Döviz daha da düşer mi? (5)
Şimdi döviz daha da düşer mi sorusunu irdeleyelim
Bu kez artık arkadaşım “döviz artar mı?” diye merak etmez. Nasılsa bu hafta düştü diye düşünürken telefon çaldı: “ Hocam, ben bu soruyu değiştiriyorum; “döviz daha da düşer mi?” diye soracağım” dedi.
“Bak önemli olan mekanizmayı anlamak. Yoksa “indi çıktı” diye konuşur dururuz. Bu konuşma da bitmez. Biliyorsun esnek kur sisteminde kur, piyasa tarafından belirlenir. Döviz arzı ve talebi çok önemli. Ama bir de bu arz ve talebi etkileyen faktörler var. Bugün sana onlardan bahsetmem gerek, yoksa analizimizi yapamayız” dedim.
“Dinliyorum, Hocam” dedi.
Bugün sana “dövizin artmasından hangi kesimler rahatsız olur; kimler döviz kurlarının yükselmemesi için elinden geleni yapar onları değerlendireceğim.”
“Öncelikle, dövizin artması ithalatçıların istemediği bir durumdur. Çünkü ithal ettikleri malların maliyeti yükselecek ve yurtiçinde üretilen mallarla rekabet etmeleri zorlaşacağı gibi ithal ettikleri malları satma konusunda da sıkıntı yaşayacaklar.”
“İkincisi, döviz borçlusu kesimler dövizin artmasını istemezler, TL’nin hep değerli tutulmasından yanadırlar. Özel sektörün 2002 yılındaki dış borcu 42 milyar dolardı. Bugün ise 280 milyar dolara yakın dış borca sahip. Biraz daha detaya gireyim. Banka dışı firmalarımızın 2015 yılı Şubat ayı itibariyle pozisyon açıkları 178 milyar dolar. Yani reel kesim firmalarımızın dışarıdan ve bizim bankalarımızdan yabancı para borçları ile yabancı para varlıkları arasındaki fark 178 milyar dolara ulaşmış. 2008 yılında açık pozisyon 71 milyar dolardı. Firmalarımız dünyadaki likidite genişlemesinin de rüzgarı ile “döviz daha da artmaz, TL değerli olur diyerek veya bu yöndeki tahminlere güvenerek beş yıl gibi bir sürede yabancı para cinsinden borçlanmayı olağanüstü düzeyde artırmışlar. Şimdi bu kesimler kur artışını korku filmi seyreder gibi seyrediyorlar” dedim.
Arkadaşım konuşmamı kesti: “Biliyorum Hocam, ben de 2011 yılında gaza gelip döviz cinsinden borçlanıp ev alacaktım ama biliyorsun bireylerin döviz cinsinden borçlanması yasaklandı” dedi.
“İyi ki de yasakladılar, yoksa sen de birçokları gibi “dövizzede” olacaktın, geceleri gözüne uyku girmeyecekti” dedim.
“Üçüncü kesime gelelim: Kamu Kesimi de döviz kurlarındaki artıştan zarar görecek. Çünkü ,kamu kesiminin 2002 yılında 47 milyar dolar dış borcu varken şimdi dış borcu 120 milyar dolara ulaşmış durumda. Kur artışı ve kur artışı ile birlikte yerel faiz oranlarının yükselmesi kamunun finansman maliyetlerini olumsuz yönde etkiler ve bütçe hedeflerinin sapmasına neden olur.”
“ Kur artışından olumsuz etkilenecek diğer kesim ise Merkez Bankası’dır. MB, döviz pozisyon fazlası nedeniyle kur artışından kur farkı karı yazar ama kur artışı enflasyonu tetiklediği için enflasyon hedefini tutturmakta zorlanır. Dolayısıyla kur artışı fiyat ve finansal istikrarı zorladığı için MB da kurların artışından rahatsızdır. “
“MB ülkenin rekabet gücünün artmasına da karşı mı demek istiyorsunuz, hocam?” dedi arkadaşım.
"Hayır. MB rekabet gücünün artırılmasını, kur politikası dışında, örneğin maliye politikası ile desteklenmesi gerektiğini; para politikasından fazla bir beklentiye girilmemesini empoze etmeye çalışıyor. Esnek kur sisteminde maliye politikasının etkinliği ne kadar var, bunları sonraya bırakalım istersen.” dedim.
“Gelelim bankacılık kesimine. Bankalar da kurun artmasını istemez çünkü kredi müşterilerinin döviz borcu çok fazla. Kendileri kur riskinden korunmuş olsa da müşterilerinin pozisyonu açık. Kur arttıkça müşterilerinin bilançoları bozuluyor. Faiz oranlarının yükselmesi de ayrı tahribata neden oluyor. Bir de büyümekte zorlanan bir ekonomimiz var. Bunları bir araya getirdiğimizde teminat sistemi zayıflıyor, takipteki krediler artmaya başlıyor. Kur yükseldikçe bankaların yalnız döviz cinsinden değil TL cinsinden de kredi verme isteği azalıyor.”
“Hocam başka kesim kaldı mı?”
“Olmaz mı. Yabancı portföy yatırımcıları ve Rating kurumları da rahatsız. Türkiye’nin kredi notunu artırdıkları tarihten bu yana makro ekonomik dengeler bozuldu. Oysa yatırım yapılabilir ülke ve pozitif değerlendirmeleri sonucu bir çok yabancı portföy yatırımı ile ülkemize geldi. Kur arttıkça portföye sahip olanlar dayak yiyiyor. Burada kalmaya devam etseler bir dert etmeseler ayrı. Düşünebiliyor musun borsanın % 64’ü yabancı yatırımcıda, 100 milyar doların üzerinde da tahvil-bonoya sahipler. Performanslarının yabancı para cinsinden nasıl düştüğünü görüyorlar. Değerlendirmelerine çok güvendikleri Rating kuruluşları da panikteler… Yerli portföy yatırımcılarını da sen içine dahil et”
“İhracatçıların durumunu geçen hafta anlattım, onlar kurun artmasına sevinemez durumdalar… Bu arada ekonomi yönetimi de kur artışından rahatsız, çünkü evdeki hesap çarşıya uymuyor…”
“Hocam bu konuşma haftaya kalacak herhalde.”
“Evet haftaya kalacak. Önce kimin dövizin artmasını istediğini kimin istemediğini ortaya koymamız gerek. Türkiye de maalesef bu koşullar altında tam esnek kur sisteminden bahsetmek mümkün görünmüyor; yurtiçinde menfaatler TL’nin değerli olmasından yana, pozisyonlar bunu gerektiriyor. Ama bir de işin döviz giriş yani arz ayağı var.