Yunanistan’a hep destek tam destek
Euro Bölgesinde kalmak avantaj olduğu kadar çıkmak da bir avantaj aslında... Yunanistan çok iyi biliyor ki, Euro’dan çıkmasını kendisi değil Almanya göze alamaz...

Aslında Yunanistan konusunda bir daha hem yazmamakta hem de konuşmamakta kararlıydım.
Fakat son 10 gündür tüm ekonomi çevrelerinde konuşulan iki temel konu var.
Birisi FED acaba ne zaman faiz artırımına gidecek ve faiz artırım şiddeti ne olacak iken, diğeri Yunanistan Euro Bölgesi’nden çıkacak mı?
Yunanistan’ın komşumuz olması ve Çipras’ın bence yürüttüğü politikanın başarılı olması nedeniyle yazmadan geçemedim.
Yunanistan çok iyi biliyor ki, Euro’dan çıkmasını kendisi değil Almanya göze alamaz. Almanya’nın Euro kullanımı başladıktan sonra dış ticaret fazlasına baktığımızda Euro’nun aslında Euro Bölgesini oluşturan küçük ülkelere değil de Almanya ve Fransa gibi lokomotif ülkelere yaradığı çok açık.
Bernanke’nin Brookings Institute’e 3 Nisan 2015 tarihinde verdiği “Germany's trade surplus is a problem" (Almanya’nın ticaret fazlası bir sorun) başlıklı beyanatında, Almanya’nın eğer Euro’ya geçmeyip Mark’da kalsaydı, bugünkü ticaret fazlasına ulaşamayacağından bahsedip, Euro sürecinin Almanya’ya işçilik maliyetleri anlamında da katkı sağladığı, bu sayede istihdamı da artırabildiğinden bahsetmişti.
Yazı içinden alıntıladığımız şekliyle Bernanke bu ticaret fazlasını 2 temel nedene bağlıyor: Evet Almanya yabancıların almak isteyeceği derecede iyi ürünler üretiyor. Bu açıdan bakıldığında ticaret fazlası, ekonomik başarının da bir göstergesi. Fakat diğer ülkeler de iyi ürünler üretiyorlar ama bu kadar büyük ticaret fazlası vermiyorlar. Almanya’nın ticaret fazlası vermesinin iki nedeni var:
Birincisi; Euro 19 ülkede kullanılıyor. Almanya bu bölgeyi geri kalan 18 ülke ile paylaşıyor. Euro Bölgesi (Almanya’da ödenen ücretler ve üretim maliyetlerini veri kabul ettiğimizde) Almanya’nın ticareti ile uyumlu olmaktan çok öte zayıf bir yapı içinde. Temmuz 2014’de IMF, Almanya’nın enflasyonla düzeltilmiş döviz kurunun yüzde 5 ila yüzde 15 arasında az değerlendiğini öngördü. O tarihten bu yana, Euro, Dolar’a karşı ilave bir (yaklaşık olarak) yüzde 20 daha değer kaybetti.
Göreceli olarak zayıf Euro Almanya’ya katkı sağlıyor. Eğer Almanya hâlâ Deutche Mark (DM) kullanıyor olsaydı, muhtemelen DM, bugün kullandığı Euro’dan daha değerli olacaktı. Neticede Alman ürünlerine maliyet anlamında en büyük katkıyı sağlayan aslında Euro.
İkincisi: Almanya’nın ticaret fazlası uygulanan ekonomik politikalarla da arttı. Özellikle sıkı maliye politikası, yurtiçi harcamaları azaltıcı etki yaptı.
Ancak Almanya’nın ticaret fazlası özellikle Euro Bölgesi ülkeleri için zarar verici boyuta ulaşmış durumda. Pek çok Euro Bölgesi ülkesi büyük bir durgunluk ve mali kriz içerisinde. İşsizlik rakamları tarihi yüksek noktalara ulaşmış durumda. Üstüne üstlük yeni maliye politikaları uygulayacak alan da çok yok. Yurtiçi harcamaları artırmak için vergileri düşürmek talebi canlandıracak bir unsur olmasına karşılık, şimdi bu ülkelerden ve özellikle Yunanistan’dan tam tersi bir durum isteniyor: Hizmetler sektöründe (Lokanta ve Otelcilik) katma değer vergisini artır, lüks harcamalara yüksek vergi getir, en düşük emekli maaşlarına yapılan katkıyı azalt, emeklilik yaşına ilişkin düzenlemelerde bulun, yüksek cirosu olan işletmelerden vergi tahsil et, savunma harcamalarında azaltıma git.
Çipras işte böyle bir ortamda Yunanistan’da seçimleri kazandı. Aslında işi çok zor. İçeride Troyka’nın istediklerine karşı tam da halkın istediği söylemleri söyledi. Geniş kitlelerden destek aldı. Maliye Bakanı Varoufakis ise Almanya, İngiltere ve Fransa’yı Avrupa’nın ağabeyleri olarak zaten çok önceden nitelendirmişti.
Ancak Yunanistan’ın taahhütleri var. İçeride verilen sözler ve yapılması gerekenler birbirinden zıt. Yunanistan’dan beklenen 7.9 milyar tasarrufa gitmesi ve 2015 yılından başlayarak faiz dışı fazlanın artırılması. Gelecek 3 yıl içinde yüzde 3 civarında bir faiz dışı fazla öngörülmüş durumda.
Tüm bu gerçekler ortada iken, Yunanistan’ın umursamaz tavrı birlik içerisindeki ülkelerin sabrının sınırlarını zorluyor. Ancak yine Yunanistan’ın Euro’dan ayrılması kozunu son derece iyi oynadığını da görüyor. Neticede Yunanistan şunun farkında. Almanya liderliğindeki bir Euro Bölgesi Yunanistan’ın gidişini göze alamaz. Bu gidiş, şimdiden Euro’dan kopmak isteyen ülkelerin önünü açar. Tüm bu gelişmeler kimin işine yaramaz? Tabii ki Euro’dan en büyük faydayı sağlamış olan Almanya’nın.
İşte bu nedenle aslında bence Yunanistan çok rahat. Eğer heyecanla beklenen Grexit gerçekleşse, tekrar Drahmi’ye geri dönülse, Yunanistan yüksek enflasyonla borçlarını yıllara yayarak ödeyebilir. Devalüasyon neticesinde zayıflamış Drahmi dış ticarete olumlu katkı yapabilir. Turizmi çok iyi bilen Yunanistan bir de üstüne ucuzlamış Yunanistan çok farklı ülkeden milyonlarca turistin vazgeçilmezi olabilir. Gelen turistler iç pazarı harekete geçirebilir.
Euro Bölgesinde kalmak avantaj olduğu kadar çıkmak da bir avantaj aslında.
Yunanistan’ın uyguladığı politika bize de örnek olabilmeli. Hele ki Gümrük Birliği’nin bize dezavantaj getirmeye başladığı bu günlerde Çipras tarzı bir politikaya kim itiraz edebilir ki?