Hazine Müsteşarlığı ve Kredi Garanti Fonu A.Ş. (KGF) arasında imzalanan 250 milyar TL'lik protokol, kısa sürede kredi büyümesini hızlandırdı.
Ticari kredi artış hızı da 14 Nisan haftasında yüzde 43,6 ile Haziran 2010’dan bu yana en yüksek seviyelere ulaştı.
Krediler, reel ekonomiye güçlü pozitif etki yaparken ekonomistlerin risk tartışması ise devam ediyor.
"HIZLANACAĞINA YAVAŞLAMALI"
Son olarak Türkiye'nin kredi büyümesine ilişkin yatırım bankası Nomura'nın hazırladığı, İnan Demir imzalı raporda Türkiye'nin kredi büyümesini hızlandırmak yerine yavaşlatması gerektiği belirtildi.
Türkiye'deki politika yapıcıların büyümeye tek yönlü bir şekilde odaklanmasının dışsal dengesizlikleri daha kötü hale getirebileceği ifade edilen raporda cari denge uyarısı yer aldı.
CARİ DENGE UYARISI
Rapora göre, kredi büyümesi ve cari açık arasındaki ilişkinin Türkiye'de ana odak noktası olması gerekiyor. GSYH'nin yüzde 1'ine tekabül eden bir kredi büyümesi, cari açık/GSYH oranına yaklaşık olarak 20 baz puan eklemiş oluyor.
Bununla birlikte Türkiye'de cari açığın, beklenen borç büyümesi kayda değer bir şekilde yavaşlasa bile, yıl sonuna kadar GSYH'nin yüzde 4,8'ine genişleyeceği, yavaşlama gerçekleşmez ise bu rakamın yüzde 6'ya çıkabileceği bildirildi.
KREDİLER DAHA DA ARTABİLİR
Bununla birlikte kredilerin seküritizasyon konusu, daha fazla kredi büyümesi sağlayacak bir konu olarak öne çıkıyor. BusinessHT'ye konuşan bankacılık kaynakları, özellikle Kredi Garanti Fonu (KGF) desteğinin oyuna dahil olmasıyla tarihi zirvelere yükselen kredi/mevduat rasyosunun sektörü çözüm yolu aramaya yönelttiğini ve kredi menkulleştirmenin de hem bilançolarda açacağı alan hem de sağlayacağı nakit girişiyle öne çıktığını söylemişti.
KREDİ/MEVDUAT RASYOSU KORKUSU
Daha öncesinde JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen de bir uyarı yaparak, "Mevduat artışı yaratmayan kredi uygulamaları risk yaratmaktadır" demiş, İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince de kredi/mevduat rasyosunda gelinen noktaların bankacılık sektörünün kapasitesini zorlamaya başladığını belirterek, "İdeal rasyonun yüzde 100'ü geçtiği veya yüzde 120'yi geçtikten sonraki kısmı bir risk işaretidir ve hiçbir bankacı o alanda kendini çok rahat hissetmez. Dolayısıyla, bir zaman içinde kredileri belki geri çekmeye başlayacağız ve biraz daha küçülmeye gideceğiz veya kaynaklarımızı zorlayacağız oradaki imkanları genişleterek bu rasyoyu makul seviyelere getirmemiz lazım" değerlendirmesinde bulunmuştu.