BIST 100 9.693,46 % 1,77
USD/TRY 32,5867 % 0,18
EUR/TRY 34,7854 % 0,29
Piyasalar
9.693,46
% 1,77
32,5867
% 0,18
34,7854
% 0,29
1,0654
% 0,10
45,44
-0,05
2.395,67
% 0,70
87,73
% 0,71
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Özel sektör tahvilleri alarm mı veriyor?

Özel sektör tahvillerinin toplam tutarı 60 milyar TL, vadesinde geri ödenemeyen toplam tutar ise 500 milyon TL'ye yakın

Özel sektör tahvilleri alarm mı veriyor?
CEREN DİLEKÇİ 24 08 2017, 09:18

Son dönemde bazı şirketlerin tahvil ödemelerini zamanında yapamamaları ve borçlarında yapılandırmaya gitmeleriyle gözler özel sektör tahvillerine çevrildi.

Özel sektör tahvillerinin toplam tutarı 60 milyar TL iken vadesinde geri ödenemeyen toplam tutar 500 milyon TL'ye yakın. 2016 yılı Şubatında ödenemeyen tutarın 135 milyon TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda, son 1 yılda tutarın yaklaşık 3 kat arttığı görülüyor.

Kredi yapılandırmasında anlaşma sağlamayan Dünya Göz, 86 milyon liralık tahvil itfasıyla öne çıkıyor. BİS Enerji'nin 50 milyon TL,  GÇS Metal'in 35 milyon TL, Aynes Gıda'nın 100 milyon TL, Beykoz Doğa'nın 25 milyon TL, Pakpen'in 30 milyon TL, Bimeks'in 95 milyon TL, Akyürek'in 32 milyon TL ödemesi bulunuyor. Borçlarını yapılandıran bir diğer şirket TGS Dış Ticaret iken, Varyap yeniden yapılandırma sonrası 30 milyon TL tahvil ödemesi gerçekleştirmişti.

Borsa İstanbul Başkanı Himmet Karadağ, dün BloombergHT'ye yaptığı açıklamada, temerrüt durumundaki bonoların kottan çıkarılması uygulamasını durdurduklarını kaydederek bonoların regüle bir piyasada işlem göreceğini söyledi.

SALAR: YASAL TAKİP BAŞLATTIK

BloombergHT'ye konuşan portföy yöneticileri münferit olaylardan yola çıkarak sektörün tamamında sorun olduğunu söylemenin doğru olmayacağı görüşünde..

Azimut Portföy Genel Müdürü Murat Salar "Türkiye'nin reel sektörü ne kadar risk taşıyorsa burası da benzer riskleri taşıyor. Bankalarda batık kredi oranı yüzde 3-3,5 civarında ileride ne olur diye tahmin etmeye çalışsanız buranın yansıması olur" diye konuştu.

Ekonomik açıdan Türkiye'nin zor bir yılı geride bıraktığını dile getiren Salar, şirketlerin yaşadığı finansman sorunlarının ortaya çıkmasına bağlı olarak özsermayelerde erozyon oluştuğunu söyledi.

KGF benzeri uygulamalarla özel sektör tahvil piyasasının desteklenmesi gerektiğini bildiren Salar, "İhraççı firmaların doğru seçilmesi, bankaların bu süreç içinde ÖST'yi kendi kredilerine rakip olarak görmemeleri, firmaların yeniden yapılandırmalarında bencil davranmamaları önemli. Portföy şirketleri olarak bizler de özeleştiri yapmalı ve doğru yatırım yapmalıyız.  Firmaların kendilerini fonlamaları, büyümeye katkı sağlamaları, istihdam yaratmaları için tek kaynak mali sektör olmasın, sermaye piyasalarını da kullanalım diyoruz. Altyapıda bazı değişikliklere gitmek, sektörün altyapısını iyileştirirsek son derece sağlıklı işleyebilecek bir pazar. Bankalar dahil 60 milyar TL'lik büyüklük var. ÖST'ler gidilebilecek yolu çok olan, sektörleri fonlama konusunda çok iştahlı olan bir pazar" açıklamasında bulundu.

Son örnekle ilgili olarak yasal takip paylaştıklarını kaydeden Salar, "Mahkemeye başvurduk, sonuçlarını bekliyoruz. Yatırımcılarınız mağdur oluyorsa mağduriyeti gidermek için rasyonel olan aynı zamanda yatırımcılarınızın haklarını koruyabileceğiniz adımları atmak önemli" dedi.

HOCAOĞLU: MEVDUAT ORANLARININ YATIRIMCILARI TATMİN ETMEDİĞİ DÖNEMDE BORÇLANMA ARAÇLARINA İLGİ ARTIYOR

Actus Portföy Genel Müdürü Barış Hocaoğlu ise yüksek getiri nedeniyle ÖST’lere talep geldiğini kaydederek vadeli mevduat oranlarının yatırımcıları tatmin etmediği dönemde borçlanma araçlarına ilginin arttığını söyledi.

Son bir kaç aydır devam eden mevduat faizinde yüksek seyir nedeniyle özel sektör bonolarına ilginin azaldığını kaydeden Hocaoğlu, benchmark bononun faizi ile mevduat arasındaki fark ne kadar açıksa bu ürünlerin cazibesini o ölçüde kaybettiğini dile getirdi.

Özel sektör tahvil araçlarının iki likidite riski taşıdığını kaydeden Hocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İlki, borçlanma aracının itfa tarihi geldiğinde ilgili firmanın likidite durumu.İkincisi de yatırımcının itfa tarihi gelmeden likidite talep etmesi durumunda bu enstrümanın ikinci piyasadaki likidite riski. Baktığımızda zaman bu riskler örtüşüyor , bazen çakışıyor. Örnek vermek gerekirse ; özel sektör tahvil bonolarına talebin çok olduğu dönemlerde , kurumsal yatırımcılar özellikle fon yöneticileri satın alacak ürün bulamıyorlar.Tam tersi yatırımcının bu tip ürünleri riskli görmeye başlayıp çıkmaya çalıştığı dönemlerde ise ellerinde kağıt tutan kurumsal portföy yöneticileri satacak alıcı bulamıyorlar.O yüzden bu tarafta bir likidite riski oluşuyor. Yatırımcıların özellikle bu tip enstrümanlara yatırım yaparken iki konuya da dikkat etmesi gerekiyor.Nedir?Bir; kendi likidite durumları. İkincisi de yatırım yaptıkları firmanın itfa tarihinde geri ödeme için likiditeyi ne şekilde sağlayacağı. Dediğim gibi bunu bireysel yatırımcıların yapma imkanı sıfıra yakın. Bunu nasıl yapabilirler?A- Portföy yatırım şirketleri üzerinden profesyönel destek  alabilirler.Portföy yatırım şirketleri nasıl yapabilir?Bunlar kendi içerlerinde bir kredi analiz enstrümanı oluşturabilirler, komitesi oluşturabilirler, sistematiği oluşturabilirler ya da dışarda bu hizmeti veren firmalardan bir danışmanlık alabilirler.Biz bu hizmeti dışarıdan alıyoruz çünkü içeride kredi analizine ayrı bir efor ayırmak yerine bunu dışarıdan profesyonel, bu hizmeti genel veren bir firmadan almanın daha doğru olacağını düşünüyoruz. Yatırımcılar da yatırım yaparken gerek portföy seçiminde gerek özel sektör bono ve tahvil seçiminde bu kriterlere dikkat etmeliler.”

DERİNER: BORSA'NIN KARARI LİKİDİTENİN SAĞLANMASI AÇISINDAN ÖNEMLİ

İstanbul Portföy Genel Müdürü Tufan Deriner, özel sektör tahvillerinde büyük bir riskten söz edilemeyeceğini kaydederek borçlarını ödemeyen bazı şirketlerin yapılandırma yoluna gittiğini söyledi.

Borçlarını ödeyemeyen şirketlerin çoğunun borcunu ödeyebilecek yeteneğe sahip olduğuna dikkat çeken Deriner, "Belki bir kaç tanesinde problem çıkabilir ama o da piyasayı etkileyecek bir etmen olmaz. Önümüzdeki dönemde yeniden yapılandırma yöntemiyle bu şirketlerin borçlarını ödeyeceğini düşünüyorum" açıklamasında bulundu.

Borsa'nın kararını olumlu bulduklarını bildiren Deriner, "Bu bonolar hala fiyatında durmaya devam ediyor. Ve hiçbir şekilde alım satıma konu olamıyor. Bu pazar kurulduktan sonra kimisi zararına satmak isteyecek kimisi bunu fırsat görüp almak isteyecek. Piyasanın olması, tekrar likiditenin sağlanıyor olması bence bu piyasa açısından çok önemli" diye konuştu.

SEÇKİN: PROBLEM BANKA BORÇLARININ ÇOK KISA VADELİ OLMASI

Saha Kurumsal, Yönetim ve Danışmanlık Hizmetleri Yönetim Kurulu Başkanı Sühan Seçkin, derecelendirmeyi yaparken en temel göstergenin bağımsız dış denetim raporu olduğuna dikkat çekerek "Bağımsız dış denetim raporu olmadan herhangi bir şirketi derecelendiremeyiz. Nakit akışları, FAVÖK ve benzer şirketlerle yapılan mukayese neticesinde şirketin kendi grubu içinde nerede durduğu ortaya çıkar, bu şekilde notu belli olur" dedi.

Önümüzdeki dönem tahvil ihraçlarının artacağını dile getiren Seçkin, "Tahvil ihraçlarının büyük kısmı ya tahsisli ya da nitelikli yatırımcıya satılıyor. Yani halka arz henüz yaygınlaşmış durumda değil. Halka arzın yaygınlaşmasıyla BIST'in aldığı kararla genişleyeceğini düşünüyorum. Halkın elinde tahvil olduğu zaman şirketlerden herhangi biri ödemiyorum dediğinde gideceği yer kalmıyor. Junk bond piyasasının varlığı yatırımcının en azından bir kısmının zararını karşılamasına imkan sağlayacak bir enstrüman olarak görüyorum. Son dönemde yapılan bir kaç tahvil arzının ödemelerindeki aksaklıkları çok büyütmemek lazım.

S&P'nin 1980'den bu yana yatırım yapılabilir seviyede not verdiği şirketlerin yaklaşık binde 2'si, Moody's'in ise binde 3'ü batmış. Bunun önüne geçmek mümkün değil. Tüm dünyada bu tür aksamalar oluyor. Önüne geçmek için daha regüle bir piyasa gerekir. Daha regüle bir piyasayı kamu otoritesi görerek regüle edecektir.

Bizde problem banka borçlarının çok kısa dönemli olması. Kısa dönemli banka borçlarını uzatabilmek için genelde şirketler tahvil ihracına gidiyor. Yatırım yapmak amacıyla tahvil ihraçları arttığı zaman problemlerin de büyük kısmının ortadan kalkacağını düşünüyorum" görüşünü paylaştı.

Yukarı

Business HT×