Süleyman Demirel’e veda
Siyasette ne kadar eleştiri konusu olsa da, yaptığı olumlu ve olumsuz işleri bir kefeye koyduğumuzda olumluların daha ağır bastığı bir Süleyman Demirel geçti ülkemizden

Sabah saat 06.00 da program için geldiğim Bloomberg HT’de masa üzerindeki kağıtta yazıyordu vefat ettiği.
Önce inanasım gelmedi, sonra içim bir cız etti. Yüreğim burkuldu.
Dedemin, babamın ve benim dönemlerimizin her birine damga vurmuş Demirel’in ölüm haberini kabul etmek gelmedi içimden.
Aynı şeyi Rahmetli Turgut Özal’ın vefatında da hissetmiştim.
Rahmetli Erbakan’ın vefatı da aynı şekilde üzmüştü beni tıpkı Rahmetli Ecevit göçüp gittiğinde olduğu gibi.
Üsluplarından mıdır? Çocukluğumuzun anılarında olmalarından mıdır? Yoksa geldiğimiz noktada ki seviyesiz siyasetten midir? Ya da ben yaşlandığım ve geçmişi daha bir özlemle andığım için midir? Bilemiyorum ama bu ayrılıklar bende derin izler bırakmaya başladı.
Siyasette ne kadar eleştiri konusu olsa da, yaptığı olumlu ve olumsuz işleri bir kefeye koyduğumuzda olumluların daha ağır bastığı bir Süleyman Demirel geçti ülkemizden.
Siyasi hayatımıza damga vurdu. Son dönemlerde siyasette bir tarafın orantısız güçlenmesinde hep eksik olan, karşılarında Demirel gibi bir lider olmamasıydı. Bir anlamda siyaset hayatında bir dengeydi Demirel ya da Demirel gibi bir liderlik.
1965 yılında Türkiye’nin 3 barajı varken 1980 yılına gelindiğinde 150 büyük baraj ve 200 küçük baraj (Gölet) yapılmış bir Türkiye.
1965 yılında Türkiye’nin 508 köyünde elektrik varken 1980 yılında 18 bin 345’e çıkarak köylerin yüzde 80’ine elektrik ulaştırılmış bir Türkiye. Bugün bile Mega Proje olarak adlandırılan GAP Projesi... Keban Barajı, Harran Ovası'na su götürecek Urfa Tünelleri... Tüm bunlar Süleyman Demirel denince ilk akla gelenler. Barajlar kralı.. Halkın “Baba”sı..
Süleyman Demirel, 92 yıllık Cumhuriyetimize sövenlere inat, bir Cumhuriyet Mucizesidir.
1924 yılında İslamköy Isparta’da doğup, Ortaokulu Isparta’da, Liseyi Afyon’da okuduktan sonra İstanbul’da Teknik Üniversite’ye gelip, oradan 10 yıl 5 aylık başbakanlık hayatı ve nihayetinde devletin en yüce makamı olan Cumhurbaşkanlığı’na uzanan bir hayat çizgisi.
O nedenle pek çok eylemi eleştirilse bile hep Cumhuriyet ve onun değerleriyle barışık kaldı.
Kanımca Cumhurbaşkanlığı’nda Başbakanlık yaptığı döneme göre daha başarılı oldu. Bölen değil birleştiren olmayı tercih etti.
Türkiye siyasetinde en yüksek oyla seçilen bir başbakan olmasına karşılık mütevazi hayatı ihtişama tercih etmedi.
En çok karikatürü çizilen liderlerden biri olmasına karşılık mizaha gülerek yaklaştı. En büyük rakibi Özal vefat ettiğinde eline dizine vurup “Tüh” deyişi hâlâ hafızamda.
Bu yazı ekonomik olmaktan daha öte Süleyman Demirel’e bir teşekkür, bir vefa ve bir veda yazıdır.
Allah mekanını cennet eylesin.