Yunanistan krizi bize ne öğretmeli? (11)
Bizim gibi her hafta veya rutin ekonomi yazanlar için dünya ve Türkiye ekonomisi çok verimli. Neredeyse her hafta önemli bir olay gerçekleşiyor. Zemin o kadar oynak ki olaylar büyüyerek devam edecek

Arkadaşım “Hocam döviz nereye gider diye soracaktım ama komşumuz Yunanistan’da işler karıştı. Yunanistan’ın durumu ne olacak? Biz bu krizden ne anlamalıyız?” diye aradı.
Bizim gibi her hafta veya rutin ekonomi yazanlar için dünya ve Türkiye ekonomisi çok verimli. Neredeyse her hafta önemli bir olay gerçekleşiyor. Zemin o kadar oynak ki olaylar büyüyerek devam edecek.
“Tamam önce istersen Yunanitan’ın durumuna bakalım. 1997 yılında Asya Krizi patladı. Birçok ülke bu krizin yıkıcı etkisinden kurtulamadı. Öncelikle Japonya ve AB ülkeleri etkilendi. Türkiye bile 1999 ve IMF ile anlaşmamız bulunmasına karşın 2001 yılında krizin etkilerini yakından hissetti. En son krize giren (Enron skandalı ile başladı) ABD idi. 2001 yılının 11 Eylül tarihi ABD için tam anlamı ile yolun sonuydu. Gelişmiş ülkeler toplandı. Arz yanlısı iktisat politikaları devreye sokuldu: Vergiler ve faiz oranları hızla düşürülecekti. Faiz oranlarının düşmesi ile varlık fiyatları yapay olarak şişirilecek, teminat sistemi güçlendirilecek ve böylece bankalar daha fazla kredi pompalayabilecekti. Krizden çıkış için ayrıca borçlanarak harcamalar tercih edildi.”
“Tamam hocam da bunun Yunanistan ile ilgisi ne? Onlar tembel, öğlenleri de siesta yapıyorlar.”
“Siesta bütün Akdeniz Havzası’nda var. Tembelliği de geç. Her şeyi hazır bulsak kim çalışmak ister ki… AB ülkeleri Yunanistan’a 300 milyar Euro’nun üzerinde borç para verirken bunları tahsil edebileceklerine inanıyorlar mıydı? Tabii ki hayır. Ama o günü kurtarmak için Yunanistan gibi ülkeleri borçlandırdılar. Üretmeyin, dediler. Dünya Bankası hektar başına çiftçiye destek verdi üretim yapmasınlar diye. Fabrikalar kapandı. Nüfusun yüzde 25’i devlet memuru oldu. Bu arada emeklilere ödenecek maaşları da ekleyelim. Siz, turizm ve taşımacılıkla uğraşın, dediler. Biliyorsun, Yunanistan koyları yatlalarla dolu ama bizdeki gibi başka ülkelere kayıtlı yani vergiden muaf. Bunun dışında taşımacılık sektöründe de durum farklı değil. Kısacası şu: Yunanistan’a verilen paralar yine araba, beyaz eşya gibi malları satınalmak için Avrupa’nın üreten ülkelerine aktı. AB krizini bu şekilde çözmeye çalıştı. Ama yolun sonuna gelindi. Yunanistan ve benzeri İspanya, Portekiz gibi ülkelerin borçları ödeyemeyecekleri boyuta ulaştı. Şu anda aslında düşünmesi gerekenler borcu alamayacaklarını bile bile verenler. Yunanistan; referamdum ve Rusya ile Türk akımı gibi anlaşmaları imzalayabileceği tehditleriyle borç verenlere kabus yaşatıyor.”
“Hocam, bugün (Pazartesi) Yunanistan’da bankaların açılmayacağı söyleniyor. Ne yapacak bunca insan?”
“Bizim bu durumdan çıkarmamız gereken bir ders var. Biz 2000 yılının başındaki Arjantin’i, 2011 yılındaki Güney Kıbrıs’ı unuttuk. Yunanlı komşularımız da unuttu. Oysa bunlar yakın tarihler. Buradan bir ders çıkarmamız gerek…”
“Yunanistan deneyinden ne ders çıkartacağız hocam?”
“Mali sistem sıkıntıya girip, mevduat sahiplerine para ödeyemeyince başımıza nelerin gelebileceğini bize yeniden hatırlatıyor. Biliyorsun, bizde bir 'altın' yatırımıdır gidiyor. Altın fiyatları düştükçe altına parasını yatıranlar 'altın bizi korumadı' diye şikayet ediyor. Oysa bankaya gidip 'altın mevduat hesabı' açan vatandaş 'spekülatif' hareket etmiştir ve bunun bir şirketin hissesini almaktan farkı da yoktur. Hisseyi aldığınızda da fiyatı yükselir veya düşebilir.”
“Hocam altın ne zaman bizi korur ki?”
“İşte bizi tam da Yunanistan’ın içine düştüğü durumda korur. Ama bir şart ile bankaya yatırmayacaksın ve fiziki olarak 'bir yerde' tutacaksın. Düşünebiliyor musun? Yunanistan’da yaşıyorsun tüm paran bankada. Kredi kartı borçların var, çocuğunu özel bir okula veya yurtdışında okumaya göndermişsin, oturduğun evi borçla almışsın taksitlerin var. Bugün bankaya gidiyorsun ve bankadan para çekemiyorsun. Ne duruma düşeceğini düşünebiliyor musun? Hangi para ile karnını doyuracaksın. Evini, tarlanı, şirketini, arabanı aldığın fiyatın veya değerinin altında satmaya çalışsan da satamayabilirsin. İşte altın böyle bir ortamda hayat kurtarır veya yeni fırsatlar yaratır. Elindeki fiziki altınla 100 külçeye alamadığın bir gayrimenkulü, örneğin 30 külçeye alabilirsin veya borçlarını ödeyip hayatını idame ettirebilirsin. Demek ki altın ne zaman koruyucu oluyormuş?”
“Mali sisteme güven kalmadığında…”
İstersen Yunanistan faslını bu haftalık bitirelim. Haftaya devam ederiz.