BIST 100 10.045,74 % -0,37
USD/TRY 32,4877 % 0,20
EUR/TRY 34,8267 % 0,04
Piyasalar
10.045,74
% -0,37
32,4877
% 0,20
34,8255
% 0,03
1,0716
% 0,03
44,49
0,15
2.319,56
% 1,46
83,57
% -3,20
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Kırmızı ette fiyatlar alevlendi

Kırmızı ette fiyat tartışmaları yeniden alevlendi. Üreticiden sanayiciye, aracıdan esnafa kadar sektörün farklı kesimleri kırmızı et fiyatlarındaki yükselişi farklı nedenlere bağlıyor ve zaman zaman birbirlerini suçluyor

Analiz: Kırmızı ette çözüm koyun eti
İRFAN DONAT 04 03 2015, 17:23

Son dönemde kırmızı et fiyatlarında yaşanan artışlar Türkiye'deki tarım politikalarını yeniden tartışmaya açtı.

Üreticiden sanayiciye, aracıdan esnafa kadar sektörün farklı kesimleri kırmızı et fiyatlarındaki yükselişi farklı nedenlere bağlıyor ve zaman zaman birbirlerini suçluyor. Ancak tüm bunlara karşın ortada değişmeyen tek bir gerçek var ki tüketici kırmızı eti pahalıya tüketiyor.

TÜİK verilerine göre dana eti fiyatı Şubat 2015 itibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24.3 arttı. Aslında marketlerdeki artışın TÜİK verilerinin de üzerinde olduğu biliniyor. Ancak bizim dikkatimizi çeken, aynı dönemde koyun eti fiyatındaki artışın yüzde 3.4 ile sınırlı kalması.

Çünkü Türkiye'de küçükbaş et üretim ve tüketimi maalesef yeterli düzeyde değil.

1980’lerde 46 milyon civarındaki koyun sayısı 2014’te yaklaşık 31 milyon seviyesinde idi. Yine 80’li yıllarda 19 milyon seviyelerindeki keçi sayısı ise şuan 10 milyon civarında.

Buna paralel olarak da Türkiye'nin yıllık 1 milyon tonluk kırmızı et üretiminde küçükbaşın payı sadece %13 civarında.

Zaman zaman büyükbaş hayvancılığın Türkiye coğrafyasına ne kadar uyduğu tartışma konusu oluyor ve akıllara hemen Anadolu'daki meşhur deyim geliyor: “Buğday ile koyun, gerisi oyun.”

Tabii ki Türkiye'nin tarımsal üretim potansiyelini bu sözle sınırlandırmak yanlış olur ancak küçükbaş hayvancılığın Türkiye'de kırmızı et politikalarındaki etkisi de yadsınamaz.

KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK GERİ PLANA İTİLDİ

Uzun yıllar küçükbaş hayvancılığın geri plana itilmesi ile koyun ve keçi varlığındaki azalmaya karşın büyükbaş hayvancılığa doğru bir kayış yaşandı. Kırmızı et ihtiyacı bu şekilde karşılanmaya çalışıldı. Haliyle yatımlar ve destekler de bu yönde oldu.

Ancak Türkiye'nin büyükbaş hayvanların ihtiyacı olan uygun mera varlığına sahip olmayışı bu alandaki kârlılığı düşüren büyük bir etken. Kapalı sistemde hazır yeme dayalı yapılan büyükbaş besi üretimi oldukça maliyetli.

Aynı zamanda girdilerin önemli bir kısmının ithalata dayalı olduğu bir hayvansal üretim politikası sonucu piyasada fiyat dengesini sağlamak da zor.

Basit bir örnek verelim... Hayvancılıkta girdi maliyetlerinin yüzde 70'ini yem oluşturuyor. Bugün Türkiye'nin ihtiyacı olan kaba yem hammaddesinin yaklaşık yüzde 41'i ithalat yoluyla karşılanıyor. Buna mazot, aşı, ilaç gibi diğer ithal girdileri de eklerseniz dolar kurunun 2,56 seviyelerini gördüğü bir ortamda ucuza kırmızı et tüketmek hayal gibi görünüyor.

O yüzden de en son 2010 yılında yaşanılan büyük ithalat dalgasında olduğu gibi fiyatların yükseldiği her dönemde canlı hayvan ya da karkas er ithalatı yeniden ısıtılıp gündeme getirildi ve getirilmeye devam ediyor.

GIDA PİYASASI SPEKÜLASYONA MÜSAİT YAPIDA

Bu noktada gıda fiyatlarının spekülasyona müsait yapısı da ayrı bir konu. Her ne kadar sanayici, üreticilerin elindeki hayvanları fiyat yükseltmek için beklettiğini savunsa da üretimin büyük çoğunluğunu sağlayan 50 baş ve daha az hayvana sahip üreticilerin elinde hayvan tutup da piyasayı yönlendirme gücü yok.

Niye mi?

Türkiye'de hayvancılık işletmelerinin neredeyse yüzde 90'dan fazlası 50 baştan daha az sayıda hayvan varlığına sahip.

Yani burada organize olabilecek, fiyat konusunda ortak hareket edebilecek ya da fiyatları manipüle etmeye yönelik bir oluşum oldukça güç.

Zaten tarım sektöründe üretici kendi arasında birlik olabilse kooperatfileşmeyi başarır, böylece hem maliyetleri düşürerek kârlı bir işletmeye sahip olur hem de tüketici hesaplı ve kaliteli ürüne ulaşırdı.

Bu noktada Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık önemli bir noktaya dikkat çekiyor.

Mevcut tabloya bakınca son yıllardaki yatırımlardan çıkan sonucu yorumlayan Atalık, "2002 yılında 50 baş ve üzeri büyükbaş hayvan bulunan orta ve büyük boy hayvancılık işletmesi sayısı 4 bin 300 iken 2014 yılı itibariyle bu rakam 29 bini aştı. Yani son 12 yılda büyük çoğunluğu sütçü ırktan oluşan 24 bini aşkın 50 baş ve üzeri büyükbaş hayvancılık işletmesi kuruldu. Ama görülüyor ki büyük şirket işletmeleri de fiyatların düşmesine yardımcı olmuyor" dedi.

İTHALAT YOLUYLA FİYAT İSTİKRARI SAĞLANAMIYOR

Çünkü resmi rakamlara göre Türkiye’de son dönemde özellikle hayvancılık alanında 50 baş altındaki işletme sayıları giderek azalıyor. 2011 yılında 1 milyon 745 bin işletme varken 2014 yılında bu rakam 1 milyon 250 binin altına geriledi.

Türkiye'de nüfus artışına paralel şekilde et tüketiminin de arttığı bir ortamda ithalat yoluyla fiyat istikrarı sağlanamayacağı yıllardır kanıtlanıyor.

Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Bülent Tunç, kırmızı et fiyatlarındaki artışta spekülasyonlara dikkat çekerken, bazı tüccarların et ithalatını gündeme taşımak için artış iddialarını dillendirdiğini savundu.

Türkiye'de koyun etinin arka plana atılmasına da dikkat çeken Tunç, "Üretici, karkas koyun etinin kilogramını 15 liraya satamıyor. Koyun eti, danadan çok daha kaliteli, bundan dolayı daha fazla koyun eti tüketmeliyiz" dedi.

Türkiye'de alım gücünün artması ile tüketim alışkanlıklarının değiştiğini ve kişi başı kırmızı et tüketiminde son yıllarda artış olduğuna dikkat çeken Tunç, talebin karşılanabilmesi için koyun etinin daha fazla tüketilmesini önerdi.

KOYUN ETİ ÜRETİM VE TÜKETİMİ ARTIRILMALI

Konunun başına yeniden dönersek sütçü ırk ile besi yapmaya çalışan Türkiye, uzun yıllar ihmal ettiği ve son dönemde yeniden öneminin farkına vardığı küçükbaş hayvancılık tarafında üretimini ve tüketimini artırmak zorunda. Bunu yaparken de başta mera alanları olmak üzere üretim şartlarını daha elverişli hale getirerek verimliliği sağlamak durumunda.

Et tüketiminde ise toplum olarak koyun ve keçi etine yönelik önyargılar kırılarak tüketim seviyesinin artırılması hedeflenmeli.

Tüm bunlar ise devletin geliştireceği sistemli bir plan ve politika ile sağlanabilir..

Yukarı

Business HT×