BIST 100 9.079,97 % 3,10
USD/TRY 32,3665 % 0,07
EUR/TRY 34,9461 % -0,20
Piyasalar
9.079,97
% 3,10
32,3669
% 0,07
34,9370
% -0,23
1,0775
% -0,12
47,65
0,00
2.229,87
% 1,60
87,00
% 1,86
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

ANALİZ: 10 grafikte büyüme rakamları

Turkey Data Monitor (TDM) ekibinden dün açıklanan büyüme rakamları üzerine grafikli ve detaylı bir analiz

BUSINESSHT
01 Nisan 2016 Cuma, 14:04

Türkiye ekonomisi yılın son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,7, 2015 yılının tamamında ise yüzde 4 büyüdü.

Şüphesiz yüzde 5,7 oldukça güçlü bir rakam, nitekim 2011 üçüncü çeyreğinden bu yana yıllık bazda en hızlı büyüme.

Ancak, bunda geçen yıl ile bu yıl arasındaki çalışma günü sayısı farklılıkları da etkili. Zira takvim etkisinden arındırılmış rakamlar, dördüncü çeyrekte yüzde 4,1’lik bir yıllık büyümeye işaret ediyor – ki, bu büyüme 3. çeyreğin büyüme oranının (yüzde 5,3) altında.

Bir önceki çeyreğe göre bakıldığında ise resim biraz farklı.

Türkiye ekonomisi 4. çeyrekte yüzde 0,7 oranında büyüdü. Bu oran önceki iki çeyreğin sırasıyla yüzde 1,3 ve yüzde 1,2’lik düzeylerinin belirgin altında, yıllıklandırıldığında ise yüzde 3 gibi bir büyüme oranına denk geliyor.

Dolayısıyla yıllık bazda güçlü gelen büyümeye rağmen, 2015 sonuna doğru – çeyreksel bazda bakıldığında – büyümede bir ivme kaybı söz konusu.

Gelişmiş ekonomilerde büyüme oranlarına daha çok bu şekilde bakıldığını hatırlatalım.

Yıllık bazlı rakamların biraz ayrıntılarına girdiğimizde, 4. çeyrekte büyümeyi büyük oranda iç talebin, özellikle de yüzde 4,7 büyüyen özel tüketimin sürüklediği görülüyor (3,2 puan katkı).

Özel yatırımlar ise güçlü değil; yıllık yüzde 1,7 büyüme ile manşet büyümeye 0,3 puanlık mütevazı bir katkı yapmış gözüküyor.

(Hatırlatalım: “Katkıyı” bir kalemin yüzde değişim oranının, o kalemin toplamdaki ağırlığı ile çarpılmış hali olarak düşünebiliriz.) Öte yandan net dış talebin bir yıldan fazla bir süre sonra ile kez büyümeye pozitif katkı yapması (1,3 puan) olumlu.

Ama bunda ithalatta yaşanan daralmanın payı da var. Kamu harcamaları ise yine yüksek oranda arttı; tüketim harcamaları yıllık yüzde 8,1 artarken, yine büyük oranda inşaat yatırımlarının etkisiyle kamu yatırımları yüzde 9,9 yükseldi. Böylece kamunun tüketim ve yatırım harcamalarından büyümeye gelen toplam katkı 1,6 puan oldu – ki bu, son 2 yılın en yüksek katkısı.

Katkılar yöntemiyle gelişmelere bir önceki çeyreğe göre baktığımızda ise biraz farklı ve daha oynak bir resim ortaya çıkmakla birlikte, yılın genelinde yine özel ve kamu tüketiminin büyümeyi sürüklediğini söylemek mümkün.

Son çeyrekte ise yıllık rakamlara göre farklı bir görünüm söz konusu: büyümeyi asıl belirleyen faktör stok artışı, yüzde 0,7’lik büyümenin 2 puanı buradan geliyor.

Bir önceki çeyreğe göre özel tüketimdeki yavaşlama dikkat çekici; katkı yalnızca 0,2 puan. Seçimlerin ardından kamu harcamalarının belirgin yavaşladığı ve son çeyrekte büyümeye katkı yapmadığı görülüyor.

Özel yatırımlarda ise son çeyrekte bir canlanma göze çarpıyor; bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,6’lık büyüme, manşet büyümeye 0,5 puanlık katkı getirmiş.

Dış talepte ise görünüm olumsuz: ihracatta bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,2’lik daralma, ithalatta ise yüzde 6,5’lik keskin artış nedeniyle net dış talep büyümeyi 2 puan düşürmüş.  

Sektörel katma değerler olarak büyüme rakamlarına baktığımızda, 4. çeyrekte yıllık yüzde 2,8 büyüyen tarımda bir önceki çeyreğe göre belirgin bir ivme kaybı var. Sanayi ise yıllık yüzde 7,5 ile büyümeyi sürüklemiş görünüyor. İnşaat ve hizmetlerin de sırasıyla yüzde 5,4 ve yüzde 6,1 ile güçlü performans sergiledikleri görülüyor.

Ancak rakamlarda yine takvim etkisinden kaynaklı artışların da etkisi olduğunu belirtelim.

2015’in tamamına bakacak olursak, büyümenin 2014 yılındaki yüzde 3’lük düzeyinden 2015’te yüzde 4’e hızlandığı görülüyor.

Kriz sonrası tekrar yavaşlamanın başladığı 2012 yılından bu yana ortalama büyümemiz ise yüzde 3,3. Yıl içerisinde 2 genel seçime ilave olarak, başta terör olmak üzere birçok belirsizliklerin yaşandığı ve buna dışarıda çalkantılı bir global ortamın eşlik ettiği düşünüldüğünde yüzde 4’lük bir büyüme, azımsanamayacak bir dirençliliğe işaret ediyor.

Ancak büyümenin talep kompozisyonu olarak kalitesi ve buna bağlı olarak da sürdürülebilirliği soru işaretleri yaratmıyor değil.

Nitekim ayrıntılara baktığımızda, yüzde 4’lük büyümenin 3 puanının özel tüketim kaynaklı olduğu görülüyor.

Buna devletin tüketim ve yatırım harcamalarından gelen 1,1 puanı eklediğimizde manşet büyümeyi aşmış oluyoruz. Yani 2015 büyümesini çok büyük oranda özel tüketim ve devlet harcamaları sağlamış. Stok değişimleri ve net dış talep ise büyümeden 0,3’er puan düşürmüş.

Özel yatırımların ise geride kalan 3 yıla kıyasla görece bir canlanma sergilediği görülüyor, özellikle makine teçhizat yatırımlarında yüzde 5’e yakın büyüme sevindirici, ancak büyümeye gelen katkı 0,5 puan ile hala oldukça düşük.

Büyümeyi büyük oranda sürükleyen özel tüketimin alt kalemlerine baktığımızda ise genele yayılan bir büyümeden bahsetmek zor.

Nitekim TUİK tarafından ana alt-kategoriler bazında detayları verilen yerleşik ve yerleşik olmayan hanehalkı toplam tüketimi 2015’te bir önceki yıla göre yüzde 3,6 büyümeye yaşarken, bunun ciddi bir miktarının (2,1 puanı) tek bir kalemden, “Ulaştırma ve Haberleşme” kaleminden gelmesi dikkat çekici. Yüzde değişim olarak bakıldığında da bu kalemin en hızlı büyüyen kalemlerden biri olduğunu (yüzde 8’e yakın) ekleyelim.

2015 büyüme rakamlarında dikkat çeken bir diğer nokta ise dolar cinsinden (piyasa kuru bazlı olarak) toplam GSYH ve kişi başı GSYH rakamlarında yaşanan gerilemeler.

Nitekim görece güçlü büyüme rakamlarına rağmen, lirada yaşanan değer kaybından ötürü bu iki başlıkta da ciddi bir düşüş söz konusu. Bir yandan dolar bazında nominal GSYH 2015 yılında 720 milyar dolar oldu ki, bu 2009 krizinden bu yana en düşük seviye. Kişi başına GSYH’nin ise 2015’te 9,300 doların altına gerileyerek 6 yıl sonra ilk kez 10 bin doların altına düştüğü görülüyor (2014: 10,400 dolar).

Son olarak, büyüme verileri 2015’te yaşanan cari açıktaki düzeltmenin hangi kanalla – yatırımlarda düşüş kanalıyla mı, yoksa tasarruflarda artış kanalıyla mı – gerçekleştiğine ilişkin ipuçları da sunuyor. 

Bizim tahminlerimize göre düzeltme temel olarak tasarrufların yükselmesi yerine, yatırımların (stoklar dahil) azalmasından kaynaklanıyor. Bu her ne kadar ağırlıklı olarak stokların davranışından kaynaklanıyor olsa da, yatırımı azaltarak daraltılan bir cari açığın, arzu edilir veya sürdürülebilir olmadığını eklemek gerekiyor. 

Özetle, büyüme rakamları bulunduğumuz dünya konjonktüründe oldukça olumlu ve ekonomide belli bir dirençliliğe işaret ediyor.  Ancak rehavete kapılacak bir durumda pek yok.

Talep kompozisyonu açısından büyümede (özel) tüketim ve kamu harcamaları belirleyici olmayı sürdürüyor. Büyümeyi daha arzu edilir seviyelere taşıyacak ve büyümenin sürdürülebilirliğini sağlayacak olan dış talep ve özel yatırımlar tarafında ise istenilen noktadan uzak olduğumuz açık. 

Ayrıca dolar bazında gelirimizin düşme trendine girmesi (2023 hedefinin bu bazda 25,000 dolar olduğunu hatırlatalım) ve cari açığın daralmasının ardında tasarruf artışından ziyade yatırımların azalmasının yatması, üzerinde düşünülmesi gereken konular. 

Yukarı

Business HT×