BIST 100 9.645,02 % -0,50
USD/TRY 32,5546 % 0,10
EUR/TRY 34,8658 % 0,65
Piyasalar
9.645,02
% -0,50
32,5565
% 0,11
34,8557
% 0,62
1,0697
% 0,41
45,35
-0,09
2.320,50
% -0,29
87,28
% 0,36
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

İki Merkez kararı arasındaki 3 önemli fark

Politika faizini sabit tutup, geç likidite penceresi faiz oranını artıran Merkez Bankası'nın mart ve nisan açıklamaları arasında üç önemli fark var

İki Merkez kararı arasındaki 3 önemli fark
BUSINESSHT 26 04 2017, 16:05

1) GECELİK FAİZ ORANI

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faiz oranını, marjinal fonlama oranını (yüzde 9,25) ve borçlanma faiz oranını (yüzde 7,25) aynı seviyede bırakırken, asıl sürpriz geç likiditede yaşandı.

Buna göre, geçen ay yüzde 11'den yüzde 11,75'e yükselen geç likidite penceresi (GLP) faiz oranı nisan kararında yüzde 12,25'e çıkartıldı.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yülek, GLP'deki değişiklik kararını şöyle yorumladı:

"Dünkü Avrupa Birliği haberi piyasaları biraz germişti. Bu beklenti Ankara'da da biraz vardı. Başkan, ABD ve Türkiye'deki son iki sunumunda enflasyonun yüzde 11'in üzerindeki seviyeleri nedeniyle sıkı duruşun devam edeceğini söylemişti. Mayıs ayında toplantının olmayacağını göz önünde bulundurursak  herhalde elini biraz rahatlatmak için bu kararı aldı." 

2) İÇ TALEP

Merkez Bankası mart ayındaki duyurusunda olduğu gibi nisanda da faaliyetin kademeli bir toparlanma sergilediğine işaret ederken iç taleple ilgili görüşünü değiştirdi.

Mart basın duyurusunda "göreli olarak daha zayıf" denilen iç talep için nisan açıklamasında "kısmi bir iyileşme gözleniyor" dendi.

TCMB, ekonomik teşvik ve tedbirlerin iktisadi faaliyetteki etkisiyle ilgili olarak martta "ılımlı toparlanma sağlayacak" derken en son açıklamasında "güç kazanmaya devam edecek" ifadesini kullandı.

Her iki açıklamada da "Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi sürmektedir" ifadesi yer alırken, yapısal reformların büyüme potansiyelini artıracağı vurgulandı.

Talepteki artışın tek önemli göstergesinin Kredi Garanti Fonu kapsamında artan kredi talepleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yülek şöyle devam etti:

"Kredi maliyetlerinin çok yüksek, kredi taleplerinin de zirve yaptığı bir dönemdeyiz. Talebin canlandığına dönük en temel gösterge kredi talebindeki artış ancak bunun da realiteye ne kadar yansıyacağı bilinmiyor. Kredi büyüme oranlarına baktığımızda reel olarak yüzde 10-15'ler arasında bir hızlanma var. Bu enteresan bir şey ama Türkiye ekonomisi bizi her zaman şaşırtır.

Acaba bu gerçekten kredi büyümesi mi yoksa geçmiş borçların kapatılması veya yanlış bir yerlere gitmesi mi ona da bakmak lazım."

3) ENFLASYON

Merkez Bankası'nın son iki açıklamasında da enflasyondaki hızlı artışa iki neden gösterildi: Maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarındaki oynaklık.

Son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarındaki oynaklık enflasyonun hızlı bir yükseliş göstermesine neden olmuştur.

16 Mart tarihli açıklamasında " Döviz kuru hareketlerinin gecikmeli yansımaları ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisi nedeniyle kısa vadede enflasyondaki belirgin yükselişin devam edebileceği öngörülmektedir" ifadesi kullanılırken, bugünkü açıklamada şöyle denildi:

"Yakın dönemde risk iştahında gözlenen artış maliyet kaynaklı baskıları bir miktar sınırlasa da enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaktadır." 

TCMB Kurulu, geçen ay olduğu gibi bu ay da enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak amacıyla parasal sıkılaştırmanın güçlendirileceğinin altını çizdi ve şu açıklamada bulundu:

"Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir."

Kur üzerindeki geçişkenliğin de azaltılması gerektiğini söyleyen Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu şu değerlendirmelerde bulundu:

"Normal şartlarda kamu tarafı genişleyici. Kredi garanti fonu vs. tarafından da bakarsak kredi genişlemesi devam ediyor. Dolayısıyla sıkı para unsurunun zaten doğal olarak olması gerekiyor. Burada o zaman kontrol edeceğimiz taraf biraz kur üzerindeki geçişkenliği azaltmak. Diğer taraftan piyasadaki enflasyon beklentilerini kalıcı hâle getirmemek. Kurul açıklamasından bu tip genişleyici etkilerin enflasyonu artırabileceğini okuyorum."

Yukarı

Business HT×