Her zamanki gibi samimi ve enerjik bir şekilde karşıladı. Genel merkezdeki bir toplantı odası.
Belli aralıklarla sohbet ettiğimiz ve gündemi konuştuğumuz odalardan birinde bu kez kendi kariyeri hakkında konuşuyoruz.
Sözü uzatmadan soruyorum:“Görevde değişiklik var mı?”
2 yıl önce ayrılmak istediğini ancak İspanyol BBVA ile yapılan ortaklık sonrasında bir süre daha görevde kalmasının rica edildiğini biliyorum.
“Bu yıl bırakıyorum, ama tam zamanını söylemeyeyim”.
Bir süredir zaten Mart sonunda görevi teslim edebileceğini duyuyorum.
2000 yılında Garanti Bankası Genel Müdürü olan Ergun Özen, 2001 krizi, 2006 türbülansı, 2008 küresel krizi ve birçok siyasi krizde bankasının başındaydı ve bütün çalkantılardan bankasını güvenli bir şekilde limana yanaştırmayı başarmıştı.
Rakamlar bunu gösteriyor. Göreve geldiğinde 6,7 milyar lira aktif büyüklüğü ile Türkiye’nin en büyük 6’ıncı bankası olan Garanti 2014’te aktiflerini 215 milyar lira ile en büyük 3’üncü banka durumuna getirmiş durumda.
Görevde olduğu sürenin büyük bölümünü gazeteci olarak izleyen biri olarak, tüm krizler karşısında en “rahat” bankacı olduğunu söyleyebilirim.
Heyecanlı gündem tartışmalarımızda bir keresinde sormuştum:“Bu kadar şey olurken, milyar dolarlara yön verirken nasıl bu kadar rahatsınız? Hiç mi yerinizden zıplamıyorsunuz şu olanlar karşısında?"
”Kerim bu kadar yıl gördüklerimizden sonra hiçbir şey artık beni yerimden zıplatamaz” diye yanıtlamıştı. Bundan sonraki planlarını da merak ediyorum elbette.
Bu kez yine aynı rahatlıkla:“Bu yaştan sonra kariyer yapacak değilim. Yönetim kuruluna geçerim. Boş zamanımda da ne yaparım daha düşünmedim”.
Sonra yabancı ortakların gelmesinin ardından Türk bankalarının kan kaybetmesinden, rekabette geri düşmesinden bahsediyorum.
Birkaç banka örneği veriyorum.
Katılıyor. “Burada çok iyi bir ekip bırakıyorum. BBVA’ya da bunu söylüyorum. Sonuçta Türkiye piyasasını iyi bilmek gerekiyor. O da ancak buradaki ekiple olur” diyor.
Yerine ise isimlerini vermeden 3 adayın olduğunu söylüyor.
Kendisinin genel müdürlükten ayrılışının ardından üst yönetimden yüzde 20’lik bir kesimin görev değişimi olabileceğini belirtiyor.
Bir sonraki yazıda devam edebiliriz ama her görüşmemizde sorduğum “Bu yılın gündemini ne belirleyecek?” sorusuna tereddüt etmeden, “Dolar ve Çözüm süreci” cevabını verdi.
