BIST 100 9.083,32 % 0,04
USD/TRY 32,3698 % 0,08
EUR/TRY 34,9612 % -0,16
Piyasalar
9.083,90
% 0,04
32,3698
% 0,08
34,9605
% -0,16
1,0773
% -0,14
47,54
-0,11
2.229,87
% 1,60
87,00
% 1,86
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Antibiyotiklere dirençli mikroplar

Bakteri ve mikropların ilaçlara karşı direnç kazanması, artık yeni tedavi yöntemleri ve ilaçların piyasaya sürülmesini neredeyse zorunlu kılıyor. Eğer bu çağrıya kulak asılmazsa, 2050 yılına kadar her yıl 10 milyon insanın hayatını kaybedebilir

Antibiyotiklere dirençli mikroplar
PROJECT SYNDİCATE- JIM O'NEIL 06 03 2015, 04:42

Geçtiğimiz Aralık ayında, Jim O'Neill'in yöneticiliğini üstlendiği bir araştırmanın ilk bulgularını gözler önüne serildi. Elde edilen sonuçların pek iç açıcı olmadığı, dirençli hastalıkların 700 binden fazla can aldığını, şimdi ise bu durumun hala değişmediği belirtiliyor. Eğer harekete geçilmezse, antimikrobiyal direncin artması yüzünden var olacak hastalıkların 2050 yılına kadar her yıl 10 milyon insanın öleceği tahmin ediliyor. Bu sayının, şu anda kanserden hayatını kaybeden insanların sayısını geçeceği düşünülüyor. Tüm bu kayıpların yanı sıra, kümülatif maliyetin şu anki yıllık küresel GSYİH'nin bir buçuk katına çıkarak en az 100 trilyon dolara ulaşacağı belirtiliyor.

Bu tehlikeyle savaşmak adına yeterli bir çaba sarf ettiğimiz söylenemez. Dünyanın acilen antibiyotiklerin, antimalaryal ilaç rejimlerinin,  antiretroviral AIDS ve HIV ilaçlarının ve etkisini kaybeden tüberküloz tedavilerinin yerine yeni ilaçlara ihtiyacı var. Ancak araştırma ve geliştirme alanına yeterince yatırım yapmadığımızı görebiliyoruz. Bu nedenle de, akademik araştırmacıları ve gelecekte faydalı olabilecek ilaçlar üzerine buluşlar yapan küçük şirketleri desteklemek adına yeni kaynaklar bulmamız hayati bir önem taşıyor.

Bu nedenle hem hayırsever hem de hükümetlere ait uluslararası bağışçıları, “Review on Antimicrobial Resistance” araştırmalarına destek olmaya ve yeni yatırımlar yapmaya davet ediyorum. Bu noktada yapılacak olan yardımların araştırmalara destek olacağını ve kar gütmeyen bir “kuluçka” görevi göreceğini de belirtmek gerekiyor. Geleccek aylarda araştırma ekibi, yatırımları etkili bir biçimde kullanmanın detayları üzerinde çalışacak.

Ancak buradaki sorun da açık bir şekilde görülüyor. Bilim alanında değerli ve büyük buluşlar ortaya çıkacak olsa bile, bunları pazarlanabilir ilaçlara dönüştürmenin fazlasıyla zaman alacağını unutmamak gerekiyor. Ayrıca ilaç üreticilerinin, antibiyotiklere yaptıkları yatırımların genellikle risksiz yatırımlar olduğu biliniyor. Bu nedenle pek çok şirket ve girişim sermayesi fonları uzak duruyor. The Review araştırma ekibi, yeni antimikrobiyal ilaçlar geliştirmek için mali teşvikleri düzene sokmanın bir yolunu bulmaya çalışıyor.

Tüm bunların yanı sıra, kaybedecek zamanın olmadığını da belirtmek gerekiyor. Yeni ilaçların bulunması ve geliştirilmesi onlarca yıl sürebilir. Bugünkü gelişim kanalındaki her sorunu çözsek bile, yeni antibiyotiklerin pazarlanabilir seviyeye gelmesi için bir on yıl daha beklememiz gerekiyor. Önümüzdeki aylarda the Review ekibi, yeni antibiyotikler üretmek ve aşı gibi potansiyel alternatifler araştırmak adına pazar teşvikleriyle ilgili öneriler sunmayı planlıyor. The Review ekibinin ayrıca dirençlilik konusunda inovatif yaklaşımları da vurgulayacağının altı çiziliyor.

Araştırma ekibinin en son yayımladığı raporda, antimikrobiyal dirençe karşı savaş için bir başlangıç noktası sağlayabileceğini düşünen belirli önlemler tanımlanıyor. Bunlardan ilkinin, araştırmanın ilk başlarındaki safhaları finansal olarak destekleyebilen bir fon yaratmak olduğu belirtiliyor. Yeni ilaçlar üretmek için yapılan finansal yardımın ayrıca tanı araçları, gözetim metotları, direnci yavaşlatma teknikleri ve tüketici davranışlarının sosyal ve ekonomik alan çalışmalarını da desteklemesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca raporda, böyle bir araştırmanın tıbbi yeniliklerin başlangıcı olacağı ve önemli bir değişiklik yapmak için toplam meblağnın çok büyük olması gerekmediği belirtiliyor.

Tüm bunların yanı sıra, bu sorunu çözebilecek insanlara daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin de altı çiziliyor. Günümüzde genç bilim insanları ve doktorların antimikrobiyal dirençle ilgili alanlarda çalışmak konusunda isteksiz olduğu belirtiliyor. Bu alanda çalışabilecek akademisyenlerin, bilim insanlarının, hastahane çalışanlarının ve eczacıların eğitilmesinin gerekliliği ortaya çıkıyor.

Elbette bu konuda devlete de bazı sorumluluklar düşüyor. Tanı araçları ve gözetim teknikleri üzerine çalışan şirketlerin, hükümetle birlikte çalışması, ayrıca gelişen yararlı teknolojileri desteklemesi gerekiyor. Bir de dünyanın dört bir yanında antimikrobiyallerin nasıl kullanıldığının anlaşılması için ülkelerin de birlikte çalışması hayati önem taşıyor.

Son olarak da, alternatif olarak piyasada bulunan ilaçların kullanılabileceği yeni tedavi yöntemlerinin yaratılması gerekiyor. Aynı şekilde, yan etkilerinden dolayı piyasaya sürülmeyen potansiyel ilaçların da yine gözden geçirilip mümkünse güvenli hala getirilmesine ihtiyaç duyuluyor.

Önümüzdeki aylarda, üst düzey politika yapıcılar ve şirketlerle antimikrobiyal direnci konuşmak adına Review'ün yönetici O'Neill'ın Hindistan ve Çin'i ziyaret edeceği söyleniyor. Özellikle de bu iki ülkenin,  mikrobik hastalıklara savunmasız olduğu vurgulanıyor. 2050 yılına kadar antimikrobiyal direncin Çin'in toplam cari maliyetini 20 trilyon dolara çıkarabileceği tahmin ediliyor. Ancak asıl korkutcu olanın, Çin'in her yıl dirençi bakteriler ve mikroplar yüzünden 1 milyon insan kaybetmesi olacağı düşünülüyor. Hindistan'da ise bu ölüm oranının her yıl 2 milyon kişiye çıkabileceği belirtiliyor.

Böyle istatistiklerin yarattığı tabloya bakıldığında, antimikrobiyal direncin G-20 ajandasının en başlarında gelmesi gerektiği düşünülüyor. 2016 yılında G-20'nin liderliğini üstlenecek Çin'in, bu konuda yapıcı bir rol oynayacağı umut ediliyor.

Son olarak, antimikrobiyal dirence bir çözüm bulmanın pahalı olmadığını, küresel GSYİH'nin yüzde 0,1'den daha az bir miktara mal olacağını vurgulamak gerekiyor. 2050 yılına kadar 100 trilyon dolar kayıp üretim maliyetinin ve her yıl 10 milyon ölümün olacağı bir seçenekten ziyade, alternatif bir seçeneğe yatırım yapmanın kesinlikle en mantıklı seçim olduğu görülüyor.

Yukarı

Business HT×