BIST 100 8.640,63 % -0,27
USD/TRY 34,3490 % 0,01
EUR/TRY 37,4513 % 0,14
Piyasalar
8.647,09
% -0,19
34,3490
% 0,01
37,4496
% 0,13
1,0892
% 0,13
45,07
0,00
2.737,86
% 0,04
75,53
% 0,60
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

OVP: Doğru öncelikler, iyimser makro hedefler

Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Orta Vadeli Programı değerlendirdi.

OVP: Doğru öncelikler, iyimser makro hedefler
ERHAN ASLANOĞLU* 28 09 2017, 09:24

2005 yılından bu yana yayınlanan orta vadeli programların sonuncusu dün yayınlandı. Programın tam metni henüz yayınlanmadığı için detayları ve bazı rakamsal varsayımları tam bilemiyoruz. Bununla birlikte, elimizdeki sunum notları ve basın açıklamaları resmi büyük oranda ortaya koyuyor.

Bir iktisatçı olarak orta vadeli programların en beğendiğim yanları öncelikli politika hedefleri olmuştur. Yine öyle oldu. 2018-2020 Orta Vadeli Programı'nın öncelikli politika alanları, makroekonomik istikrarın sürdürülmesi, beşeri sermaye ve insan gücü kalitesinin arttırılması, yüksek katma değerli üretimin yaygınlaştırılması, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, kamuda kurumsal kalitenin arttırılması olarak sıralanmış. Elbette çok daha fazlası eklenebilir ama bu hedeflerin altına çoğumuzun imza atacağını söylemek yanlış olmaz herhalde.

Farklı cümlelerle ifade edilse de önceki planlara benzer hedeflerin bu programda da karşımızda olduğunu görüyoruz. Bu durum söz konusu hedefleri kısa vadede başarmanın çok kolay olmadığını ama başarabilirsek ekonomimizin ihtiyacı olan büyük bir değişimi gerçekleştirebileceğimiz anlamına gelir. 

FİYAT İSTİKRARININ ÖNCELİKLİ ALINMASI POZİTİF

Makroekonomik istikrar açısından fiyat istikrarının öncelikli alınması çok pozitif. Fakat çözüm konusunda gıda dışında daha detaylı bir plan ve politikalara ihtiyaç var. Kamu bütçe dengesi ve cari dengenin sağlanması için önceki planlarda olduğu gibi doğru tespitler var. Fakat detaylar ve uygulama her zamanki gibi önemli olacak. Kamu gelirlerinin kalitesinin arttırılmasından söz ediliyor. Bu durum kayıt dışı ile mücadele ve verginin tabana yayılması ile olur. Fakat dün de gördüğümüz gibi kısa vadeli önlemler ağırlıklı olarak dolaylı vergilere yüklenmekten geçiyor.

TARIMA SADECE BİR SAYFA AYRILMIŞ

Geçtiğimiz planlardan biraz daha farklılaşan ve pozitif olan bir durum, özellikle Ar-Ge ve yenilik kapasitesinin arttırılmasına yönelik mikro bazlı sektörel önceliklerin ortaya çıkmasıdır. Biyoteknoloji, bilişim, ileri malzeme teknolojilerinin öne çıkması, bilişim vadisinin hayata geçirilmesi hedefleri çok önemli. Burada altyapının geliştirilmesi ve desteklerin yanı sıra kamu –özel ortaklığını da öne çıkaran daha detaylı bir plana ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Tarıma sadece bir sayfa ayrılmış. Halbuki gerek Türkiye ekonomisinin üretim kapasitesinin arttırılması gerek enflasyonla mücadelenin başarısı için tarımda çok daha detaylı hedef ve politikalara ihtiyaç bulunuyor. Türkiye’nin bilişim vadisi gibi Hollanda da olduğu gibi tarımsal teknoloji geliştirme ve uygulamada öne çıkacak bir gıda vadisi oluşturması hedefi son derece yerinde olur.

BÜYÜME VE İŞSİZLİK HEDEFLERİ GERÇEKÇİ GÖRÜNÜYOR

Planın makroekonomik hedeflerine baktığımızda en azından önümüzdeki bir yıllık süreçte büyüme ve işsizlik hedefleri zor olsa da görece gerçekçi görünüyor. Bu yıl ihracat ve kamu desteğiyle gelen büyümenin benzer nedenlerle gelecek yıl da yüzde 5’lere yaklaşmasını beklemek mümkün olabilir. Fakat bu durum öngörüldüğü gibi işsizliği çok düşüremeyecektir. Kamu dengesi, cari denge ve enflasyona ilişkin hedefler görece iyimser kalıyor.

Kamu dengeleri için ciddi bir vergi artışı öngörülüyor. Bu durum büyümeye ılımlı da olsa destek veren iç tüketim talebini olumsuz etkileyecektir. Büyüme hedefine yaklaşmak için kamunun harcama tarafında artışa yönelmesi ve yeni sektörel vergi indirimleri ile gelmesi de olasıdır. Açıklanan dolaylı vergi artışları 2018 enflasyon beklentilerine ve kısmen faizlere olumsuz yansıyabilir.

Cari açığın GSYİH’ya oranının gerileyerek yüzde 3,9’a inmesi öngörülüyor. Bu beklentinin en büyük nedeni bu yıl 156 milyar dolar olması beklenen ihracatın 2020 yılında 195 milyar dolara çıkacağı beklentisi görünüyor. Son yıllarda 150 milyar dolar civarında seyreden ihracatın bu denli bir artışı gerçekleştirmesi ihracat kompozisyonunda katma değeri yüksek ürünler lehine ciddi bir yapısal değişimin gerçekleşmesi ve dünya ekonomisinin güçlü büyümeye devam etmesi anlamına geliyor. Umarız gerçekleşir.

 

TÜRK LİRASI'NIN DEĞERLENDİĞİ ORTAMDA İHRACATIN ARTMASI ÖNGÖRÜLÜYOR

Açıklanan büyüme hedefleri ve kişi başına ortalama gelir rakamları dolar kuru için bu yıl 3,60, gelecek yıl 3,70’li rakamlara işaret ediyor. Bu durum, TL’nin değerlendiği bir ortamda ihracatı arttırabilmeyi hedeflemektir. Özellikle Fed’in para politikasında sıkılaştırma ihtimalinin arttığı bir dönemde, TL’nin değerlenmesi yapısal reformlarda ilerleme, enflasyon düşüşü ve/veya Türkiye’nin siyasi ve jeopolitik risklerinin azalmasına işaret eder. Bunların gerçekleşmesini canı gönülden diliyoruz. 

Sonuç olarak, orta vadeli programın önceliklerinin yerinde ve doğru olduğunu söyleyebiliriz. Fakat makroekonomik hedefler görece iyimser kalıyor. Kaynakları verimli kullanmak kaydıyla bütçe açığının kontrollü artışına karşı biraz daha toleranslı olunabilirdi. Piyasa etkisi açısından planlanan vergi artışlarının büyüme, enflasyon ve faizler üzerine etkisi yakından izlenecektir.

* Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Piri Reis Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi'dir.

** Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve BusinessHT'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. Ayrıca burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değil, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Yukarı

Business HT×