BIST 100 9.716,77 % -0,05
USD/TRY 32,5489 % 0,04
EUR/TRY 34,9288 % -0,13
Piyasalar
9.716,77
% -0,05
32,5489
% 0,04
34,9288
% -0,13
1,0724
% -0,05
44,89
0,00
2.332,47
% 0,00
89,32
% 0,35
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

10 maddede Merkez'in Kasım sınavı

Dolarda art arda gelen rekorların ardından gözler Merkez'e çevrildi. TCMB nasıl bir tabloyla karşı karşıya?

10 maddede Merkez'in Kasım sınavı
BUSINESSHT 21 11 2016, 11:59

ABD'de Trump sürpriziyle sonuçlanan Başkanlık Seçimi'nin gelişen ülke varlıklarında tetiklediği satış dalgasıyla Dolar/TL tarihi rekorunu 3,41'in üzerine taşırken,hükümetten ve Beştepe'den gelen açıklamalar sonrası gözler TCMB Para Politikası Kurulu'nun bugün alacağı kararlarda.

TCMB'nin kritik toplantısı öncesi bilmeniz gerekenler şöyle:

1) TÜRK LİRASINDA SERT KAYIPLAR

ABD'de 8 Kasım Başkanlık Seçimi'nin Trump zaferiyle sonuçlanması global piyasalarda büyük sarsıntılara neden oldu. Trump zaferi Dolara global ölçekte değer kazancı olarak yansırken gelişen ülke varlıklarında yoğunlaşan satışlarda TL ilk sıralarda yer aldı. Dolar/TL bu hafta tarihi rekorunu 3,4170'e kadar taşıdı.

TCMB tarafından açıklanan son verilere göre (Eylül 2016) Türkiye'nin 1 yıl veya daha az sürede vadesi gelen dış borç rakamı 164,7 milyar dolar.  Bu açıdan Dolar/TL'de yaşanan sert yükselişin reel sektörde endişelere neden olduğu konuşuluyor.

Diğer taraftan dövizin daha da yükseleceği beklentisiyle esnafların ürünleri raflardan çekmeye başladığı artan stokçuluk eğilimiyle Trakya bölgesindeki depolarda yer kalmadığı raporlanıyor.

Bu ortamda TCMB Para Politikası Kurulu'nun 24 Kasım Perşembe günü (bugün) 14:00'da açıklanacak toplantı kararı kritik önemiyle takip ediliyor. 

Deutsche Bank'a göre de TCMB'nin önemli bir karar vermesi gerekiyor:

"Türk Lirası, beklenenden daha büyük bir yavaşlama çizen büyüme görünümü ile aynı anda zayıflıyor. Dış finansman koşulları en azından kısa vade için gelişen ülke varlıkları açısından olumsuz bir tablo çiziyor. Bu arka planda TCMB optimal olarak daha önceki politika yaklaşımını sürdüremez. Banka bir önceki toplantısında faizleri sabit bırakarak devam eden sadeleştirme sürecinde geçici olarak esneklik sinyali verdi. Baz senaryomuzda Kasım PPK toplantısının sadeleştirme sürecini sonlandırarak faiz koridorunun üst bandında 25 bps artırım kararıyla sonuçlanmasını bekliyoruz. Banka aynı zamanda piyasalarda döviz likiditesini artıracak önlemler de açıklayabilir."

2) EKİM TOPLANTISINDA NE KARARLAR ALINDI?

TCMB, Ekim ayında faizlerde herhangi bir değişikliğe gitmeyerek 7 ay kesintisiz devam eden faiz koridoru üst bant indirim sürecini duraklattı.

Mevcutta  politika faizini yüzde 7,5 ve faiz koridorunun alt bandı olan gecelik borç alma faizini yüzde 7,25 seviyesinde tutan TCMB, koridorun üst bandı olan gecelik borç verme faizini de yüzde 8,25’te bıraktı.

TCMB, Ekim ayı toplantısına kadar 7 toplantısının her birinde faiz koridorunun üst bandına indirime gitmiş ve sadeleştirme adımları kapsamında toplamda 250 baz puana ulaşan bu indirimlerle tarihinin en dar faiz koridoruna girmişti.

3) SON KARAR METNİNDE NE DEĞİŞTİ?

Karar metninde daha önceki toplantılarda da farklı nedenlere rasyonel kurararak enflasyonda iyimser görüş veren ifade değişti ve "döviz kuru" vurgusu yapıldı. Bunun yanı sıra "enfasyon görünümüne bağlılık" koşulu yerini "veri bağımlılığı"na bıraktı. 

Eylül:

“Toplam talepteki yavaşlama çekirdek enflasyondaki kademeli düşüşü desteklerken gıda fiyatlarındaki aşağı yönlü seyrin de etkisiyle kısa vadede enflasyonda düşüş öngörülmektedir.”

 “Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır.”

Ekim:

“Toplam talepteki yavaşlama çekirdek enflasyondaki kademeli düşüşü desteklemektedir. Bununla birlikte, döviz kuru ve diğer maliyet unsurlarındaki gelişmeler enflasyon görünümündeki iyileşmeyi sınırlamakta ve para politikasındaki temkinli duruşun korunmasını gerektirmektedir.”

“Para politikasında sadeleşme sürecindeki bir sonraki adımın yönü ve zamanlaması verilere göre şekillenecek”

4) MERKEZ BANKASI'NIN ATTIĞI LİKİDİTE ADIMLARI

Merkez Bankası 31 Ekim'de rezerv opsiyonu katsayılarında yapılan değişiklikle finansal sisteme yaklaşık 620 milyon ABD doları ilave likidite sağlanmış ayrca aynı gün zorunlu karşılıkların ortalama olarak tesis edilebilecek kısmı yükseltilerek yaklaşık 2,9 milyar ABD doları tesis dönemi içerisinde bankaların serbest kullanımına açılmıştı.

Deutsche Bank da, TCMB rezervlerinin Ekim sonu itibariyle brüt 101,6 milyar dolar ve net 32 milyar dolar olduğuna dikkat çekerek bu rezervlerin boşa harcanmaması gerektiği görüşünden hareketle dövize ihaleler veya doğrudan satımla müdahale etmeyeceği görüşünde.

8 Kasım'da Trump'ın ABD Başkanı olarak seçilmesinden bu yana ise Merkez Bankası likidite tarafında 3 ayrı aksiyon daha aldı:

10 Kasım

Teminat döviz depoları için limit uygulamasına yeniden başlama kararı alındı, banka limitlerinin 17 Temmuz 2016 öncesi limitlerin dört katı olarak uygulanacağı açıklandı.

12 Kasım

TL cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenen faiz/nema oranlarının belirlenme yöntemi değiştirildi:  1 Ocak 2017 tarihinden itibaren üç ayda bir ödenecek faiz/nema oranı TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının 400 baz puan eksiği olarak belirlenecek.

17 Kasım

Rezerv opsiyonu katsayılarında yapılan değişiklikle  finansal sisteme yaklaşık 700 milyon ABD doları ilave likidite sağlandı.

5) FONLAMA MALİYETİNİN SEYRİ

TCMB'nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti 18 Kasım Cuma günü 9 Eylül'den bu yana en yüksek seviye olan yüzde 7,87'ye ulaştı. Eylül'den bu yana en düşük yüzde 7,73'te gerçekleşen fonlama maliyeti en düşük yüzde 7,73'ü görmüştü. Dolar/TL'nin 3,40'ı aştığı Cuma günü Merkez'in maliyeti yaklaşık son 2,5 ayın zirvesine çekmesi dikkat çekiyor. Fonlama maliyetinin seyri Kasım ayı başından bu yana birkaç sapma dışında yüzde 7,80'de yatay seyirdeydi.

6) ENFLASYON GÖRÜNÜMÜ 

Ekim ayı verilerinde tüketici enflasyonu (TÜFE) aylık bazda yüzde 1,44, yıllık bazda yüzde 7,16 yükselerek piyasa beklentileri olan yüzde 7,4 ve yüzde 1,68'e göre daha olumlu gerçekleşme kaydetmişti. Çekirdek enflasyon yüzde 7,04 artarken, gıda enflasyonu Eylül'de yıllık yüzde 4.16 artış hızına geriledikten sonra Ekim'de yeniden yüzde 5,2'ye çıkmıştı.

Son verilerde Gıda Komitesi'nin yürüttüğü çalışmaların da etkisiyle gıda fiyatlarınadki düşüş devam etmekte ve enfasyonu olumlu yönde desteklemekteydi. Diğer taraftan ÖTV ayarlaması enflasyona yansımış ve düzenlemenin yapıdığı Eylül ayında ulaştırma grubu fiyat artışına yansımıştı. 

Odeabank ekonomisti Şakir Turan, Ekim ayı enflasyon rakamları ardından yapıtğı değerlendirmede gıda fiyatlarında beklenenden düşük artış gerçekleştiğini, ancak gıdada keskin düşüşlerin sona erdiğini ve normalleşme başladığını söylemiş ve bu seviyelerin dip seviyeler olabileceğini belirtmişti.

"Bu Kasım ayında da devam edebilir" diyen Turan, geçtiğimiz aylarda kurda yaşanan yükselişin de önümüzdeki ay enflaysonda olumsuz yansılmalarının da görülebileceğine dikkat çekti.

TCMB enflasyon raporunda yıl sonu beklentisi yüzde 7,5 olarak korunurken, piyasanın beklentisi gerçekleşmenin tahminlerin bir miktar üzerinde kalacağı şeklindeydi.

7) EKONOMİ YÖNETİMİNDEN GELEN ADIMLAR VE AÇIKLAMALAR 

Cuma akşamı piyasa ekonomistlerine göre dövizde yükselişin ana gündem olduğu belirtilen 4 saatlik toplantısında Ekonomi Koordinasyon Kurulu şu üç noktaya odaklandı:

*Ekonomimizin direncini artıracak reformlar hızlandırılacak.

*Reel sektörün desteklenmesine yönelik  adımlar devam edecek.

*Merkez Bankası fiyat istikrarı için tedbirler alacak.

Ekonomi yönetiminin son açıklamalarından öne çıkanlar ise şöyle oldu:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:

"Doların baskısı altında kalmamalıyız. Enstrüman olarak altın üzerinden münasebet geliştirelim, Altın borsasını çok önemsiyorum. Başta TCMB bu konuda çok çalışmalı.

Bu ülke bu hale düşmeli mi? Eğer bu hale düşmemesini istiyorsak, öyleyse bize lazım olan nedir? Yatırımdır, üretimdir, istihdamdır, bundan sonra rekabettir. Yatırım olabilmesi için girişimcinin imkanları yakalaması lazım. Ama paradan para kazanmaya alışmış bu bankacılık sistemi kredi noktasında gerekli desteği vermiyor, veriyorsa çok yüksek faizle veriyor, çok yüksek faizle verdiği gibi de girişimci adımını atamıyor, ürkek, korkak böyle bir şey girmek mümkün değil diyor. Girmişse bakıyorsunuz kısa bir süre sonra ödemeler yapılamayınca hemen geri çağırmalar başlıyor. Böyle kalkınabilir miyiz? Bunlar adil, usulüne uygun bir şekilde yapılırsa, millet inanıyorum ki buradan fırsatı yakalar ve ayağa kalkar ama yapılmazsa haksızlığa da eninde sonunda isyan eder. İşte o zaman milletin temsilcileri olan bizlerin gerekirse acı ilaç mahiyetinde önlemleri alması kaçınılmaz hale gelir."

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Bülent Gedikli:

 “Türkiye’de enflasyon yavaşlamaya devam edecek ve faiz indirimleri için hala alan var. Faiz indirimleri döviz kurunu etkilemiyor”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem:

"Döviz kuru piyasalara bırakılmalı. Merkez Bankası kura müdahale etmiyor. Doların yükselişi küresel bir dalga. TCMB en bağımsız merkez bankalarından ve gerekli gördüğü adımları atacak"

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci:

 "Merkez Bankası'nın döviz satarak müdahalesinin doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum"

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek:

"Döviz kuru, en az faiz, enflasyon ve ücretler kadar önemli bir barometredir"

8) PİYASA BEKLENTİLERİ

EKK açıklaması ardından TCMB'nin bu hafta bir faiz adımı atacağına yönelik beklentiler öne çıkmaya başladı. Bazı anketlerde faiz artırımı bekleyen ekonomistlerin sayısı değişiklik beklemeyenlere çok yaklaşıyor.

Açıklama öncesinde Reuters’ın 13 kurumun katılımıyla gerçekleştirdiği ankete göre; katılımcıların altısı politika faizinde 25 baz puanlık artış, yedisi ise politika faizinin sabit tutulmasını bekliyor. Ankete katılan tüm bankacılar faiz koridorunun alt ve üst bantlarının ise sabit tutulacağını öngörüyor.

AA Finans Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistlerin yarısı, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranında (politika faizi) 25 baz puanlık artış öngörürken, yarısı değişiklik beklemiyor.

BloombergHT Araştırma Bölümü'nün düzenlediği, 7'si yabancı 17'si yerli olmak üzere toplam 24 kurumun katıldığı  anketin sonuçlarına göre ise katılımcıların sadece 9’u haftalık repo faizinde 25 baz puan artırım bekliyor. Diğer 15 kurum politika faizinde herhangi bir değişiklik beklemiyor.

Ankete katılan ekonomistlerin yalnızca biri üst bantta 25 baz puan indirim bekliyor. 

Olası bir 25 baz puanlık artış sadeleşme adımını tamamlamak adına "teknik bir hamle" oalrak görülüyor.

Uzun zaman sonra ilk kez bir politika faizi artışı anket beklentilerine girerken, analistler bu artış olasılığının fonlama politikası düşünüldüğünde piyasalarda büyük bir değişiklik anlamına gelmeyebileceğini ifade ediyor.

Rabobank analistleri de, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya bir önceki başkan Erdem Başçı'yla benzer bir ikilem yaşadığını söyledi.

9) FED'İN FAİZ ARTIRACAĞI NEREDEYSE KESİNLEŞTİ

Trump'ın seçim zaferi ardından piyasa bir yandan Trump'ın global ticaret açısından negatif görünüm çizen ekonomik vaatlerini  diğer taraftan ABD ekonomisi için 500 milyar dolarlık altyapı yatırımı planlarını fiyatladı. Ticari anlaşmaların bozulabileceği endişeleri global ekonomik görünüm için negatif beklentileri öne çıkarırken, ABD ekonomisi için enflasyon beklentileri yükelerek Fed faiz artırımı olasılığını Aralık için yüzde 100'e yakınsadı. Başkan Yellen da dahil olmak üzere Fed yetkililerinin şahin görüşlerini sürdürmesi bunu ayrıca destekledi.

23 Kasım Çarşamba günü açıklanan Fed'in Kasım ayı toplantı tutanakları da çoğu üyenin Fed'in göreceli yakın bir zamanda faiz artırmasının uygun olacağını düşündüklerini ortaya koydu.

10) GELİŞEN ÜLKE VARLIKLARINDA TRUMP ZAFERİNİN BİLANÇOSU AĞIR OLDU

Tüm bu arka plandan destek bulan risk-off pozisyonlamalar ABD 10 yıllık tahvil faizini yüzde 1,85'lerden yüzde 2,25'lere yükseltirken gelişen ülke tahvilleriyle getiri makasının daralması TL'nin de aralarında olduğu bu varlık grubunu satışların hedefi haline getirdi:

Bu noktada yatırım bankalarının hazırladığı raporlar Trump zaferinin ağır bilançosunu gözler önüne seriyor.

Deutsche Bank'a göre gelişen ülke varlıklarında para çıkışının yüzde 40'ı ETF'lerde yoğunlaştı ve en yüksek satış tahvil fonlarında yaşandı. 16 Kasım Çarşamba günü biten haftada GOÜ fonlarından toplamda EPFR kurumunun 2004 başlangıçlı veri seti içerisinde bir rekor olan 6,6 milyar dolarlık para çıkışı oldu. Bu rakam da tüm GOÜ fon varlıkların yüzde 2,4'üne tekabül ediyor.

JP Morgan'ın bir raporuna göre ise seçimler ardından gelişen ülke tahvil fonlarında 6.4 milyar dolar ve hisse senedi fonlarında 6,2 milyar dolar olmak üzere 12,6 milyar dolarlık çıkış yaşandı. Hisse senedi tarafındaki çıkış Ağustos 2015'ten bu yana en negatif rakam olurken tahvilde yılbaşından bu yana toplam giriş 6,4 milyar dolarlık çıkış sonucunda yüzde 11 azalarak 49,4 milyar dolara geriledi.

MSCI Gelişen Piyasalar ETF'i yüzde 7'ye yakın değer kaybı yaşarken JP Morgan'ın dolar bazlı gelişen ülke tahvil fonları üzerine yazılı ETF'lerinde kayıp yüzde 4'ü aştı.

Yukarı

Business HT×