Enflasyondaki yükseliş malumunuz. Bu yükselişin en önemli unsuru gıda fiyatları. Esasen gıda fiyatları tüm dünyada en azından yılbaşından bu yana düşüş eğiliminde. Örneğin buğday fiyatları yılbaşından bu yana dünyada % 16’lar civarında düşüş gösterirken, içeride bir çok belediye ekmeğe zam yapıyor. Türkiye’de gıda fiyatları kronik bir hal almış durumda. Dünyanın tersine giden bir trend söz konusu
Tarım Bakanımız Sn. Faruk Çelik göreve başlayalı 100 gün geçti. Göreve geldiğinden bu yana hiç tanımadığı tarım sektörüne ilişkin bilgi edinmek, geleceğe ilişkin olarak doğru kararlar verebilmek için sektördeki tüm kesimlerle bir araya geldi.
Herkes kendince çözüm önerilerini sundu. Sayın Bakan herkesi dinledi.
Toplantılar neticesinde önlenişi yükselemeyen kırmızı et fiyatları için tavan fiyat belirlendiği açıklandı ancak gerçekçi olmadığı için kimse buna uymadı. 20 aydır sabit duran çiğ süt fiyatları için de benzer yöntem izlendi, ancak süt fiyatları daha da düşük 1 TL’nin altına geldi (önceki 1,15 TL iken).
Demek ki gerçeklik şu: Fiyatlara müdahale ederek tarımsal sorunu çözmek mümkün değil. Zaten böyle bir çözümün kalıcı olamayacağına tüm kesimler inanırken, bu çözüme karşı sesi çıkanların sayısı çok az.
Çözüm nerede aranmalı?
Tarımsal ürünlerde üretici kazanmıyor. Tüketici de pahalıya tüketiyor. O halde ortaya çıkan fiyat farkının sebebi üretici değil. Öncelikle buradan başlamalı.
Gıdada üreticiden tüketiciye kadar giden zincirde esas kazanç aracılar tarafından kazanılıyor.
Örneğin, aracısız olarak üreticiden doğrudan satın alım gerçekleştiren ve kendi isimleri ile üreten büyük – orta ölçekli marketlerde fiyatlar nasıl oluyor da markalı ürünler ile hemen hemen aynı fiyata satılıyor?
Öncelikle üretim-fiyat-tüketim kontrol mekanizmasının kurulması için buradan başlamak iyi bir seçenek olabilir. Kendi ismi ile poşetleyip satan marketler bunun bir izahını vermeli.
Diğer taraftan Türkiye’de çok acil bir üretim-fiyat-tüketim zincirini kontrol altında tutacak ve piyasanın tam rekabete göre işlerliğini sağlayacak bir “ÜST KURUL” kurulmalı. Üst kurulun kurulması ile birlikte devlet elini bu sektörden çekmeli. Nasıl ki döviz piyasasına müdahale kurları yukarı doğru çekerse, tarımsal fiyatlara müdahale de fiyatları tartışmasız yukarı atar. Telafisi daha zor noktalara Türkiye’yi sokar.
YAPISAL REFORMLAR ŞART
Türkiye’de tarımsal faaliyetlerden özellikle kırmızı etin sürdürülebilir bir fiyat düzeyine ulaşması için mutlak gereklilikler şunlar:
1. Kırmızı ette üretim artışı teşvik edilmeli
Öncelikle hayvan ırkının ıslahı acil şart. Biz mevcut sütçü ırk hayvanlarımızla et üretmeye çalışıyoruz. Oysa bizim üreticimizle aynı emeği veren yabancı çiftçilerin hayvan başına verimleri daha yüksek.
2. Türkiye kırmızı ette koyunculuğun önemini kavramalı
Türkiye’nin mera yapısı büyükbaş hayvanlara uygun değil. O nedenle büyükbaş hayvanlar çoğunlukla kapalı sistemde besi yöntemiyle besiye alınıyor. Meralarımızın küçükbaş hayvana uygun olması nedeniyle koyun eti üretimi Türkiye için daha iyi bir seçenek. Ancak koyun etinin dana etine göre daha az talep görmesi nedeniyle düşük kalan fiyatlar ve özellikle çoban bulmadaki zorluklar üreticinin bu alana girmesine engel oluyor. Silahlı Kuvvetlerin koyun eti talep etmesi, bu alana doping etkisi yaratabilir.
3. Hayvancılığın temel girdileri olan ürünlerin yerli üretimi teşvik edilmeli
Soya ve mısır hayvancılığın temel girdileri iken, soyanın hemen hemen hiç üretilmemesi, mısır üretimin ise yetersiz olması, ister istemez yem girdilerinde Türkiye’yi ithalata bağımlı kılmakta. O nedenle bu ürünlerin üretimi açısından teşvik sistemi yeniden yapılandırılmalı.
4. Çiftçinin kullandığı mazotun fiyatı düşürülmeli
Tarımsal üretim açısından en büyük maliyet unsuru mazot fiyatları. O nedenle çiftçinin kullandığı mazotun şehirde bizlerin kullandığı mazot ile aynı fiyatta olması bile başlı başına bir çelişki. Çiftçinin sahibi olduğu traktörlere “taşıt tanıma sistemi” kurulmasının ve yeni üretilen traktörlerin de “taşıt tanıma sistemli” olarak üretilmesinin zorunlu tutulması, sadece traktör için alınan mazotun kontrol mekanizması sağlanabilir. Hele bir de Çiftçi kayıt sistemindeki arazi metrekaresi ile sınırlandırılınca suistimalin önüne geçilmiş olacaktır.
5. Tarımsal ürünlerdeki KDV farkı ortadan kaldırılmalı
Bir çok tarımsal üründe ham madde ile yarı mamul ve mamul arasında KDV farkları tarımsal ürünlerin fiyatlarının artmasına sebebiyet vermekte. Bunun ortadan kaldırılmasının sektörü çok rahatlatacağı açık
6. Damızlık hayvan ithalatı kolaylaştırılmalı – besin hayvanı ithalatı kesinlikle yapılmamalı
Türkiye hayvancılığının en önemli sıkıntısı kaliteli damızlık hayvandır. Bu nedenle özellikle damızlık hayvan seçimi büyük önem taşır. Damızlık hayvan ithalatı mutlaka kolaylaştırılmalıdır.
7. Tarımsal üretimin yoğun olduğu bölgelerde köy ilkokulları yeniden açılmalı
Köyden önce ilçeye sonrasında şehirlere göçüm önemli sebeplerinden birisi de köy ilkokullarının kapalı olması, taşımacılık sistemi ile ilçelere öğrenci taşınmasıdır. Bu nedenle üretken nüfus köyden uzaklaşmakta, sonrasında ise ancak emekli olduğundan köye geri dönüş gerçekleştirmektedir. Köye tekrar ilginin artabilmesi için köy ilkokullarının açılması elzemdir.
8. Köylünün çiftçiye dönüşüm projesi hükümet gündemine alınmalı
Türk Köylüsünün modernizasyonu, modern üretim teknolojileri tanıştırılması, bu teknolojileri kullanma becerilerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle köylümüzün artık çiftçi olarak dönüşümünün sağlanması gerekmekte. Özellikle meslek yüksek okullarında tarım teknolojileri ve bunların kullanımına ilişkin bölümlerin açılması ara kademe personel ihtiyacı için artık bir gerekliliktir.
Bu listeye daha onlarca madde ekleyebilirsiniz.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı artık kararını vermelidir.
Ya Türkiye’nin bu dönüşümüne katkı sağlayarak süreçten bir kahraman olarak çıkacak, ya da olmayacak tedbirlerle günü kurtarma çabası içerisinde kalacak.
Kanaatimce, günü kurtarmaya yönelik çalışmalar gerçekçi ve uygulanabilir değildir. Önemli olan Türkiye’yi 2023 yılına hazırlamak. Bunun için ise hala zaman var.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve BusinessHT'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. Ayrıca burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değil, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.