BIST 100 10.045,74 % -0,37
USD/TRY 32,4502 % 0,08
EUR/TRY 34,6336 % 0,11
Piyasalar
10.045,74
% -0,37
32,4506
% 0,09
34,6333
% 0,11
1,0669
% 0,03
44,49
0,15
2.287,04
% 0,03
85,07
% -1,46
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Merkel'in en uzun yılı

Avrupa'nın en büyük ekonomisini yöneten Angela Merkel, mülteci krizinden negatif faiz uygulamalarına 11 yıllık başbakanlığının en zorlu bir yılını geçiriyor

Merkel'in en uzun yılı
BUSINESSHT 15 03 2016, 16:45

Başbakan Angela Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU), pazar günü üç eyalette yapılan seçimlerden hayalkırıklığı ile çıktı.

Hükümetin geçen yıl 1,1 milyon mülteciyi ülkeye kabul etmesinin ardından gerçekleşen ilk büyük siyasi sınavda CDU, Baden-Württemberg’te yüzde 11,9, Rheinland-Pfalz’da yüzde 3,2 ve Saksonya-Anhalt eyaletinde yüzde 2,5 oy kaybetti.

Seçimin yıldızı ise oylarını en az yüzde 12 artıran, başkanı Frauke Petry’nin "Polis yasadışı yollarla ülkeye giren sığınmacıları gerekirse vurmalı" dediği sağcı popülist partin “Almanya İçin Alternatif (AfD)” oldu.

Katolik bir partinin reform yanlısı Protestan lideri Merkel ise seçim sonuçlarını “Söylememiz gerekir ki dün CDU için zor bir gün oldu” şeklinde yorumladı.

Ancak Almanya’nın ilk kadın başbakanı için son bir yılda neredeyse her gün kolay geçmedi.

MÜLTECİ KRİZİNDE OKLAR MERKEL’E ÇEVRİLDİ

AfD partisinin daha önce hiç olmadığı kadar başarı kazanması, Alman seçmenlerin Merkel’e bir uyarısı niteliğindeydi.  Ancak Merkel, “açık kapı” politikasından geri adım atmamakta ısrarlı:

“Kuşkusuz sığınmacı konusunda önemli bir yol kat ettik ancak hâlâ kalıcı bir çözüm bulamadık. Avrupa’da bir çözüme ihtiyacımız olduğundan eminim ve bu çözüm zaman alacak”

2015 yılında Avrupa kapılarını zorlayan mültecilerin sayısının 1 milyonu geçmesinin ardından Türkiye’yle masaya oturma önerisini sunan Merkel,  ilk resmi adımını 15 Ekim’de Brüksel’de “AB-Türkiye Ortak Eylem Planı” taslağı ile attı.  

Angela Merkel’in dört ayda üç Ankara ziyareti yapmasına neden olan taslak plan, 8 Mart’ta son şeklini aldı ve  Türkiye’ye vadedilen mali yardım iki katına çıkarılarak 6 milyar euro oldu. Vize muafiyeti için ön görülen Ekim 2016 tarihi de Haziran 2016’ya çekildi. Türkiye bunun karşılığında Avrupa’ya giden mültecileri tekrar geri alacak, Avrupa da her mülteci karşısında bir Suriyeli kabul edecek. Türkiye’nin yerine getirmesi gereken sorumluluklar ve Plan’a karşı çıkan kesimler sebebiyle çok kolay hayata geçmeyecek olan bu maddeler üzerinde 17-18 Mart’ta yeniden tartışılacak.

Plana en çok mültecilerin geçiş yolundaki Macaristan ve Avusturya karşı çıkarken, Merkel’in kendi partisinde de fikir ayrılıkları hâkim.  

CDU'nun Bavyera tabanlı kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisi, CDU'nun mülteci  politikasında değişiklik yapması gerektiğini savunurken CSU Başkanı Horst Seehofer, Merkel’in Almanya ve Avrupa’nın istikrarının riske soktuğunu söylüyor. 

Merkel’in ortakları aynı zamanda Türkiye’ye fazla ödün verildiğini savunuyor.

“Mülteci kriziyle ilgili AB içindeki çok seslilik yüzünden AB’nin müzakerelerdeki pozisyonu kuşkusuz geçen aylar içinde kötüleşti” diyen CSU Genel Sekreteri Andreas Scheuer, “Türkiye pazar yeri gibi yeni talepler ortaya koydu ve fiyatı yukarı çekti. CSU, Türkiye’nin AB üyeliğine ve bütün Türklere tam vize muafiyeti sağlanmasına karşı” dedi.

CSU’nun Avrupa Parlamentosu milletvekili Markus Ferberise ise “Eğer genel vize serbestisi uygularsak, yeni bir göç dalgasıyla karşılaşacağımız endişesi var. Bu kişiler Avrupa’da sadece 90 gün kalmayacak” diye konuştu.

Her fırsatta Türkiye’nin üzerindeki mülteci yükünün paylaşılması gerektiğini söyleyen Merkel ise tersi bir durumun Avrupa Birliği’nin değerlerine aykırı olduğunu savunuyor.

YUNANİSTAN’LA PAZARLIK

 

2015’in son altı aylık gündemini mülteci kriziyle dolduran Merkel’in  aynı yılın ilk altı ayındaki gündemi ise Yunanistan’ın borç kriziydi.

Para otoritelerine toplam borcu 315 milyar euro olan Yunanistan, borcunun bir kısmının silinmesini talep etmiş ancak Merkel, Ocak 2015’te Hamburger Abendblatt gazetesine yaptığı açıklamada borcunun silinmesinin söz konusu olmadığını söylemişti.

Yunanistan mart ayında, borç krizinde koşulları hafifletmeyen Almanya'ya karşı İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Nazi işgalinin tazminatlarını hatırlatmıştı. Bunan göre, Yunan hükümeti, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin neden olduğu zararlara karşılık Almanya'dan yaklaşık 200 milyar euro tazminat ödemesi ve savaş sırasında çalındığı iddia edilen tarihi eserleri iade etmesi talebinde bulunuyor. Almanya ise savaş sonrasında müttefik ülkelerle yapılan anlaşmalarla bu konunun siyasi ve yasal olarak kesin şekilde kapandığını savunuyor.

İFLASIN EŞİĞİNDEN IMF MASASINA

Yıllardır kemer sıkma politikalarıyla varını yoğunu kaybeden Yunan halkının büyük umutlarla seçtiği Alexis Tsipras hükümeti, haziran ayında IMF'ye olan borcunun 1,5 milyar euroluk kısmını ödeyemeyeceğini açıkladığında Almanya da dahil her AB ülkesi Yunanistan’dan iflas ilanı bekliyordu. 

Ancak Tsipras beklenmedik bir hamleyle IMF, AB ve Avrupa Merkez Bankası'nin (AMB) öne sürdüğü koşulları halka oylatma kararı aldı. Referandumdan "Hayır, kabul etmiyoruz" cevabı çıkmış olsa da Tsipras,  borç yapılandırması için IMF ile yeniden masaya oturmaktan kurtulamadı.

Alman parlamentosu Bundestag da, Yunanistan'ı kurtarmak için hazırlanacak 86 milyar euroluk 3. kurtarma planına temmuz ayında onay verdi. Yunan hükümeti ise bu plana başlayabilmek için KDV oranlarını ve emeklilik yaşını artırmayı, kamu borçlarını düşürmeyi ve özelleştirmeye ağırlık verme sözünü verdi.

UKRAYNA KRİZİNDE ARABULUCULUK

 

Yunanistan’ı iflasın eşiğine kadar getiren krizden çıkabilen Merkel, Ukrayna kriziyle de başetmek zorunda kaldı.

Aylar süren gösteriler sonrası 2014 yılında Ukrayna’da Rus yanlısı Viktor Yanukoviç’in devrilerek Rusya’ya kaçması ve Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesiyle birlikte Avrupa tekrar Soğuk Savaş’ın eşiğinden dönmüş, Doğu Almanya’nın komunist rejiminde büyümüş olan Merkel ise sorunun silahlarla değil diplomasiyle çözümesi gerektiğini savunmuştu.

2015’te Rusya lideri Vladimir Putin ve Ukraynalı temsilcilerle bir araya gelen Merkel, arabulucu rolünü üstlendi. Avrupa Birliği ülkelerinin ortak dış politika sergilemesi gerektiğini söyleyen Merkel, Ocak 2016’da Ukrayna'nın doğusundaki krizin çözümü ve ateşkes konularını içeren Minsk Anlaşması'nın uygulanması için gerekirse Rusya’ya olan yaptırımları kaldıracaklarını açıklamıştı.

“MERKEL, DRAGHİ’Yİ İKNA ETSİN”

 

2016’ya gelindiğinde Alman liderin üzerindeki bir başka baskı da Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) faiz kararıydı.

Aralık ayında negatif faize geçen AMB’nin 10 Mart’ta faizleri 10 baz puan daha düşürmesinden önce Alman bankaları, CDU ve hatta Bundesbank Başkanı Jens Weidmann Merkel'in Draghi'nin parasal genişleme programından çıkış stratejisini belirlemesi konusunda ikna etmesi gerektiğini düşünüyordu.

Çünkü AMB’nin enflasyonun artırılması ve borç kriziyle bölgede devam eden sıkıntıların azaltılmasını hedefleyen parasal teşvik programı, özellikle düşük riskli yatırımları tercih eden Alman mevduat sahipleri ve perakende yatırımcılarına zarar veriyor.

Weidmann’a göre düşük faizler, banka kârları üzerinde baskı yaratıyor ve finans balonlarını şişirme riski taşıyor.

Yukarı

Business HT×