İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kredi yapılandırmalarının bankacılıkta olağan durumlar olduğuna dikkat çekti, ancak belli başlı sermaye gruplarının da en az bankalar kadar ellerini taşın altına koyması gerektiğini ve dönemin "fırsatçılık yapma" dönemi olmadığının altını çizdi.
Bali Adana'da düzenlenen "İş'le Buluşmalar" toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomide yaşanan sıkıntıların neden olduğu bazı kırılganlıklar olsa da güçlü bankacılık sistemi sayesinde ortaya çıkan problemli vakaları yönetme kabiliyetine sahip olduklarını belirterek şunları söyledi:
"Bankacılık sistemi olarak öngörülemeyen vakaları şu ana kadar başarıyla yönettik, bundan sonra da yönetmeye devam edeceğiz. Burada basına da yansıyan bazı kredi yapılandırma haberleriyle ilgili şunları söylemek istiyorum; bu, gereğinin üzerinde olumsuz manada bir ilişkilendirmeye konu edilmemeli. Bunlar bankacılıkta, finansta karşılaşılmayan hadiseler değil, olağan durumlardır."
"Nakit akışlarıyla kredi arasındaki ilişkinin öngörülen veya öngörülemeyen nedenlerle bozulduğu, farklılaştığı durumlarda ona göre ayarlar verilir, ona göre yapılandırmalar yapılır" diyen Bali, bunların çok daha farklı noktalara çekilecek düzeyde gereğinin üzerinde anlamlandırılmaması gerektiğini kaydetti.
Bali, bankacılar olarak geçmiş dönemden çıkardıkları tecrübe ve ders ile mümkün olduğu kadar yapıcı yaklaşımlarla çözümcü olmak durumunda olduklarını ve bunu da sürdüreceklerini söyledi.
Son aylarda Yıldız Holding'in ardından Doğuş Grubu'nun da bankalarla kredi yapılandırma görüşmeleri başlattığı haberleri yer alırken, bankacılar yapılandırmaların rutin bir süreç olduğunu ve bunun yönetilebilir seviyelerde olduğunu belirtiyor.
SERMAYE GRUPLARI ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI
Buna karşılık reel sektörde de belli başlı sermaye gruplarının, en az bankalar kadar ellerini taşın altına koyması gerektiğinin altını çizen Bali, "Bu dönem fırsatçılık yapma dönemi değildir" dedi ve ekledi:
"İhtiyacı olanla olmayanı vakalar bazında ayırt ederek, kaynak tahsisini bozacak şekilde taleplerde, girişimlerde bulunmamalıyız. Aldığımız inisiyatifler bir kredi kampanyası, bir kredi yapılandırma kampanyası değil. Her vakanın kendi özelliğine göre çözümcü bir yaklaşımla karşılıklı iş yapma anlayışı… Geçtiğimiz dönemde olumlu konjonktür ve imkanlar sayesinde, açık ifade edeyim bankacılık sektörünün de sağladığı imkanlar sayesinde, hızlı bir büyüme ve servet düzeylerine ulaşmış olan irili ufaklı firmalarımız, belli başlı sermaye gruplarımız bu manada sorumlu davranmak durumundadır."
İş hayatında itibardan önce gelecek hiçbir şeyin olmadığına dikkat çeken Bali, "Kazançlar kayıplar gelip geçicidir, itibar en önemli kalıcı müessesedir. Önemli olan kredi değildir, kredibilitedir, itibarın kendisidir. Kredi ilişkisi, aile ilişkisi gibidir. Uzun dönemlidir. İlk sıkıntıda bırakılıp yol ayrılacak bir müessese değildir. Yeter ki güven ve sadakat bozulmasın... Biz inandığımız için kredi veriyoruz. O inancın sarsılmaması lazım" diye konuştu.
Ekonomik görünüme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bali, şöyle devam etti:
"Jeopolitik gelişmelere ve gelişmekte olan ülkelere yönelik yatırımcı ilgisindeki dalgalanmalara bağlı olarak son dönemde döviz kurlarındaki aşırı yükselişler, enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturabilir. Bunları yönetmemiz gerekecek. Ayrıca, 2017’de kaydettiği yükseliş eğilimini bu yılın ilk ayında sürdüren cari açık, önümüzdeki dönemde izleyeceği rota açısından dikkat etmemiz gereken en önemli göstergelerden biri."