Malum Yunanistan bugünlerde hem içerde hem de dışarıda en çok tartışılan ülkelerden birisi. Ekonomi keşkelerle ilerlemez, bu nedenle Yunanistan için şöyle olsaydı demek için çok geç ancak durumu tespiti için verilere göz atmanın faydası var.
Yunanistan Euro bölgesinin 6. en kalabalık ve 8. en büyük ekonomisi. Ekonomisinin yaklaşık beşte biri turizm gelirlerinden oluşuyor. Kilis kadar yüzölçümü olan Rodos adasına sadece 2014 yılına 2 milyon yakın turist gelmiş. 11 milyonluk nüfusla 22 milyon turist ağırlayan bir ülke. Kısaca servis sektörünün büyüklüğü bu ülke coğrafyasının onlara armağanı.
Peki bu ülke nasıl oldu da ekonomik bir darboğaza girdi? Yunanistan krizinin 3 temel sorumlusu var, kısaca tek tek bahsedelim.
Pasok- Yeni Demokrasi - Pasok -Yeni Demokrasi
PASOK'la başlayıp Yeni Demokrasi (New Democracy) ile sonlanan hükümetler serisinde Yunanistan'da Euro'ya geçişin getirdiği avantajlarla kredi kullanımı artmaya ve bununla birlikte bu kullanılan kredilerin nereye harcandığı pek de hesaplanmamaya başladı. Aşağıdaki grafik Yunanistan'ın borç seyrini özetliyor. SYRIZA iktidara geldiğinde borcun GSYİH'ya oranı %180 seviyesindeydi. Karşılaştırma için Türkiye'de bu oranın en yüksek olduğu yıl 2001 yılında bile %80'lerde olduğunu hatırlamakta fayda var.
Finans piyasasındaki zeki çocuklar politikacıların pek de reddemeyeceği enstümanları geliştirip Yunanistan hükümetlerine sundular. Bilançolarda görünmeyen borçlar, yıllar sonra gelecek gelirlerin şimdiden gelirmiş gibi gösterilip satılması ve benzeri operasyonlar sayesinde olduğundan daha pozitif bir resim ortaya çıkartıldı. Örneğin, Yunanistan'ın havaalanı ve piyango gelir hakları önümüzdeki on yıllar boyunca satılmış ve parası harcanmış durumda.
Avrupa Birliği (AB) - Avrupa Merkez Bankası (ECB) - IMF
AB ve ECB krizin derinleştiği ve sorunun baş gösterdiği 2010 yılında yanlış bir reçeteyi Yunanistan'a dayadılar. Sorunu çözmek yerine ötelemeyi yeğlediler. Beş yıl önce çözüm için adım atılacağına alacaklıları konsolide edip, Yunanistan'ın riskini diğer piyasalardan izole edebileceklerini düşündüler. ECB açıklamaları ile zaten zor durumda olan bankacılık sistemini daha da zora soktu. IMF'nin tahmin ve politikalarındaki sapmalar ise işin tuzu biberi oldu.
Ne Yapmalı?
Komadaki hastanın fişini çekince ne olacağını biliyoruz, bir fırsat vermezlerse Avrupa'nın en eski demokrasisi olan bir ülkeyi "çökmüş devlet(failed state)" kategorisine sokmuş olacaklar. Bu da hem tüm kıtanın güvenliğini (Kaçak göçmenlerin neredeyse yarısı Yunanistan üzerinden Avrupa'ya ulaşıyor) hem de yatırım ortamını negatif etkiler. Yunanistan'ın çıkışı için daha önce denenmiş bir şeyi denemeleri gerek. Örneklendirmek gerekse:
Dolayısı ile Yunanistan'ın çıkışı acı bir reçeteyle bile olsa ucunda bir umut ışığı olan borcun affı ve yeniden yapılandırılması ile mümkün olabilir. Şu an masadaki tüm şartları SYRIZA kabul etse dahi IMF hesaplamalarına göre 2030 yılında borcun GSYİH'ya oranı %118'e ancak inebiliyor. Sonuçta kreditörlerin Yunanistan'ın ödeyeceği paraya, Yunanistan kadar ihtiyaçları yok.
Can Suyu
Yunanistan'ın ekonomi ve insan sermayesi ile ilgili temel göstergeleri bir "can suyu" verildiğinde hızla kendine gelebileceğini gösteriyor. Tablo 1'de bu veriler karşılaştırma yapmak amacı ile Türkiye ile birlikte yer alıyor. Kısaca, bizdeki göstergeleri bu seviyelere getirebilirsek ülkemiz şu an ilk 10 ekonomiden birisi olurdu. Avrupa şans verildiğinde ayağa kalkacak bir hastanın fişini çekecek mi önümüzdeki günlerde göreceğiz.