Gelin şu “kaynak nerede?” tartışmasına başka bir açıdan bakalım.
Kaynak meselesi, tercih meselesidir
Bulduğum bazı haberleri paylaşıyorum:
- Diyanet’in makam aracı 322 bin TL (Sabah, 14.12.2014) Piyasa değeri yaklaşık 1 milyon TL (Mercedes web sitesi)
- 'Ak Saray'ın üç aylık elektrik faturası 3 milyon 614 bin TL (T24, 18.4.2015)
- 32 milyon TL’ye 50 TOMA alındı. Bir TOMA 650 bin TL’ye geliyor. (Habertürk, 28.102014)
- 2015 yılında 50 milyon TL'lik biber gazı alınması planlanıyor. (T24, 9.11.2014)
- 8 saatlik elektrik kesintisinin maliyeti 1 milyar doları aştı (CNNTürk, 1.4.2015)
- Mehmet Şimşek: ‘Ak Saray'ın maliyeti 1 milyar 370 milyon TL’ (Radikal, 4.11.2014)
- Kamu kurumlarının kullandığı araçların yıllık yakıt masrafı 1,5 milyar TL (Dünya 4.2.2013)
- Kadir Topbaş: Çılgın Projenin maliyeti 10 milyar doların üzerinde olabilir. (Milliyet, 27.4.2015)
- Örtülü ödenek bilançosu 7,5 milyar TL’yi geçti (Cumhuriyet, 17.2.2015)
- Bülent Arınç: "İsrafın önünü alsak sizden vergi almamıza gerek kalmaz. İsraf konusunda karnemiz kırıktır" (Milliyet, 17.4.2015)
Örnekler çoğaltılabilir. Kamu otoritesi, güvenlik harcamaları, makam araçları, teşvikler, destekler ve yardımlar gibi pek çok konuda tercihlerini değiştirerek başka harcamalar için kaynak yaratabilir. Kamu kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılmaması nedeniyle ortaya çıkan pek çok maliyet de farklı tercihler yapılarak azaltılabilir. HDP ve CHP’nin “kaynak nerede?” sorusuna verdiği temel yanıt da bu: Kaynakları iktidar partisinden daha farklı bir şekilde kullanmayı tercih edeceklerini söylüyorlar. Bunun yeterli olup olmadığını sormaya tabii ki devam etmemiz gerekiyor. Ancak, muhalefete “kaynak nerede?” diye sorarken, Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli olan temel bir konuyu da gözden kaçırmamamız lazım. Gelin bu temel konu nedir, anlatmaya çalışayım.
Kaynak, Türkiye. Kaynak bizim insanımız.
Gazeteciler, ‘çılgın’ Kanal İstanbul projesi için kaynak olup olmadığını sorduğunda, Mehmet Şimşek şöyle cevap vermiş: "Kaynak, Türkiye. Kaynak bizim insanımız" (Milliyet, 27.4.2011). Mehmet Şimşek haklı! Uzun dönemde, çılgınıyla, akıllısıyla tüm projelerin temel kaynağı o ülkenin insanlarıdır. Gerçekten gelişmiş bir ülke olabilmek için, insanların yaratıcı potansiyelini ortaya çıkarabilmek gerekiyor. Yani kamu politikalarının, insanların özgürce öğrenmesine, düşünmesine, yaratmasına, sorgulamasına, yatırım yapmasına ve tabii ki tartışmasına olanak tanıyacak, eşit bir şekilde rekabet edebilecekleri bir ortam yaratması gerekiyor. Baskıcı rejimler, bu ortamı sağlamadıkları ve vatandaşlarını özgürlüklerinden yoksun bıraktıkları için insan kaynaklarını etkili bir şekilde kullanamıyorlar; ülkelerinin yaratıcı potansiyelini ortaya çıkaramıyorlar. Bu sebeple, kamu politikalarının insanımız için özgür, adaletli ve yaşanabilir bir ortam yaratıp yaratmadığı her şeyden daha önemli.
HDP ve CHP’nin vaatleri
İktidar partisinin seçim beyannamesi, Türkiye’yi orta gelir tuzağından kurtaracak özgürlükçü ortamın nasıl inşa edileceğini maalesef detaylı bir şekilde anlatmıyor. Buna karşılık, CHP ve HDP beyannameleri bambaşka bir tablo çiziyor. Her iki parti de demokrasi, hukuk ve özgürlükler konusunda ayrıntılı bir yapılacaklar listesi sunuyor. Gelin HDP ve CHP’nin somut önerilerinden bazılarına bir bakalım:
- Her iki parti de %10’luk seçim barajını kaldırmayı, biber gazı kullanımına son vermeyi, özel hayatın gizliliğini korumayı, keyfi polisiye uygulamaları bitirmeyi, basın özgürlüğünü sağlamayı, internet yasaklarını kaldırmayı, kamu politikalarını şeffaflaştırmayı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını vatandaşa iade etmeyi ve siyasal partiler yasasını demokratikleştirmeyi vaat ediyor. Önerileri somut. Yapılabilir. Üstelik hiçbir kaynak da gerektirmiyor. Aksine bu öneriler, biber gazından, TOMA’dan ve gereksiz güvenlik harcamalarından tasarruf etmemizi sağlayacak öneriler. Üstelik bu politikalarla garanti altına alınacak özgürlük ortamı Türkiye’nin büyümesine de katkı yapacak, yani kaynak yaratacak.
- CHP ve HDP, kendilerine yapılan eleştirileri, baskıyla, hakaret davalarıyla, vergi denetimleriyle veya keyfi soruşturmalarla engellemeyeceklerine söz veriyor. Yani, demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük ve şeffaflık vaat ediyorlar. Bu vaatlerin de hiçbir maliyeti yok. Aksine bu politikalar, yerli ve yabancı yatırımcının korkmadan yatırım yapabileceği bir ortam yaratarak iktisadi büyümeyi teşvik edebilir ve kaynaklarımızı arttırabilir.
- Her iki parti de bütçe disiplinini ve kamu denetimini önemsiyor. Örneğin, CHP bütçenin denetimi için ana muhalefet partisine hesap vermeyi vaat ediyor. HDP ise bütçe disiplini ve denetimini önemsediğini açıkça ilan ediyor. Bunlar da somut öneriler. Üstelik kaynak da gerektirmiyor. Aksine, şeffaflık sayesinde kamu kaynaklarının israf edilmesinin ve yolsuzlukların önüne geçmek ve ek kaynak yaratmak mümkün.
- CHP, özgürlükleri, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve şeffaflığı ekonomi politikasının bir parçası olarak sunuyor. Özgürlük olmadan kalkınma olmaz diyor. HDP’nin de bu türden bütünlükçü bir yaklaşıma sahip olduğu anlaşılıyor. Her iki beyannameden de, bu iki partiden birinin iktidar olması (veya koalisyon yapması) durumunda kapsayıcı kurumları yerleştirecek ciddi reformların yapılacağını anlıyoruz. İşin güzel yanı ise bu reformların Türkiye’nin daha fazla büyümek ve kalkınmak için ihtiyaç duyduğu insan kaynağını özgürleştirecek olması. Yani muhalefetteki iki parti, Mehmet Şimşek’in işaret ettiği en önemli kaynağı, yani insanı, gerçekten önemsiyor.
- Her iki parti de tüm vaatleri ve politikaları konusunda eleştirilere açık olacaklarına söz veriyor. Her ikisi de ‘kaynak nerede diye sorabilirsiniz, bizi denetleyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz ve eğer yaptıklarımızı beğenmezseniz Taksim’e çıkıp özgürce eylem yapıp bizi protesto edebilirsiniz’ diyor. Yani vaat ettikleri özgürlük ve şeffaflık ile bize sadece kamu harcamalarını değil tüm politikaları denetleme ve eleştirme imkânı da sunacaklarına söz veriyorlar.
Özetle, her iki parti de Türkiye’nin önünü açacak en temel reformları yapmayı vaat ediyor. “Kaynak nerede?” tartışmasını yaparken, bu temel konuyu gözden kaçırmamakta fayda var.
CHP ve HDP’den alınacak ders
HDP ve CHP’nin vaatlerinde iktidar partisi için de feyz alınacak bir bakış açısı var. Umarım muhalefetin özgürlükçü yaklaşımı, iktidar partisini de yıllardır ertelenen temel reformları mitinglerde dillendirmeye ve hatta hemen seçimlerden önce hayata geçirmeye teşvik eder. Çünkü, özgürlüğün olmadığı yerde kaynaklarla yapılabilecekler oldukça sınırlıdır. Gerçekten!