FT
20 07 2017, 11:45 Güncelleme: 14:04
Son dönemde gelişmiş ülkelerden gelen ekonomik veriler, dünya ekonomisindeki eksen dönüşümünün öncü göstergeleri olarak da okunabilir. Gelişmiş ekonomilerde ekonomik aktivite, yöneticilerin istediği hıza ulaşamıyor, bu ülkelerde hedeflenen enflasyon verileri bir türlü tutturulamıyor.
FT'nin duayen köşe yazarı Martin Wolf son yazısında dünya ekonomisindeki dönüşümün kodlarına yakından baktı. Wolf, yazısında bir zamanlar dünya ekonomisinin lokomotifi olan ve hala ciddi gelir yaratan gelişmiş ekonomilerin ivme kaybettiğini belirtti. Bu durum gelişmiş ülkelerle gelişen ülkeler arasındaki makasın da daralması anlamına geliyor.
Bir zamanlar bu ülkeler arasında büyük bir ayrışma olduğuna dikkat çeken Wolf, artık hikayenin büyük birleşmeye doğru gittiğine dikkat çekti. Bu eksen dönüşümündeki en önemli etkenlerden biri Asya'daki, özellikle Çin'deki yükseliş. Wolf'a göre Çin'deki yükselişi, ülkedeki tasarruf düzeyinden daha iyi anlatacak bir veri yok. Bu durum Çin'de sermaye piyasalarının 21 yüzyılda küresel düzeyde etkili olmasına da yol açacak. Yazar, Çin'de sermaye piyasalarının, ABD'nin 20. yüzyılda bu alanda gösterdiği etkinliğe ulaşabileceğini öngörüyor.
Gelişen ülkeler sadece küresel ekonomik aktivitede değil, dünya nüfusu dikkate alındığında da daha etkin olacak gibi görünüyor. Gelişmiş ülkelerdeki nüfus kaybı gerçekten dikkat çekici. Gelişenlere yönelik beklentiler ise nüfus artışının daha da hızlanacağı yönünde.
Son olarak teknolojik dönüşüm de iki ülke grubu arasındaki farkların azalmasına neden oluyor. Teknolojik dönüşümün sunduğu eşit imkanlar, tarihin daha önceki evrelerinde gelişmiş ekonomilere kıyasla geride kalan gelişen ekonomilerin altyapısını dönüştürmeye destek oluyor.
Tüm bunların yanında gelişmiş ekonomilerde yatırımların zayıflama eğilimi göstermesi de gelişen ekonomilerin ekonomik aktiviteye katkı konusunda gelişmişlere yakınsamasına yol açıyor.
