BIST 100 9.645,02 % -0,50
USD/TRY 32,5842 % 0,20
EUR/TRY 34,8013 % 0,46
Piyasalar
9.645,02
% -0,50
32,5842
% 0,20
34,8013
% 0,46
1,0669
% 0,15
45,35
-0,09
2.302,56
% -1,06
86,49
% -0,59
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Bu rekor iyi olmadı

Piri Reis Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Erhan Aslanoğlu Ekim ayı enflasyon verilerini değerlendirdi

Bu rekor iyi olmadı
ERHAN ASLANOĞLU* 05 11 2017, 12:32

Ekim ayı TÜFE enflasyonu yıllık yüzde 11,90 seviyesine, ÜFE ise yüzde 17,28 seviyesine gelerek son 9 yılın rekorunu kırdı. 1974-2000 arası çok yüksek enflasyon ile karşı karşıya kalan Türkiye Ekonomisi, 2001-2007 arası dönemde tam tersi çok güçlü bir dezenflasyon sürecine girmiş ve ortalama enflasyonu yüzde 7-8 aralığına indirmişti. Hatta 2011 yılı Mart ayında yıllık TÜFE 3,99 değerine kadar da gerilemişti.

Enflasyonda hedef ve beklentilerin oldukça ayrıştığı, öngörü hatalarının arttığı bir dönemdeyiz. Makroekonomik istikrar ve beklenti yönetimi açısından bu ayrışmanın azalması ve tekrar hedeflere yaklaşılması gerekiyor. Geçtiğimiz yıl bu zamanlar TCMB 2016 yılı 4. Enflasyon raporunu yayınladığında 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 6,9 idi. Bugün gerçekleşen rakam yüzde 11,9 oldu. Bu ciddi bir sapma anlamına geliyor.

Döviz kurlarının yüksek oranlı artışı, çıktı açığının azalması nedeniyle talep baskısının devreye girmesi ve gıda fiyatlarındaki oynaklık ile yüksek artış oranının frenlenememesi bu sapmanın en önemli nedenleri arasında görünüyor. İthal girdiye yüksek oranda bağımlı üretim yapımızın kur artışı yoluyla enflasyona dönüşmesi ve gıdada yaşanan sorunlar son yıllarda enflasyondaki sapmanın önemli nedenleriydi. Bu yıl eklenen faktör, talep baskısının yavaş yavaş devreye girmesi oldu.

Talep baskısını izlediğimiz en önemli göstergelerden birisi kapasite kullanım oranlarıdır. Türkiye Ekonomisinde ortalama yüzde 78 -80’lerde seyreden kapasite kullanım oranları küresel kriz sonrası yüzde 60’lara geriledikten sonra yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı. Uzun süredir yüzde 74-76 aralığına takılmıştı.

 

Bu yıl yüzde 78’lerin üzerine hareketlenmeye başladı. Ağırlıklı olarak hem dış talep hem de kamu talebi ile artan kapasite kullanımı enflasyonist etkisini hissettirmeye başlamış görünüyor. Bu gelişmeler enflasyon ile mücadelede daha kararlı bir döneme girilmesi gerektiğine işaret ediyor.

TCMB’nin önümüzdeki 3 yıl için TÜFE hedefi yıllık yüzde 5. Bu hedefe ne piyasalar ne de Merkez Bankası inanıyor. TCMB Beklenti Anketine göre ekonomistlerin 12 ve 24 aylık enflasyon beklentisi sırasıyla yüzde 8,5 ve yüzde 8. TCMB’nin beklentisi ise aynı dönemler için sırasıyle yüzde 7,3 ve yüzde 6. Bir başka ifadeyle, 2 yıl için ekonomistlerin beklentisi ortalama 8,2 civarındayken, TCMB’nin beklentisi yüzde 6,6 civarında. Enflasyon ile mücadelenin güçlenmesi ve para politikasının kredibilitesi için bu farkın kapanması gerekiyor.

Ülkemizde enflasyon ile mücadelenin ana noktası döviz talebi yaratan cari işlemler açığının kalıcı olarak azaltılması ya da tamamen yok edilmesidir. Kısa vadede bu tür bir gelişme çok kolay görünmüyor. Fakat cari açıkla mücadele konusunda mikro bazlı ve performans kriterleri olan stratejik bir planla bir mücadeleye başlanması bile beklentiler yoluyla pozitif etkide bulunabilir.

İkincisi, gıda fiyatları konusunda sadece rekabeti arttıran ithal ürünlerin devreye girmesi değil, üretimi arttıracak yine stratejik bir planın olması gerekiyor. Önceki bir yazımızda belirttiğimiz, Hollanda’da olduğu Bilişim vadilerine benzer Gıda Vadileri oluşturulması önemli bir katkı sağlayabilir. Diğer taraftan, mevcut gıda komitesini BDDK benzeri örneğin Gıda Sektörü Düzenleme ve Denetleme Kurulu (GDDK) gibi bir yapıya dönüştürmek daha fazla sonuç getirebilir.

 

Önümüzdeki iki yıl yüzde 5,5 büyüme hedefini olabildiğince ihracat ile yakalamaya gayret göstermek önemli olacaktır. İç talep açısından para politikası yerine maliye politikasına ağırlık vermek tercih edilebilir. Sıkı para ve bir süreliğine görece gevşek maliye politikası büyüme ve enflasyon hedeflerine ulaşma konusunda daha rasyonel bir kombinasyon olabilir. Para politikasını sıkı tutmak döviz kuru kaynaklı maliyet enflasyonu ile özel tüketim talebinin ılımlı seyretmesine katkıda bulunabilir.

Enflasyon ile mücadelede önemli bir dönemece geldik. Enflasyon beklentileri genelde adapte edilerek oluşturulur. Bir önceki dönemin enflasyonu gelecek enflasyon beklentisinin temeli oluyor. Enflasyon beklentilerini adapte edilmiş halden kurtarıp gelecek enflasyon hedefleri ile ilişkilendirmek enflasyon ile mücadele açısından son derece önemlidir.

Ekonomik birimlerin fiyatlama davranışlarını mevcut yüzde 10-11 civarındaki enflasyona göre değil, ilk aşamada beklenen yüzde 7-8, sonra hedeflenen yüzde 5’e göre olması yüksek enflasyonist sarmala girmemek için çok önemli.

Bu nedenle, ekonomi yönetiminin ekonominin farklı kesimlerini bir araya getirip başta kamu fiyat ayarlamaları olmak üzere fiyatlama davranışlarını hedeflenen enflasyona yakınsatan bir çaba içinde olması beklentilerin kırılmasına ve güven oluşturulmasına katkı sağlayabilir.

Enflasyonu düşürmenin kısa vadede mutlaka maliyeti oluyor. Bu maliyeti ekonominin tüm aktörlerinin üstlenmesi hem orta vadede ortaya çıkacak daha büyük maliyeti düşürmeye hem de enflasyon ile mücadelede başarıya katkıda bulunabilir.

 

* Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Piri Reis Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi'dir.

** Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve BusinessHT'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. Ayrıca burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değil, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Yukarı

Business HT×