Türkiye'nin enflasyona kafa tutan startup'ı: Sinemia

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) enflasyon verisini açıklarken belirlediği 12 ana harcama grubunun son bir yıldaki performansına bakıldığında, bir kişinin en temel ihtiyaçları gıda, ulaşım ve sağlık, fiyatların en çok arttığı kalemler.

Ancak bu tabloda ilginç bir durum daha var ki o da "kültür ve eğlence" sektörünün üç ana harcamadan sonra dördüncü sırada gelmesi. Hatta son bir yılda bu sektördeki fiyat artışları çoğu zaman "sağlığın" bile önüne geçti.

Nisan 2018 verilerine göre "kültür ve eğlence" sektörünün fiyatlarındaki yükseliş son bir ayda yüzde 1,67, son bir yılda ise yüzde 8,18 oldu.

Bir insanın "kültür ve sanat" ihtiyacı, karnını doyurması ya da başının üstüne bir çatı bulmasından sonra geliyor olabilir. Ancak "para ve zaman" gerekçeleri, insanları bir sinemaya bile gitmekten alıkoyuyorsa orada bir sorun demektir.

Bu soruna üç yıl gibi kısa bir sürede hem ulusal hem uluslararası piyasada büyüyerek kalıcı bir çözüm getirmeyi amaç edinmiş bir platform var: Sinemia.

TEK BİLET 30, AYLIK ÜYELİK 40 LİRA

Dünyaca ünlü teknoloji sitesi Wired'ın, ABD'li sinema üyeliği devi Moviepass'e bile rakip gösterdiği Sinemia, kendisi de bir film aşığı olan, hatta bu uğurda Garanti Bankası'nda başlayıp Turkcell'de devam eden kurumsal hayatını bırakan Rıfat Oğuz tarafından 2015'te kuruldu.

Tek bir sinema biletinin 30 liraya kadar çıktığı bir endüstride Sinemia, internet sitesinden üye olduktan sonra  1,6,12 ya da 24 aylık ödeme seçeneklerinden biri sayesinde sınırsız film seyretme imkânı tanıyor.

Buna göre bir aylık Sinemia üyeliği 85, altı aylık 79, 12 aylık 40 ve 24 aylık üyelik 39 lira. Bu fiyatlar, aylık ödemeler için, Türkiye'nin tüm şehirlerinde günde bir sinema bileti için geçerli.

Bloomberg HT'nin canlı yayınında açıklamalarda bulunan Rıfat Oğuz'a göre sinemaya sık gidenler, hâlihazırda Sinemia'nın en önemli müşterileri ancak kullandıkları model, yukarıda bahsettiğimiz "para ve zaman" gerekçeleriyle sinemaya gitmeyenlere de bir "amaç" yaratıyor ve filmlerin sinemalarda izlenmesi için itici güç oluşturuyor.

ABD'Lİ RAKİBİNİN ENSESİNDE

Rıfat Oğuz'un aktardığına göre bu modelin Avrupa'da bir benzeri yok. Globalde en büyük rakip ise ABD'li Moviepass.  Moviepass ve Sinemia, aynı modeli kullanıyor. Ancak Wired'ın 10 Mayıs tarihli haberine göre ABD piyasasına geçen yıl giren Sinemia, Moviepass'in de tahtını sallıyor.

Wired'ın aktardığına göre aylık ücretini 10 dolar belirleyen Moviepass üzerinden sinema bileti almak için fiziksel olarak o sinema salonunda bulunmanız gerekiyor. Üstelik bu ücret, 3-D, 4-D, IMAX gösterimlerini karşılamıyor. Sinemia, bu gösterimleri karşıladığı gibi biletinizi 30 gün öncesinden alabilir hatta koltuğunuzu bile ayırt edebilirsiniz.

Peki Türkiye'de bir hayalle başlayan bu macera, üç yılda sinemanın kalbi Los Angeles'a kadar nasıl taşındı?

MÜZİK PLATFORMU VAR DA SİNEMA PLATFORMU NEDEN OLMASIN?

"Sinemaların, filmlerin, kitapların, şiirlerin hayat değiştirdiğine inanıyorum. Filmlerin sinemada izlendiğinde o mesajı daha iyi alabildiğimizi düşünüyorum" diyen Rıfat Oğuz, Sinema'nın doğuşu şöyle açıklıyor:

"Bundan 10 yıl önce iTunes'tan bir şarkı indirmek istediğimizde "Bu değer mi değmez mi?" diyorduk. Çünkü şarkı başına ücret ödüyorduk. Şimdi ise müzik platformları üyelikleriyle sınırsız dinleyebiliyoruz. Sinemadaki filmler için de 'Sinemada izlenecek bir film mi?' yoksa 'Evde izlenecek bir film mi?' ayrımını yapıyoruz. Neticede sinemanın bir maliyeti var ve sık sık gittiğiniz zaman yüksek bir meblağ oluyor. Biz de bu nedenle 'Acaba sinema bileti üyeliği yapabilir miyiz?' dedik.

Ben bankacı, daha sonrasında telekomünikasyon kökenliyim. 'Banka kartı alt yapısı ve mobil uygulama teknolojisini kullanabilir miyiz?' diye yola çıktık. İlk başlarda biraz değişiklik olsa da sonunda müşterinin istediği bir üyelik sistemini oturttuk."

ÜÇ YILDA BEŞ ÜLKE

İlk günden itibaren yurt dışına açılma hedeflerinin olduğunu söyleyen Oğuz ve "Amerikalı meslektaşlarıyla  aynı yeteneğe sahip" dediği 40 kişilik ekibinin bugün beş ülkeye yayılmış başarısının ilk yatırımı 2015 sonunda, daha bir yılları bile dolmamışken melek yatırımcı Hasan Aslanoba'dan geldi.

Şirket, sonraki iki yılda 500 Startups, İstanbul Startup Angels ve Revo Capital'ı yatırımcı portföyüne kattı. En büyük sıçrayış ise  Slack, Box ve Intercom gibi dünyaca ünlü girişimcilerin yatırımcısı Palo Alto merkezli Social Capital ile oldu. Bu yatırımla birlikte Sinemia, Türkiye ve İngiltere'den sonra Avustralya, Kanada ve ABD'ye de açıldı. Bugün şirketin Los Angeles ve San Francisco'da birer merkezi bulunuyor.

"BİR FİNANSAL TEKNOLOJİ ŞİRKETİYİZ"

"Biz film biletleme şirketi değil, finansal teknoloji şirketiyiz" diyen Oğuz, banka kartı ve mobil uygulamalarını sinema deneyimine entegre ettiklerini söylüyor:

"Sinema aslında bir deneyim. Öncesinde arkadaşlarınızla buluşup, bir yemek yersiniz. Oradaki ödeme yönetiminizde olmak, sonrasında mısırı alırken ki ödeme yönetiminizde olmak, varsa filme ait bir oyuncak için ödeme yönteminde olmak, hatta bir alışveriş merkezindeyseniz orada yapacağınız giyim alışverişinde de finansal çözüm olma hedefimiz var."

ÇİN SİNEMASI HOLLYWOOD'U SOLLUYOR MU?

Oğuz, Sinemia uygulaması üzerinden tüm bu deneyimin planlanabildiğini ifade ediyor. Genç girişimciye göre, istenilen sinema seçildikten sonra kişi, kendisini o sinemaya götürecek aracı da çağırabiliyor. Bin 500'den fazla restoranda indirimli yemek yeme imkânı da sunuluyor.

YATIRIMCIYI NASIL ÇEKMELİ?

Tek tek sinemalarla anlaşmak yerine işe, bir ödeme altyapısı kurarak başladıklarını söyleyen Rıfat Oğuz, bir start up'ın başarıya ulaşması ve yatırımcıları cezbedebilmesi için farklı parametrelerin olduğunu söylüyor:

"Pazarın büyüklüğü önemli. Sinema, 40 milyar dolarlık bir pazar. Mısırı sayarsak 14 milyar dolarlık ek bir pazar daha var. Yan endüstrilerle birlikte 100 milyara yaklaşan bir endüstriden bahsediyoruz. Bu nedenle ürettiğiniz teknoloji önemli. Gerçekten bir katma değer yaratıyor musunuz?"

Bunun yanı sıra rakamların da başarıda önem arz ettiğini ifade eden Oğuz, "Şirketinizin büyüyüp büyümediği önemli" diyor ve ekliyor: Yerelde bir fikir ürettiğiniz zaman küresele de yansıması olmalı.

Sinemia'nın Türkiye'deki en hızlı gelişen girişimleri arasında yer aldığını hatırlatan Rıfat Oğuz, hâl böyle olunca Türkiye'nin en önemli yetenekleriyle çalıştıklarını, bu durumunda kendilerini güçlendirdiğini söylüyor.

HALKA ARZ OLABİLİR

İş ilanlarının " Dünyayı değiştirebileceğine inanan arkadaşlar arıyoruz" cümlesiyle başladığını özellikle belirten Oğuz, gelecek planlarında iki yolun olduğunu söylüyor: Ya  mevcut durum devam edecek ve halka arza doğru gidilecek; ya da şu anda çok erken aşamada olan teklifler değerlendirilecek. Ancak Oğuz'a göre her iki durum da öncelikle yatırımcılarla değerlendirilecek.