JUSTIN FOX/ BLOOMBERG NEWS
16 11 2016, 16:02 Güncelleme: 16:03
2016'nın ekonomi gündemi çoğunlukla "yavaşlama" hatta "Küreselleşmenin sonu mu geliyor?" tartışmalarıyla doluydu. Yalnızca resesyon durumlarında görülen küresel ticaretin büyümemesi, bu karamsar tablonun en önemli işaretlerinden.
New York Üniversitesi uzmanları Pankaj Ghemawat ve Steven A. Altman'ın iki yılda bir hazırladığı DHL Küresel Bağlılık Endeksi 'ne göre(DHL Global Connectedness) dünyanın birbirine bağlılığı, küreselleşme tahmincilerinin öngörülerine henüz yaklaşmış durumda değil. Küresel bağımlılık, 2008 krizinden sonra toparlanmış olsa da bağımlılığın kapsadığı alan çok fazla genişlemedi.
Dünyada bilgi akışı patlama yaşarken, ticaret ve sermaye akışı hâlen durgunluk öncesi dönemdeki seviyelerde. McKinsey Global Institute, Şubat 2016 tarihli raporunda şu ifadelere yer verdi:
"Fiziksel malların ve finansın akışı, 20'nci yüzyıl küresel ekonomisine damga vurdu ancak bugün bu 'akış', ya sabit bir hâl aldı ya da azaldı. 21'nci yüzyılı domine eden akım ise veri ve bilgiydi.
Yeni küreselleşme tacını dijitalleşmenin taktığına şüpheyle bakan Pankaj Ghemawat'a göre bilgi akışı, yalnızca bu yüzyılın bir ürünü değil:
"1930'lara baktığınızda da bilgi akışının arttığını görüyoruz. 1990'lar ve 2000'lerin başında yavaşlama başlamış olsa da küresel entegrasyon, kesintisiz olarak devam etti. Bir rönesansa doğru gitmiyoruz ve zaman, o gün olduğu gibi bugün de kötü."
Geçtiğimiz hafta Harvard Business Review'de bir makale kaleme alan Ghemawat, Donald Trump'ın yeni ABD Başkanı seçilmesinin küresel ticaret savaşlarını başlatabileceğini vurguladı:
"Trump, ABD'nin öfke damarını buldu ve tüm hamleleri bu öfkeyi deniz aşırı bölgelerde bile karıştırmak oldu. ABD'li ihracatçılar, diğer ülkelerin misillemelerine karşı dikkatli olmalı."
Küreselleşemeye yalnızca tüketim temeline dayalı durdurulamayan bir güç gibi bakmanın, ABD ve Avrupa'daki elit kesim için pek işe yaradığı söylenemez. Süreci geri döndürmeye çalışmak da ekonomiye öldürücü bir darbe olur. Bu nedenle, yerel politik endişeler göz önünde bulundurularak küreselleşmenin yönetilmesi lâzım.
