BIST 100 9.549,89 % 1,94
USD/TRY 34,5496 % 0,18
EUR/TRY 36,0198 % -0,52
Piyasalar
9.549,89
% 1,94
34,5493
% 0,18
36,0197
% -0,53
1,0417
% -0,54
40,55
-0,80
2.707,32
% 1,41
75,08
% 1,15
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

İnsanlığı kurtaracak memba uzayda

Planetary Resources CEO'su Chris Lewicki, uzay madenciliğini, asteroitlerden çıkarılacak elementlerin kullanım alanlarını ve uzayda başlayacak inşaat sektörünü BusinessHT'ye anlattı

İnsanlığı kurtaracak memba uzayda
GÖKÇEN TUNCER 23 12 2016, 16:35

Birleşmiş Milletler'in (BM) Temmuz 2016'da yayınladığı rapora göre dünya kaynaklarının tüketimi son 40 yılda üçe katlandı. Doğal Hayatı Koruma Derneği (WWF),  dünyadaki tüketimin karşılanması için artık 1,6 dünyaya gereksinim olduğunu söylüyor.

BM verilerine göre 1970'te yeraltından çıkarılan 22 milyar tonluk maden miktarı, 2010'da 70 milyar tona ulaştı ve 2050'de insanlığın ihtiyaçlarını karşılamak için yılda 180 milyar ton madenin çıkarılması gerekiyor.

Dünya çareyi sürdürülebilir enerjide ararken, sadece beş yıl önce kurulmuş bir şirket, yüzünü dünyevi kaynaklardan uzayın nimetlerine çevirdi bile.

Virgin Group CEO'su Richard Branson, Google kurucularından Larry Page, Google'ın çatı şirketi Alphabet'in Yönetim Kurulu Başkanı Eric E. Schmidt gibi isimlerin yatırımcıları arasında olduğu Planetary Resources, beş yıldır yerkürenin sahip olduğu madenlerin bileşenleri ve termografik özelliklerini incelerken, bir yandan da uzay madenciliği alanında araştırmalarına devam ediyor. Şirket, demir ve nikel gibi madenlerin yanı sıra dünyada oldukça sınırlı miktarda bulunan platin ve önemi her geçen gün artan suyu bile asteroitlerde arayacak.

BusinessHT'ye konuşan Planetary Resources CEO'su Chris Lewicki'nin deyimiyle "Dünyada kullanılan geleneksel madencilik ve enerji sektörü uzaya taşınacak."

Fotoğraf: Elaine Thompson/AP

 

 

 

UZAY MADENCİLİĞİNİN KISA TARİHİ

Son 20 yılda asteroitlerle ilgili önemli ölçüde bilgi toplandığını aktaran Lewicki, bu süreçte asteroitlere uzay aracı gönderildiğini, yüzey analizi yapıldığını, hatta bazı parçaların dünyaya getirildiğini söyledi.

Araştırmalarda öncelik verilen asteroitler dünyaya en yakın geçenler. Tahmini 60 milyon asteroit olduğunu belirten Lewicki, bunların yalnızca yüzde 1'inin bilindiğini, bu oranında 15 bininin dünyaya yakın geçtiğini söyledi.

"Ulaşılması, 'aya inmekten' çok daha kolay binlerce asteroit var. Bu asteroitlerin birçoğu 50 yıl önce aya indiğimizden bu yana biliniyor " diyen ABD'li bilim adamı, doğru asteroitin seçilmesi gerektiğini söyledi. Bu gök taşlarından elde edilecek materyaller ve bulgularla uzayda inşaatçılıktan Mars turizmine kadar yepyeni bir çağın kapıları aralanabilir.

Lewicki'nin yönetimindeki Planetary Resources'ın uzay madenciliğindeki ilk büyük adımı 16 Temmuz 2015'te atıldı. Arkyd 3 Reflight (A3R) adlı uydu, bugüne kadar geliştirilen tüm teknolojiyi test etmek için uluslararası uzay istasyonuna yerleştirildi.

Kaynak: Planetary Resources

 

Projenin 2017'de gerçekleşmesi planlanan sonraki adımı ise Ceres'in uzaya fırlatılması. Ağırlığı 10 ile 100 kilogram arasında değişen 10 mikro-uydudan oluşacak Ceres uydu takımı, hem dünyadaki tarım alanları, petrol, doğal gaz hatları ve ekonominin madencilik gücünü gözlemleyecek hem de asteroitlerdeki maden rezervini araştıracak.

Sıradan uydular gözün görebildiği şekilde görüntü verirken, Ceres, kızılötesi sensörü teknolojisiyle yeryüzünün her katmanını piksel piksel inceleyebilecek. Çiftçi, tarım alanlarının her hektarını en ince ayrıntısına kadar inceleyebilen Ceres'ten gelen bilgileri tablet ekranında görerek ekinine ona göre yön verebilecek.  Bu üst düzey uzay teknolojisi, zararlı bakterileri ya da büyük yangınları yayılmalarından çok önce tespit edebilecek.

İLK MADEN NE ZAMAN ÇIKARILACAK?

Chris Lewicki'nin bu soruya verdiği cevap beklenenin aksine "Bunu ancak torunlar ya da torunların torunları görür" değil. Asteroitlerde ilk maden aramasının 2020'de gerçekleşeceğini söyleyen ABD'li uzay bilimcisi, 10-15 yıl gibi kısa bir sürede uzay madenciliğinin bir rutine dönüşeceğini ifade ediyor.

Ancak uzayda bulunan madenin dünyaya getirilmesi mevcut teknolojiyle bu kadar kısa sürede olmayacak. Bu durumun en büyük nedeni uzay taşımacılığının çok pahalı olması.

Fotoğraf: Planetary Resources

 

 

 

UZAY MADENCİLİĞİNİN EN BÜYÜK SORUNU: YAKIT

Planetary Resources, uzay taşımacılığının yüksek maliyetini iki örnekle açıklıyor.

ABD'nin en batı ucundan en doğu ucuna otomobille 42 saatlik bir yolculuğa çıktığınızı ve yol boyunca hiç benzin istasyonu olmadığını hatta ihtiyacınız olan tüm yakıtı ayrı bir depoyla yanınızda taşımak zorunda olduğunuzu düşünün... Planetary Resources'a göre uzaydaki sorun, bundan çok daha büyük.

Bir uzay aracı, dünyadan fırlatıldıktan sonraki ilk 300 kilometrelik mesafe için 50 kilogram yakıt tüketiyor. İlk aşama bittikten sonra 35 bin kilometreye ulaşmak için gereken ise yalnızca 4 kilogram. İki kilogram yakıtla ise Mars'a ve asteroitlere seyahat edilebiliyor. İlk 300 kilometrenin daha fazla enerji tüketmesinin tek nedeni ise yer çekimine karşı verilen mücadele.

Maliyetli uzay taşımacılığına diğer bir örnek ise yön belirlemek için kullandığımız GPS, maç izlemek için gerekli uydu yayınları, her gün yaptığımız internet araştırmaları için fırlatılan uydular.

Lewicki'ye göre uzayda yaklaşık 400 iletişim uydusu var. Bu uyduların her birinin saf altından daha pahalı yakıtları ve operasyonu için her yıl 50 milyon dolar harcanıyor. 400 uydu için bu, 20 milyar dolarlık bir piyasa anlamına geliyor.

Fotoğraf: Planetary Resources

 

BU UZAY GEMİSİ SU YAKIYOR

Astronomik rakamlara ulaşan bu maliyetler nedeniyle,Planetary Resources için yakıt problemini çözmek, dünyaya maden getirmekten daha öncelikli bir amaç.

Şirket, sanılanın aksine "uzayda ne bulursak yanımıza alalım" mantığıyla değil, "bulduklarımızı uzayda nasıl kullanalım ki yanımıza olabildiğince az şey alalım" mantığıyla çalışıyor. Yani, ilk etapta doğru asteroitlere ulaşılacak, buradan elde edilecek madenler, yakıt yapımında ve uzayda bir yakıt istasyonu inşasında kullanılacak. 

Uzaydan elde edilecek en değerli maden ise yine sanılanın aksine ağır metaller değil, su. Suyun bileşimindeki hidrojen, uzay araçlarının yakıtının ana maddelerinden.

Yaşamın kaynağı su, astronotların hem uzayda ilerlemesini hem de korunmasını sağlayan tek element.   Lewicki'ye göre dünyadaki nükleer atıkların su havuzları içinde korunması gibi astronotlar da uzaydaki radyasyondan su sayesinde korunabilir. Lewicki, bir metreküp suyun, uzaydaki hemen hemen tüm radyasyonu engelleyebildiğini söylüyor.

Asteroitlerde suyun bulunması, diğer elementlerin madenleri için de yolu açacak ancak uzayda bulunan suyun dünyaya taşınması da kısa dönem hedeflerinden değil. Bunun nedeni de yine taşımanın maliyetinin yüksek olması.  Uzayda bin litre suyun taşınması milyonlarca dolara mâl oluyor.

PLATİN: DÜNYADA YOK, UZAYDA ASTRONOMİK MİKTARLARDA

Planetary Resources'un sudan sonra hedefine koyduğu diğer önemli element ise yerkürede çok nadir rastlanan platin.

Dünyadaki en verimli madende bile bir gram platin üretmek için bir tonluk madenciliğe ihtiyaç olduğunu söyleyen Chris Lewicki, asteroitlerdeki platin miktarının dünyadan 100 bin kat daha fazla olduğunun altını çiziyor. Lewicki'ye göre teknoloji, uzay taşımacılığını mümkün kılacak seviyeye ulaştığında dünyaya getirilecek platin, tıp alanında kanser tedavisinde bile kullanılabilir.

Mıknatıslarda kullanılan neodimyum ya da radyum, osmiyum gibi son derece sert metaller de asteroitlerde aranacak diğer madenler arasında.

Fotoğraf: Gökçen Tuncer/BusinessHT

 

Asteroitlerden elde edilmiş küçük karbon bileşenlerini BusinessHT'yle de paylaşan Lewicki, bu materyalin bir kuyruklu yıldızdan elde edildiğini, su ve buzdan oluştuğunu ve asteroitlerin üzerine inşa edilebilecek merkezlerin inşasında da kullanılabileceğini söyledi.

UZAYDA BULUNANLAR KİMİN OLACAK?

Uzay madenciliği ile belirsizliğini koruyan en önemli konu "mülkiyet hakkı". 1960'ların sonunda belirlenen uluslararası kanunlara göre uzayda herhangi bir toprak parçasına sahip olamıyorsunuz. Ancak toplanan materyallerde mülkiyet hakkı söz konusu.

Yani Planetary Resources'a yatırım yapan üç ülke ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve Lüksemburg, uzaydan getirilecek maddeler üzerinde hak iddia edebilir. Lewicki'nin verdiği örnekle nasıl ki denizden tutulan balık, balıkçının oluyor, uzaydan toplanan "parçalar" da toplayanın olacak.

Yakın zamanda Lüksemburg hükümetiyle imzaladığı anlaşmayla 25 milyon euroluk kaynağa ulaşan Planetary Resources, aralarında Google kurucalarından Larry Page, Rusya'nın robot teknolojileri firması Grishin Robotics,  ABD'li girişim finansmanı sağlayan Vast Ventures'ın da olduğu sermayedarlardan 21,1 milyon dolarlık fon aldı.

Söz konusu yatırımların, eğitimlerin ve araştırmaların yalnızca teknolojik açıdan güçlü ülkelerle sınırlı kaldığına dair yanlış bir kanı olduğunu söyleyen Chris Lewicki, insan aklının "dünyevi meseleler" ötesine geçmesi gerektiğini şu cümleyle özetliyor:

"Uzayın yalnızca bilimsel bir aktivite değil, yeni bir ekonomi hatta yeni bir coğrafya olduğunu anlamamız gerekiyor."

Yukarı

Business HT×