2009 yılında Anadolu’nun farklı bölgelerinden gelen elektronik postalarda Forex şikayetleri çarpıcı şekilde artıyordu.
Henüz hiçbir kamu kurumu tarafından denetlenmeyen bu piyasada “oynayan” birçok insan mağdur olduğunu, dolandırıldığını yazıyordu.
Artan şikayetler üzerine bir yazı dizisi için bu illere gitmeye karar verdim. Mağdurlarla konuştukça ortaya çıkan tablo korkunçtu. Binlerce insan sistematik bir şekilde dolandırılıyordu.
Örneğin, birkaç yıl önce Konya’ya gelen ve Forex uzmanı olduğunu iddia eden kişi, sözde bir din adamından da aldığı “Forex yatırımı caizdir” fetvası ile binlerce kişiden yüzbinlerce dolar toplamıştı. Topladığı paralarla kayıplara karışan bu kişi arkasında büyük bir yıkım bırakmıştı. Konuyla ilgilendiğimi ve Konya’da olduğumu duyan bütün mağdurlar bana ulaşıp dertlerini anlatıyordu. Biri intihara teşebbüs etmiş, bir diğeri borçlarını ödeyemez duruma geldiğinden ordudan ihraç edilmişti. Sayısız örnek vardı. Benzer manzara Muğla, İzmir'de de görülüyordu.
Yazı dizisi gündeme oturdu ve sayısız tepki aldım. Hem benim gazetemde hem de diğer yayın organlarında çıkan haberlerin de etkisiyle dönemin SPK yönetimi Forex işlemlerini regüle etmeye karar verdi ve çok olumlu sonuçlar alındı.
Bugün Türkiye’de 37 kurum SPK’dan Forex işlemi yapma yetkisine sahip. Buna karşın, sorunlar tamamen bitmiş değil. Hala birçok yatırımcı bu piyasadaki yüksek risklerin farkında değil ve yeterince bilgilendirilmiyor. Forex yatırımlarının büyük kazançlar sağlağına yönelik azımsanmayacak sayıda yanıltıcı reklam medyada boy gösteriyor. Yüksek risk almayı seven ve alternetif araçlarda istediği bulamayan Türk yatırımcısı ise bu yeni piyasayı oldukça sevmiş gibi görünüyor.
BusinessHT’de son iki hafta çıkan haberler, “Forex çılgınlığı”nın hangi boyutlarda olduğunu gösteriyor. Bu rakam sizi yanıltmasın. Son ay yatırım yapanlar da bu verinin içinde. Birkaç hafta içinde bu kazananlar da piyasanın dışında kalıyor. Dolayısıyla toplam kazanan oranı çok daha düşük seviyelerde olmalı.
Türk yatırımcısının yüksek risk arzusuna aracı kurumlar da cevap veriyor. Hatta ilk çeyrekte
İyi de bunda sorun ne?
Sorun şu: Sermaye piyasaları, temel olarak fon ihtiyacı olanlarla fon fazlası olanları buluşturup, kaynakların daha verimli alanlara, yani yatırımlara yönelmesini; sermayenin toplumun geniş kesimlerine ulaşmasını sağlıyor.
Peki ya Forex? Hayır, Türkiye'deki mevcut yapısıyla Forex bu fonksiyonların hiçbirini yerine getirmiyor. Türkiye'deki haliyle döviz, altın ya da herhangi bir diğer finansal ürünün fiyatının belirlenmesine bir katkı sağlamıyor. Bir platform üzerinden yüzde 50 olasıklı bir oyun oynanıyor. Hiç abartmadan Türkiye’deki mevcut haliyle Forex işlemlerinin herhangi bir kumarhanenin ekonomiye katkısından daha fazla katkısı olmadığını söyleyebiliriz. Tek katkısı devlete vergi ödemesi.
"Türkiye'deki mevcut haliyle" Forex işlemleri ile neyi kastettiğimi de biraz açmam gerekiyor sanırım. Ne yazık ki şu anda Forex piyasası, yatırımcıların, işdünyasının risklere karşı yatırımlarını hedge ederek güvence altına alması için kullanılmıyor. Oysa ki, bu piyasanın ekonomiye en büyük katkılarından biri budur. Bunun yerine, 100 dolar gibi küçük paralarla insanların büyük paralar kazanmaya çalıştığı ve çoğunlukla kaybettiği, kumardan farksız bir yatırım anlayışından söz ediyoruz.
, sanayinin ekonomi içindeki payının azalmasından şikayet ediyoruz. Benzer bir durum sermaye piyasalarında yaşanıyor. Tasarruflar hisse, tahvil, mevduat gibi daha verimli alanlardan, kimseye faydası olmayan Forex işlemlerine kayıyor.
Forex şirketi ve aracı kurumların müşteriden, devletin vergiden, medyanın reklamdan kazanmaya devam ettiği bir ortamda konu çok da konuşulmak istenmiyor.
BusinessHT, Forex piyasasını gündemde tutmaya devam edecek.