıyor. Bu hesaba göre barajı geçen partilerin oy sayıları baz alınarak (baraj dışı kalan yüzde 5 dışarıda bırakılarak) oranlanıp paylaşıyorlar, bu durumda AKP yüzde 43, CHP yüzde 26, MHP yüzde 17 ve HDP'de ilk kez yüzde 14 oranında hazine yardımı alacak. Buna göre olası bir seçimde, partiler seçim için ek olarak yaklaşık 360 Milyon TL yardım alacak. detayları Tablo 1'de yer alıyor.
YSK, seçimlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde yapılabilmesi için anayasayla yetkilendirilmiş bir kurul. Seçim yıllarında; sandık görevlilerinden, mühür, oy pusulası, ulaşım ve sayıma kadar tüm detayları hesaplayıp planlama yapması gerekiyor. Bu nedenle seçim dönemlerinde bütçesi arttırılıyor. Seçim olmayan yıllarda bütçesi 80-90 Milyon TL olan kurumun 2014 yılında bütçesi 800 milyon TL'ye kadar çıkmış. Bu yıl ise 450 milyon TL'lik bir bütçesi var. Yurtdışı oylar için gerekli olan uçak, yer kiralama maliyetlerinin de önemli bir kalem olduğunu vurgulamalıyız, CB seçimlerinde bunun için 70 milyon TL'lik bir ödenek ayrılmıştı. Bu veriler ışığında olası bir erken seçimin kış aylarında olacağı düşünülürse YSK'nın yaklaşık 400 milyonluk ek bir bütçeye ihtiyaç olacağını söyleyebiliriz.
Son olarak milletvekili adaylık sürecinde adayların tanıtım, reklam ve ağırlama masrafları çerçevesinde pek çok harcama yapıyorlar. Bu konuda Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu'nun (TESK) yapmış olduğu bir çalışma var. Burada adayların seçimler dolayısıyla 1350 Milyon TL'yi aşan bir harcama yapacakları belirtiliyor.
Ayrıca seçim dönemlerinde artan kamunun yaptığı (belediyeler vs de dahil) toplu açılışlar temel atma törenlerinin maliyetlerini hesaba bile katmıyorum.
DOLAYLI MALİYETLER
Seçimlerin doğrudan maliyetinden ziyade dolaylı maliyetleriyle ekonomiye külfet oluyor. Bunun adına kısaca "ekonomik ve siyasal belirsizlik" maliyeti de diyebiliriz. Seçim atmosferinde yatırımcılar geleceği göremediği için bir anlamda frene basmaktalar. Aynı şekilde devlet görevlileri ülke idaresine odaklanmak yerine iktidar partisi odaklı etkinliklere odaklanmaktadır. Daha da önemlisi politikacılar yapısal reformlar, yatırımı teşvik edecek hamleler yerine seçmenlere ulaşmaya odaklanıyor. Bütün bu kaynak aktarımları ekonomideki büyümeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Nitekim Ekonomi Bakanı ekonominin seçimi sevmediğini, Maliye Bakanı da seçim belirsizliği nedeni ile bir yavaşlamanın normal karşıladığını ifade ettiler.
Bütün bu doğrudan ve dolaylı faturanın büyümeye de negatif bir etkisi var. Türkiye ekonomisindeki 1 puanlık bir yavaşlama yaklaşık olarak milli gelirimizde 25-28 milyar TL'lik bir kayba tekabül ediyor. En son yapılan açıklamalar ve hemen hemen tüm beklentiler büyüme oranımızı aşağı doğru revize etmekte.
Aşağıdaki tabloda henüz bir erken seçim ufukta yokken dahi oluşan büyüme beklentilerini sıraladım. Tabloda net görünen hükümetin orta vadeli program için öngördüğü yüzde 4'lük büyüme 1 puanlık bir düşüşle yüzde 3'ler seviyesine gerilemiş. Bunun da ötesinde seçimin yıl sonu/başında yapılacak olması 2016 yılının da bu trendden etkileneceği gösteriyor. Bu da bir erken seçim atmosferinin ekonomik maliyetinin, dolaylı ve doğrudan olmak üzere sadece kısa vadede 30-35 milyar TL'yi bulabileceğini gösteriyor.
Özetle millet iradesini öyle çok ucuza ortaya koymuyor. Öyle olsa her kararda milli iradeye başvurarak meclisi devreden çıkarabilir ve doğrudan demokrasiyi hayata geçirirdik. Bu nedenledir ki millet bu yetkiyi bir süreliğine vekillere havale ediyor.