BIST 100 9.693,46 % 1,77
USD/TRY 32,5355 % 0,02
EUR/TRY 34,7190 % 0,09
Piyasalar
9.693,46
% 1,77
32,5355
% 0,02
34,7190
% 0,09
1,0656
% 0,12
45,44
-0,05
2.391,93
% 0,54
87,29
% 0,21
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Suriye krizi AB bileti mi? 4 soruda cevabı

Bir süredir durağan devam eden AB'ye üyelik müzakerelerinin seyri Avrupa'ya artan mülteci akınıyla birlikte değişecek mi? BusinessHT uzmanlara sordu

Suriye krizi AB bileti mi? 4 soruda cevabı
GÖKÇEN TUNCER 19 10 2015, 16:10

Türkiye'nin 56 yıl önce başlayan ve son beş yıldır durgunlaşan Avrupa Birliği (AB) müzakereleri İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük mülteci kriziyle birlikte yeniden gündeme oturdu.

15 Ekim'deki Brüksel zirvesinde tartışılan mülteci krizinde Türkiye ile işbirliğini öngören “AB-Türkiye Ortak Eylem Planı”nın ardından Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la görüşmek üzere İstanbul'daydı.

Davutoğlu ile Merkel'in ortak basın toplantısında Türkiye tarafı, göçün külfet paylaşımı konusunda adil bir yaklaşımın olmasını, vize serbestisi görüşmelerinin 2016'da sonuçlanmasını, Türk-AB ilişkilerinin hız kazanarak yeni fasılların açılmasını ve Türkiye'nin AB fotoğrafı içinde yer almasını istedi.

Suriye'deki iç savaşın yarattığı mülteci akınını "Kontrolsüz bir kriz" olarak niteleyen Merkel ise vize muafiyeti de dahil dört konuda Almanya’nın destek vereceğini söyledi. Vize muafiyeti ve AB'ye tam üyelik konusunda birliğin de talepleri olduğunu hatırlatan Alman lider, "Aday ülkelerin yeniden çalışmalara nasıl dahil edebileceğini yeniden düşünmemiz gerekiyor" dedi.

Her iki lider, AB'nin mültecilerin Türkiye'de kayıt altına alınması, barınması ve sosyal haklara erişmesi hususunda verilecek mali desteğin ne kadar olacağı ve nasıl fonlanacağı konusunda net bir açıklama yapmadı. Ancak Türkiye’nin çok fazla yardım almadığını ve sözü verilen paraların ödenmediğini bildiklerini söyleyen Almanya Başbakanı, AB'ye yasal göçün nasıl olacağı konusunda da ortak çalışmalar olduğunun altını çizdi.

Merkel ayrıca Türkiye'nin açılmasını istediği fasıllar konusunda önceliği 17'nci Ekonomi ve Parasal Politikalar fasılına verdiklerini belirterek, üyelik için bütün ülkelerin onayının gerektiğini hatırlattı. Merkel, Güney Kıbrıs yönetiminin fasılların açılmasını bloke etmesi konusunda da Türkiye'ye destek vereceklerini söyledi.

Kamuoyuna “mülteci krizine karşı vize muafiyeti pazarlığı” şeklinde yansıyan, Başbakan Davutoğlu'nun ise “çetin müzakere” olarak değil, "çözüm için ortak çalışma" olarak değerlendirdiği ikili görüşmelerin detaylarını uzmanlara sorduk.

1) Suriye krizi AB üyeliğinin yolunu açacak mı?

İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlter Turan: Suriye krizinin, Türkiye'nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeden, AB yolunu açacağı iyimser bir düşünce olur. AB daha kapsamlı değerler sistemine sahip ve ikili görüşmeler Avrupa siyasetinde tepkilere yol açmaya başladı bile.

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Ahmet Han: Bu meselenin AB üyeliğine etkisi olacağını düşünmüyorum. Görüşmeler, temeli itibariyle mültecilerle sınırlıdır. Vize muafiyeti ve yardımlar yeni bir çerçeve değil. Bu iki konu başından beri birbirine bağlıydı. Türkiye geri kabul anlaşmasının metnine göre Türkiye, Avrupa'ya giden mültecilerin geri yollanmasını kabul etmiş olacak. Bu talep iki yıl önce de vize muafiyetinin ön şartıydı. Farklı olan tek husus tüm bunların mülteciler çerçevesine oturtulmuş olması. Türkiye'nin kendi pozisyonunu ne kadar kabul ettirdiği anlaşma metni kesinleştiğinde belli olacak. Türkiye, geri kabul anlaşmasını ve vize muafiyetini kendi tezlerine mi yakınlaştıracak yoksa AB kendi tavrını değiştirmeden devam mı edecek bu daha sonra tartışılacak bir husus. Anlaşmanın Türk vatandaşlarının hayatını kolaylaştıracağı kesin ama AB üyeliği ile Suriye krizi arasında çok ciddi mesafe var.

2) Görüşmede net miktar verilmese de Türkiye'ye 3 milyar dolar finansman sağlanacağı basında geniş yer aldı. Sizce destek nasıl fonlanacak?

İlter Turan: Mali destekle ilgili henüz net bir anlaşma ve bilgi yok. 3 milyar euro Türkiye'ye tahsis edilen fonlardan mı yoksa ayrı bir fon olarak mı ödenecek net değil. Miktarın hangi vadede verileceği de belirtilmedi. Ancak gelecek yardım Türkiye'nin mültecilere daha iyi ev sahipliği yapmasında yardımcı olacaktır.

Ahmet Han: Mali desteğinm iyi bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Bu durum, Avrupa'nın kendisini tehdit altında hissetmesine reaksiyon vermesi de olsa böyle bir destek önemli. Bahsi geçen 3 milyar euro, Türkiye'nin yaptığı 7,5 milyar doların önemli bir bölümünü karşılacaktır. Olumsuz bir tarafı yok ancak önemli olan bu fonun ülkeye hangi koşullarda gireceği. Mali desteğin Türkiye'nin egemenliğini etkilemeyecek, AB'nin müdahalelerine yol açmayacak şekilde olmasıyla, fonların şeffaf ve denetlenebilir olması arasında dengenin kurulması gerekli.

3) Vize muafiyeti önündeki engeller nelerdir?

İlter Turan: Şu anda Türkiye'ye öncelikli olarak söylenen mültecilerin geri kabul anlaşmasının bir an önce hayata geçirilmesi. Vize muafiyeti zaman alacak bir süreç çünkü Suriye krizinden önce de vize, Schengen ülkeleri için para kazanma yoluna dönüşmüş bir zorunluluktu. Almanya her ne kadar etkili bir ülke olsa da muafiyet, birliğin kararıdır.

Ahmet Han: Türkiye bir göçme geçişi ülkesi ve aynı zamanda kendisi de iktisadi iklime göre dışarıya işçi gönderen, göçmen üreten bir ülke. Kaldı ki, doğudan gelen göçle birlikte bu durumda daha da büyüyecek. AB, bu ihtimali göz önünde bulundurduğu sürece tavrında bir yumuşama olmayacaktır. Son 4 yılda Türkiye kendini savaştan kaçanlarla Avrupa Birliği arasında tampon bölgeye dönüştürdü. Bu konum devam ettikçe, AB de Türkiye'deki insan trafiğini kontrol etmek isteyecektir. Vize serbestliği ile ilgili tam metni görmeden yorum yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

4) Türkiye, 17'nci Ekonomi ve Parasal Politikalar faslının açılması için hazır mı?

İlter Turan: Uzun süredir herhangi bir faslın açılmaması Türk bürokrasisini bir isteksizliğe itmiş olabilir. Ancak fasılların açılması kararı tek bir ülkenin elinde değil. Fransa tarafından engellenen fasıllar, Sarkozy'nin gitmesiyle aşılmış olabilir. Ancak Güney Kıbrıs'ın koyduğu engellerin aşılması kolay olmayacaktır.

Ahmet Han: Bu görüşmeler sonunda Türkiye bir ilerleme kaydetse ve fasılları bloke eden ülkeler ikna edilse bile bazı fundemental konularda engeller çıkmaya devam edecektir. Örneğin Güney Kıbrıs, istediği gelişmeleri görmedikçe engel çıkartmaya devam edecektir. Mültecilerin kapısına dayandığı Almanya veya Macaristan gibi ülkelerin önündeki birinci engel Güney Kıbrıs'ı ikna etmek. İkinci engel ise bu durumu sürdürülebilir kılmak. Zaten Türkiye'deki karar alıcıların da AB'ye teveccühünün ve üyeliğe hevesleri de halihazırda tartışmaya açık bir konu.

Yukarı

Business HT×