BIST 100 9.716,77 % -0,05
USD/TRY 32,5459 % 0,03
EUR/TRY 34,9573 % -0,04
Piyasalar
9.716,77
% -0,05
32,5552
% 0,05
34,9573
% -0,04
1,0730
% 0,00
44,89
-0,46
2.332,46
% 0,70
89,01
% 1,12
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Küçükbaşta yatırım fırsatları

Tarım sektörüne yatırım yapmayı planlayanlar için küçükbaş hayvancılık seçeneği de var. Sektöre sonradan girenler tecrübelerini paylaştı

Küçükbaşta yatırım fırsatları
İRFAN DONAT 11 03 2015, 18:14

Tarım sektörü, yatırımcıların son dönemde ilgi duyduğu alanların başında geliyor.

Bu konuda hiçbir tecrübesi olmayan ve fizibilite çalışması yapanlar için aynı yollardan geçen iki beyaz yakalı yatırımcı sektöre yönelik önemli bilgiler ve tecrübelerini paylaştı.

Bu yatırımcılardan ilki Bloomberg HT’de yayınlanan Eko-Tarım programına konuk olan Baltalı Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Funda Özer Baltalı...

Türkiye’de keçi yetiştiriciliğinin son 5-6 yılda trend haline geldiğini kaydeden Baltalı, son yıllardaki ilgi ve yatırımlarla sektörün hızla büyüdüğünü söylüyor.

Geleneksel yöntemlerin dışında keçi yetiştiriciliğinin Türkiye’de henüz yeni olduğunu ifade eden Baltalı, “Onun için önümüzde katetmemiz gereken uzun bir yol bulunuyor. Yetişmiş personel ve Ar-Ge anlamında üniversitelerle işbirliği noktasında yapılması gereken çok şey var. Büyükbaşa göre biraz daha farklı desteklenmemiz gerekiyor. Bu sektörde aşılmayacak sorun yok. Daha çok, bilgi-birikim noktasında eksiğimiz olduğu düşüncesindeyim” diyor.

Geleneksel yöntemle yapılan hayvancılığın dışına çıkarak Ar-Ge ile birlikte sektörü 12 ay boyunca süt alınabilen bir noktaya getirdiklerini anlatan Baltalı, Türkiye'deki hayvan varlığı rakamlarına farklı bir açıdan bakıyor.

KALİTELİ VE VERİMLİ IRKLAR SAĞLANMALI

Baltalı, “Keçi sayısının artmasından çok, kaliteli, sağlıklı ve süt verimi yüksek hayvan ırkının gelişmesi daha önemli. Türkiye’de yerli bir ırkın geliştirilmesi kritik önemde” diyerek ithal yoluyla gelen hayvancılığa karşı olduğunu belirtiyor.

Baltalı, ciddi yatırımcılarla sektörün hızla büyüyeceği ve bu alanda Türkiye’nin ihracatta da önünün çok açık olduğu görüşünde.

Keçi yetiştiriciliğinde süt verimine yıllık ortalamada hayvan başına bakılmasının daha doğru olacağını belirten Baltalı, “Verimli bir işletme olmak, doğal ve sağlıklı yöntemlerle süt elde etmek için hedef, hayvan başına yıllık 700 litrenin altına düşmemek olmalı” diyor.

Keçi yetişticiliğinin iyi bir yatırım olduğunu belirten Baltalı, bu alanda daha önce bulunmamış yeni girişimcilere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Bu işin bizzat başında duracaksanız, fantazi-romantik nedenlerle değil profesyonel olarak yapacaksanız ve bunun sonunda da elde edeceğiniz sütü nereye satacağınızı biliyorsanız bu iş kârlı. Sütün işlenip ürüne dönüşüp raflara gitmesini sağlayamıyorsanız elde edilen sütün değerlenmesi çok zor. Tarımın geneli için bu durum aynıdır. O yüzden bu tür yatırımlar geri dönüşü uzun vadeli yatırımlardır.”

YATIRIMIN GERİ DÖNÜŞÜ EN AZ 7 YIL 

Bu alanda yatırım yapacakların 7-10 yıl arasından önce yatırımda geri dönüş beklemelerini hayalci gören Baltalı, sabırlı olunduğu takdirde keçi sütü ürünlerinde Türkiye’nin büyük ihracat potansiyeli bulunduğunu, talep ve pazarın iyi belirlenip, ölçümlenmesi gerektiğini söylüyor.

Baltalı, “Doğru ve kaliteli bir ürün yapıp bunu doğru bir fiyattan veriyorsanız pazarda yer bulmak çok kolay çünkü dünyanın dört bir yanından talep geliyor” diyor.

Bir diğer çiçeği burnunda yatırımcı ise koyunculuk tarafında.

MeMuTa çiftliğinin kurucusu Mehmet Mustafa Tanrıkulu, uluslararası bir firmada beyaz yakalı görevinden istifa ederek tarım sektörüne girenlerden.

#pagebreak#

Türkiye'de hayvancılık yatırımlarıyla ilgili ciddi girişimler olduğunu fark eden Tanrıkulu, ilk başta büyükbaş hayvan yatırımını incelemesine rağmen küçükbaş hayvancılık konusundaki yatırım açığını görünce koyunculuk alanında yatırıma karar kılmış.

Asıl amaçlarının damızlık hayvan üretmek ve bu hayvanların sütünü işlemek olduğunu belirten Tanrıkulu, “Maalesef şuanda Türkiye'de koyunculuk konusunda çok fazla yatırım yok. En büyük eksiğimiz, gidip görebileceğimiz yatırım ya da 'bu iş nasıl yapılır?' diye konuşabileceğimiz kimsenin olmamasıydı. Türkiye'de koyunculuk bir iki tane büyük çiftlik çapında yapılmıştı. Şuanda damızlık hayvan üretiyoruz ve çevre koşullarını iyileştirerek 365 gün koyun sütü elde edip, bu sütü taze olarak işleyerek Türkiye'de bir ilki gerçekleştiriyoruz” diyor.

KOYUNCULUK YÜKSELEN TREND

 İlk olmanın çok riskli ve dezavantaj olmasının yanında çok ciddi avantaj ve fırsatlar da doğurduğuna dikkat çeken Tanrıkulu, bu işe yatırım yapmayı planlayanlara şu tavsiyede bulunuyor: “Öncelikle bu işi çok sevmeliler. En büyük dezavantaj 7/24 işin başında olmanız gerekiyor. Canlı hayvanlar size hep muhtaç. Sabah akşam yem ve suyunu verip, sağımlarını yapmanız lazım. Bu noktada hiçbir şekilde kendinize çok fazla yaşam alanı ayıramıyorsunuz. Ama avantajı doğayı ve hayvanları sevenler için çok rahatlatıcı bir iş olması. Doğru yapıldığı takdirde çok ciddi kazancı olan bir iş.”

Bu işe yatırım yapacaklar açısından teori ile pratik arasında çok ciddi farklar olduğunun altını çizen Tanrıkulu, “Dışarıdan gözüktüğü gibi değil. İnsanlar hesap yaparken hayvan sayısının doğumlarla birlikte katlanarak büyüyeceğini düşünüyor. İşler böyle ilerlemiyor. Doğum şartları, çevresel etkenler ve iklime bağlı olarak beklenenden çok farklı gelişmeler yaşanabiliyor. Herşey kitaplarda yazıldığı gibi olmuyor. Doğum oranı %90 olacak diyor ama hiçbir zaman %90'a ulaşamayabiliyorsunuz” diyor.

TİGEM'den aldıkları süt verimi yüksek olan ivesi koyunları ile elit bir sürü oluşturduklarını belirten Tanrıkulu, çok değerli olan koyun sütünü işleyerek koyun yoğurdu elde ettiklerini ve ürünü Ankara, Konya, Aksaray ve Niğde'ye sattıklarını söyledi.

Devletin bu tür yatırımlar için teşvikleri olduğunu ancak yerine getirilmesi gereken kuralların yatırımcı açısından çok kolay uygulanabilir olmadığını kaydeden Tanrıkulu, “Yatırım kolay ama bürokrasi ile uğraşmak bizleri gerçekten zorluyor. Hayvanların küpelenmesi lazım ama ilçe tarıma henüz küpeler gelmediği için 2 yıldır birçok hayvanımızı küpeletemedik. Bu şekilde bürokrasiye çok ciddi takılıyoruz” diyor.

Tanrıkulu'na göre bu işin bir diğer sorunlu kısmı ise zor olan çiftlik koşulları için iyi bir çalışan bulmak ve onları yönetmek.

FİNANSÇI GÖZÜ İLE TAVSİYE

Son bir tavsiyede konunun finansman boyutuna hakim olan Denizbank KOBİ ve Tarım Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Sun'dan geliyor.

Gökhan Sun, tarım alanında yatırım yapacaklara şu tavsiyede bulunuyor: “Sektör dışından tarıma girecek olanlar bunu profesyonel olarak yapacaklarsa bu işe girmeli. Tarım özveri, bilgi, çalışkanlık ister. ‘Bir yandan başka bir işkolunda çalışırken bir yandan da tarımla uğraşayım’ derseniz olmaz. Bu iş amatörce yapılmaz. Bu, tam zamanlı yapılması gereken bir iş. Ya çiftçisindir ya değilsindir. Bu sektör, aile işletmesi mantığı ile yapılması gereken bir iş kolu.” 

Yukarı

Business HT×