Uzunca bir zamandır Mercedes tartışmaları hem ekonomik gündemimize hem de siyasi gündemimize oturdu.
Aslında Daimler A.G. firması milyarlarca Euro reklam ücreti ödeseydi Mercedes için bu kadar etkili reklam başarısına ulaşamazdı.
Mercedes üzerinden tartışmalar devam ederken bu kez işin israf boyutuyla Türkiye farklı bir mecraya yöneldi. Sayın Maliye Bakanı 473 milyar tutarındaki Türkiye Bütçesi içerisinde kamu araçlarına ayrılan 3.3 milyar TL tutarındaki harcama için 'çerez parası' tabirini kullandı.
Oransal olarak baktığımızda bütçe büyüklüğü içerisinde kamu araçlarına yapılan harcama tutarının oranı binde 7. Küçük mü? Evet çok küçük? Ancak maalesef hayatta her olguya oransal olarak bakmamız mümkün olamıyor.
Örneğin 1 dakika hayatımızda oransal olarak çok küçük bir yer tutsa bile siz 1 dakikanın ne kadar önemli olduğunu kalp krizi geçiren hastaya sorun bakalım. Aynı oransal küçüklükle size cevap verebilecek mi?
Ya da toplam yaşantımızda çok küçük oranda yer tutan 9 ayı bu kez bizi karnında özenle taşıyan annelerimize soralım. Bakalım ne diyecek?
Neticede hayata rakamlardan ibaret bakmak çok dar bir yaklaşım. Hele ülkenin bütçesi içinde küçük bir oran bile ifade etse, asgari ücretli, 3-4 çocuklu, evi kirada, eşi çalışmayan bir kişi için Mercedes’e “çerez” demek, çerez bile alamayan bu kesime sözlükteki anlamını bile sorgulatır.
Düşük tasarruf oranı ülkemiz açısından bir eleştiri konusu
Türkiye tasarruf fakiri bir ülke. OECD ortalaması yüzde 20’ler düzeyinde iken, Türkiye’de bu oran yüzde 13-14’ler seviyesinde. Unutmamalı ki hükümetin tasarrufu özendirmek için bireysel emeklilik sistemine yüzde 25’lik devlet katkısı ile bu oran yükselmiş durumda. Yetersiz olduğu kesin. O nedenle tasarrufu özendirecek başka yolları da arıyor Türkiye.
Bireyin tasarruf edebilmesi için öncelikle gelir artışı şart. Bu nedenle muhalefet özellikle emekliye bayramlarda 2 maaş vaadinde bulunuyor. Gelir artışından gelecek payın bir kısmının harcamaya gidip ekonomiyi canlandırması, bir kısmının ise tasarrufa yönelmesi temel beklenti.
Devletin tasarruf edebilmesi için ise öncelikle kamudaki israfı önlemesi gerekli. Kamuda bütçenin binde 7’si oranında kamu araçlarına yapılan harcama bütçe içerisinde çok küçük bile olsa, kamu harcamaları üzerinden tasarruf yapılabilse, en azından kamuda tasarruf tedbirlerinin uygulanmaya başlandığı, devletin de tasarrufa yöneldiği, çok eleştirilen israfın engellenmesi yönünde en azından çalışıldığı hususunda topluma mesaj vermez mi? Kaldı ki hükümetin halen görevde Sayın Bakanı, kamuda yüksek bir israf olduğundan bahsetmedi mi?
Türkiye’de hem sermaye açığı hem de tasarruf açığı varken, yatırım yapma niyetinde olan girişimciler bu sermaye açığını dış kaynaktan borçlanma yoluyla karşılamaya çalışıyorlar. Bankalar ise tasarrufun olmadığı ülkede banka kaynaklarını ister istemez daha yüksek maliyetle girişimcilere ulaştırıyorlar.
Devlet tasarruf etmiyor, tasarrufu gereksiz görüyorsa, israfı önlemek yönünde çaba sarfetmiyorsa, gelir artışı olmayan vatandaşı tasarrufa kim nasıl ikna edebilir?
Günümüzün en tartışılan konusu gelir eşitsizliği
Amerika Birleşik Devletleri, kişi başına düşen milli gelirde dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Buna rağmen yeni dönem başkan adayı Hillary Clinton, adaylık kampanyasında sıklıkla ‘gelir eşitsizliği’ ne vurgu yapıyor.
OECD tarafından henüz daha 21.05.2015 tarihinde Gelir Eşitsizliğine vurgu yapılan raporda Şili, Meksika, ABD, İsrail ve Türkiye ‘gelir eşitsizliği’nin en yüksek olduğu, Danimarka ise en düşük olduğu ülkeler olarak sıralandı. Türkiye’de göreceli gelir yoksulluğu yüzde 19,2 (OECD ortalaması: yüzde 11,2) – en zengin yüzde 10 ile en fakir yüzde 10 arasındaki fark yüzde 15,2 (OECD ortalaması: yüzde 9,6).
Gelir Eşitsizliği Türkiye’nin temel sorunlarından birisi. Tam da bu noktada ‘Mercedes’ tartışmalarına ‘Çerez’ demek, en basit ifade ile ‘gaftır’.
Aslında Türkiye’nin yapması gereken ‘Ayağını Yorganına Göre Uzatmak’ ya da diğer bir deyişle ‘Har Vurup Harman Savurmamak’ olmalı.
Yazının başına dönersek, eğer ben Daimler A.G. CEO’su olsaydım, Mercedes için özel bir Türkiye modeli üretir adına da Tcherez (Tcherez diye yazılır çerez diye okunur) koyardım. Kamuda çok talep olacağına eminim.