Bir dönemin en saygı gören kurumları merkez bankalarına güven, krizleri öngörememeleri ve kriz sonralarındaki yönetim açıkları nedeniyle giderek düşüyor.
Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed), son 10 yılda enflasyon hedefini tutturmakta, finansal sistemi çökerten emlak balonunu ve uzun süredir devam eden yavaş büyümeyi önceden tahmin etmekte yetersiz kaldı. Kriz yönetiminde ise finansal piyasalarda çok popüler olmayan tahvil alımı ve sürekli ertelenen faiz artışı planı kullanıldı.
Ekonomi ve finansal piyasalar önceden düşündüğümüz gibi istikrarlı değil diyen Boston Fed Başkanı Eric Rosengren'e göre beklendiği gibi gelişmeyen çok fazla şey var.
Fed'in bir numaralı ismi Janet Yellen, 2016 başında yaptığı bir açıklamada "Şu an uyguladığımız politikaları uygulayacağımızı 6-7 yıl önce tahmin edemezdim" demiş, Beyaz Saray'daki vergi ve harcama politikalarında anlaşmazlık devam ederken Fed'in üzerindeki "Ekonomiyi istikrara kavuşturun" baskısının ağırlaştığını söylemişti.
Ancak yine de hem Fed yetkilileri hem de ekonomistlerin çoğu, söz konusu politikalar olmasa ikinci bir ekonomik bunalıma girme ihtimali olduğunda hemfikir. Yellen'a göre uygulanan politikalar olmasaydı enflasyon daha düşük, işsizlik daha yüksek olurdu.
Bir ekonominin uzun dönemde genişleme kaydetmesi için işgücü piyasasının büyümesi ve üretimin artması gerekiyor.
Ekonomide “Büyük Moderasyon / Ilımlılık” olarak tanımlanan 1990'lar sürecinde Fed'in asla yanlış yapmayacağına inanılıyordu. Fed, ekonomiyi ısıtmak ve soğutmak için her zaman doğru düğmeye basan makina olarak görülüyordu.O dönemde şirketlerin yeni teknolojiye yatırımları sayesinde saat başı üretim çok hızlı yükselmişti.
Birçok ekonomist, yüksek teknolojili ekonominin büyümeyi beslemeye devam edeceğini düşündü ancak ekonomistlerin anlamadıkları birçok nedenden ötürü öyle olmadı. Küresel krizden bu yana, Fed'in ABD ekonomisini nasıl anladığı konusunda şüpheler güçlenmiş durumda.
1994-2003 arası ABD'deki saatlik üretim, yıllık olarak ortalama yüzde 2,8 oranında arttı. O zamandan bu yana üretim oranı yüzde 1,3'e geriledi ve FED yetkilileri, bu değişimi görmemekte ısrar ediyor. Merkez Bankası yetkililerinin son 15 yılın 13'ündeki ekonomik büyüme tahminleri gerçekleşenden çok daha yüksek oldu.
Gallup araştırma şirketinin verilerine göre Amerikalıların yüzde 38'i Fed Başkanı Yellen'a güveniyor. Bu oran, 2000'lerin başında başkanlık görevini yürüten Alan Greenspan döneminde yüzde 70'ti.
Fed'e azalan güven ve artan belirsizlik para otoritelerini üç farklı kısır döngüye sokuyor
1. Ekonomistler finansal sistemin finansal balonlara daha hassas hâle geldiğine dair işaretleri kaçırıyor ve bu balonlar, düşük faiz dünyasında giderek büyüyen bir tehdit oluyor.
2. Üretkenlikteki gerilemeye karşı giderek körleşiliyor. Bu da ekonomik büyümenin hızını kesiyor.
3. Enflasyon, istihdamdaki artış ve azalışlara Fed'in beklediği gibi yanıt vermiyor.
Yellen, kısa dönemli faizleri artırmaya çalışsa da ekonomi, aralıktan bu yana sıfıra yakın faiz oranlarındaki küçük bir artışı bile absorbe edemeyecek kadar hassas. Yellen'ın biraz daha beklemesi, finansal balonları teşvik edebilir.
Fed yetkilileri, finansal sistem risklerine karşı alarmda olduklarını ve risklerin etkisini, bankaları daha fazla sermaye tutmaları konusunda uyararak azalttıklarını söylüyor. Ancak uzmanlar, bu önlemlerin yatırımcıları yüksek oranda diğer varlıklara yönlendireceği için düşük faizlerin istikrarsızlığı besleyeceğini düşünüyor.
Örneğin, Boston Fed Başkanı Rosengren'e göre "emlak" bu varlıklardan biri. Rosengren, düşük faiz ortamında emlak piyasasında patlama yaşanacağını söylüyor.
Yıllardır "şahin" açıklamalarıyla öne çıkan St. Louis Fed Başkanı James Bullard bile özellikle son iki aydır açıklamalarında "güvercin" tutumu elden bırakmıyor. Uzun dönemde ekonominin dengeli bir duruma yaklaşmayacağını belirten Bullard, 2018'e kadar tek faiz artırımı öngörüsünde bulunuyor.
Hem ABD para otoritesine duyulan şüphe hem de Fed'in bu şüpheyi kırmak için gösterdiği çaba cuma günü başlayacak ve iki gün sürecek Jackson Hole zirvesinde masaya yatırılacak. Büyüme endişesi, enflasyon, faiz oranları, işsizlik, resesyonla mücadele konuları, finans dünyasını bir araya getirecek zirvesinin ana gündem maddeleri olacak.
ABD'yi başka bir durgunluğun vurması durumunda Fed'in bununla baş edip edemeyeceği Yellen'ın işaret edeceği konular arasında.