BIST 100 9.112,66 % 0,36
USD/TRY 32,3706 % 0,08
EUR/TRY 35,0265 % 0,03
Piyasalar
9.110,19
% 0,33
32,3708
% 0,08
35,0278
% 0,03
1,0795
% 0,06
47,66
0,01
2.229,87
% 1,60
87,00
% 1,86
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Türk tarımı için felaket senaryosu

İklim değişikliğiyle mücadele konusunda harekete geçilmemesi durumunda sulamaya dayalı tarımın sıkıntıya girmesi kaçınılmaz son olarak görülüyor.

Türk tarımı için felaket senaryosu
CEREN DİLEKÇİ 17 10 2017, 16:06

İklim değişikliği, tarım ve gıda üretimini tehdit ediyor. Uzmanlar, harekete geçilmemesi durumunda sulamaya dayalı tarımın sıkıntıya gireceğine dikkat çekiyor.

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu tarafından hazırlanan “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Tarımda Sürdürülebilirlik Raporu" tarım ve gıda üretiminin iklim değişikliği ile karşı karşıya kalacağı tehdidin boyutlarını ortaya koydu.

Projeksiyonlara göre, en yüksek sıcaklık artışları Güneydoğu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde meydana gelecek.

Türkiye’de hava sıcaklıkları en kötü iklim senaryosuna göre 2100 yılına kadar yaz aylarında 4-7 derece aralığında artacak. 2050’den itibaren özellikle kış aylarında 250-300 mm’ye varacak olan önemli azalmalar yüzünden Ege ve Akdeniz kıyılarında, Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde yağış eksikliği/kuraklık yaşanacak.

Kıyılarda deniz su seviyesi yükselecek, kurak dönemler, sıcak hava dalgaları, orman yangınları, boranlar, ani seller, hortum ve dolu yağışı gibi meteorolojik afetler Türkiye’nin güneyinden kuzeyine doğru sayı ve şiddet bakımından artış gösterecek. Türkiye’de kişi başına kullanılabilir yıllık su miktarının ~1.000 m3’ün altına inmesi ile Türkiye “su fakiri” ülke olacak. 

İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'na göre su kullanımıyla ilgili radikal tedbirlerin alınması gerekiyor.

Kıyı Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde önemli kuraklık olduğunu kaydeden Kadıoğlu, İç Anadolu Bölgesi'nde de bazı bölgelerde yağışlarda azalmalar olduğu görüşünü paylaşıyor.

Türkiye'de 2023 yılına kadar 112 milyar metreküp suya ihtiyaç olacağına dikkat çeken Kadıoğlu, yağışlar azalacağı için o miktarda suya erişmenin zor olduğu görüşünde..

Tarım havzalarının planlanması, tarım ürünlerine teşvik verilmesi gerektiğini bildiren Kadıoğlu, tarıma yönelik sanayinin ona göre kurulması gerektiğini belirtiyor. Nüfusla beraber artan gıda ihtiyacını karşılamak mevcut tarım alanlarını iyi korumaktan geçiyor. Kadıoğlu'na göre, gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda sulamaya dayalı tarımın sıkıntıya girmesi kaçınılmaz görülüyor.

"DÜNYADA ÜRETİM YÜZDE 61 ORANINDA ARTIRILMALI"

FAO Türkiye Temsilcisi Dr. Ayşegül Selışık ise iklim değişikliğinin tarım ve gıda üretimine olumsuz etkileri ile göçü tetikleyen unsurların başında geldiğine dikkat çekiyor. Savaş ve çatışmalardan, iklim değişikliğinin yol açtığı tarım ve gıda üretimindeki azalmalardan en fazla kırsal kesimdeki insanlar etkileniyor.

FAO'nun verilerine göre 2050 yılında insan nüfusu 10 milyarı geçecek, nüfusu besleyebilmek için üretimi yüzde 61 oranında artırmak gerekiyor. 815 milyon kişinin aç olduğu bir dünyada 2050 yılına kadar verimin yüzde 10-15 düşeceği varsayımı göz önünde bulundurulduğunda doğal kaynakları etkin kullanmanın gerekliliği bir kez daha öne çıkıyor. Dünyada üretilen gıdanın 3'te biri israf ediliyor. 

Politika yapıcıların birlikte çalışması gerektiğine vurgu yapan Ayışık'a göre bireylerin de farkındalıkla hareket etmesi kaçınılmaz.

TGDF Raporu’nda yer verilen önerilerden bazıları şöyle:

“Türkiye’de Tarım Üretim Havzaları, değişen iklim şartları dikkate alınarak belirlenmeli, iklim değişikliğinin tarım havzalarımıza etkileri tüm tarım ürünleri için araştırılmalı ve iklim değişikliğine uyum politikaları bilimsel çalışmalara göre geliştirilip uygulanmalı. İklim değişikliğine göre acilen Ulusal Arazi Kullanımı Planlaması yapılarak, gelecekte öne çıkacak tarım alanları ve su havzaları gecikmeden ve tam anlamda koruma altına alınmalı. Hem değişen iklim şartlarına hem de bitkilerin su ayak izine göre doğru yerde, doğru bitki türünün seçilmesi ve doğru zamanda ekilmesi teşvik edilmeli, iyi tarım ve hayvancılık uygulamaları ülke geneline yaygınlaştırılmalı. Suya olan talebin azaltılması ve suyun tasarruflu kullanımı için akılcı su kullanımına gidilmeli, su havzaları ile tarım havzalarındaki su kullanımı ve yönetimi entegre edilerek suyun teknik ve idari yönleri birlikte ele alınmalı. Katma değeri çok küçük, fakat su ayak izi çok büyük olan tarım ürünlerinin ihracatına kısıtlama getirilmeli, su ayak izi yüksek olan ürünlerin ithalatının sürdürülebilir olması için de geldikleri ülkelerin iklim ve su kaynakları dikkate alınarak uzun vadeli bağlantılar yapılmalı. Sayısı ve şiddeti artan meteorolojik afetlerden korunmak için tarıma yönelik erken uyarı ve kapsamlı sigorta uygulamaları geliştirilip, çeşitlendirilerek yaygınlaştırılmalı. Tarım ve gıda sektörü ile ilgili yatırım ve teşviklere, mutlaka o bölgenin değişen iklimine göre karar verilmelidir. İklim değişikliğine uyum sağlayamayacak ve artık tarımla kalkınamayacak olan bölgelerimizin kalkınma stratejileri değiştirilip, tarım dışı yatırımlar ile başka sektörlere kaydırılarak Marmara Bölgesi’ne sıkışan sanayinin yükü azaltılmalı.”

Yukarı

Business HT×