BUSINESSHT
08 02 2018, 16:49 Güncelleme: 16:53
Shell Türkiye Ülke Başkanı ve YASED Başkanı Ahmet Erdem, petrol fiyatlarının artmasıyla sektörün finansman maliyetlerinin de arttığını belirtti.
Bloomberg HT'de Arzu Maliki'nin sorularını yanıtlayan Erdem, "Zaman zaman bu fiyat artışları akaryakıt bayilerinin lehineymiş gibi gözüküyor ama bu tam tersinedir." diye konuştu.
Erdem ile yapılan söyleşide öne çıkan noktalar şunlar oldu:
2017 Shell Türkiye ve akaryakıt sektörü için nasıl geçti? 2018'deki planlarınız neler?
Ülkemizde enerji talebi artıyor. 2017 sektörün de büyüdüğü bir sene oldu. Akaryakıt piyasası geçen seneye göre yüzde 7,5 civarında bir artış gösterdi. Motorinde yüzde 9'un üzerinde, benzinde yüzde 3,7 artış oldu, LPG aynı seviyelerde kaldı. Bu büyemeler sektör için iyi oldu.
Shell olarak da büyüdük, gerek Yavuz Sultan Selim köprüsüne bağlanan otobanlar üzerinde olsun, İstanbul-İzmir otobanının üzerinde olsun, buralardaki inşaatlar tamamlanıp da yollar açılmadan önce tesislerimizi hazır etmiştik müşterilerimize sunmak için.Tabii şehir içindeki yatırımlarımıza da devam ettik.
Madeni yağ da işlerimizin önemli bir kısmını oluşturuyor. Akaryakıt ve madeni yağ işimizde Shell-Turcas adı altında, son zamanlarda Türkiye'deki madeni yağ tesisimize epey yatırım yaptık, en büyük madeni yağ tesisi haline getirdik. Buradan geçen yıl 61 ülkeye ihracat yaptık, zaten madeni yağda hem dünya da hem de Türkiye'de 11 yıldır pazar lideriyiz. Perakende satış olarak da lideriz. Gaz ve elektrik satışı alanlarında da faaliyet gösteriyoruz. Kimya, havacılık ve denizcilik satışlarımızda da pazar büyümesinin üzerinde büyüyoruz.
Türkiye bizim için stratejik önemi olan bir ülke, piyasa olarak da büyüyen bir piyasa, Türkiye'deki genel stratejimiz piyasanın büyümesi oranında ya da bundan biraz daha fazla şekilde büyümemize devam etmek. Bu çerçevede de 2018'de büyüyeceğiz. 2017'de ciromuz 23 milyar TL oldu.
Kurdaki volatilite sektörü nasıl etkiledi?
Akaryakıt fiyatları hem büyüme için hem de ülkemiz için önemli bir konu; onların oluşumu üzerinde doğrudan bir etkisi var. Gerek ham petrol olarak gerekse ürün olarak düşünüldüğünde, Türkiye'deki akaryakıt ve doğalgazın çoğunu ithal ediyoruz. Tabii bu ürünlerin uluslararası piyasadaki fiyatları arttıkça, bu Türkiye'ye de yansıyor. Zaman zaman bu fiyat artışları akaryakıt bayilerinin lehineymiş gibi gözüküyor ama bu tam tersinedir. Mesela kısa vadede tüketim azalıyor, perakendenin kredi kartıyla olması, ticari satışların vadeli olmasından dolayı ciddi bir işletme sermayesi gerektiren vadeli bir piyasadır. Dolayısıyla fiyat arttıkça, finansman maliyetiniz artıyor.
Petrol ve doğalgaz arama işinizde en son hangi noktaya geldiniz? Bu konudaki çalışmalarınız neler?
2012 yılında Türkiye Petrolleri ile beraber tekrar önemli arama projelerine başladık. Güneydoğu'da kaya petrolünde bir projemiz oldu, şu anda aktif olarak Batı Karadeniz'de varız, açık deniz derin deniz araması yapıyoruz. Şimdi oradan alınan veriler değerlendiriliyor, bunlar tabii ki çok büyük ölçekli yatırımlar, şimdilik bir şey söylemek için erken.
Milli maden stratejimiz doğrultusunda arz güvenliğinin bir parçası olarak da ülkemizin LNG ithalat kapasitesi artırıldı. Marmara Ereğlisi olsun, Aliağa olsun, yüzen depolama tesisleri Türkiye'nin gaz sıvılaştırma tesisleri artıyor.
Türkiye'ye uluslararası yatırımlar nasıl? Gelişmekte olan piyasaların içinde Türkiye'yi bu anlamda nasıl konumlandırırsınız?
Türkiye'nin uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı pay yüzde 1 civarında. Biz YASED olarak bunun yüzde 3 civarına geleceğine inanıyoruz. Bu anlamda 2018'in geçen seneden daha iyi olacağına inanıyorum. Hükümetin de bu konuda bir çok teşviği var.
Bir Ar-Ge kanunu Türkiye'de yürürlülüğe girdi, bu çok eksikliğini hissettiğimiz bir şeydi. Bundan sonra da hemen bir Patent kanunu devreye girdi. İster Avrupa'dan, ister Ortadoğu'dan ya da Uzakdoğu'dan gelsin, doğrudan yatırım Türkiye için önemli.
