BIST 100 9.718,02 % 0,76
USD/TRY 32,5203 % -0,11
EUR/TRY 34,7899 % -0,21
Piyasalar
9.718,02
% 0,76
32,5203
% -0,11
34,7899
% -0,21
1,0686
% -0,14
45,35
0,00
2.314,92
% -0,31
88,10
% -0,36
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Türkiye için büyümenin sırrı mavi barda saklı

Dünyada ve Türkiye'de büyüme rakamlarına genel bir bakış

GÖKHAN ŞEN
09 Eylül 2016 Cuma, 14:09

Henüz ülkemizde ikinci çeyrek verileri yeni açıklanmışken hızlı bir dünya turu atmak istedim. Malumunuz, küresel büyüme düşüyor. Hatta IMF'ye göre Lehman krizi sonrasında en düşük büyüme yüzde 3 civarı bir figür ile bu yıl yaşanacak. Küresel çapta riskler mevcut; bunlar gelir eşitsizliğindeki artışın sürmesi, Çin'deki yavaşlama, gelişmiş ülkelerde üretken nüfustaki yaşlanma, gelişen ülkelerin yeni bir model yaratamama sorunları ve yine gelişmiş ülkelerdeki yüksek borçluluk, düşen üretkenlik ve son olarak İngiltere'nin AB'den çıkma kararını sembolize eden Brexit olarak sıralanbilir.

DÜNYADA BÜYÜME YAVAŞLIYOR ANCAK...

Küresel büyümenin yavaş olduğundan söz ettik ancak son birkaç aydır küresel bazda tahminen geçici bir canlanma çabası var. Aşağıda JP Morgan'ın küresel bileşik PMI verilerini gösteren endeksi var. Görüldüğü üzere, Mart 2016'da dip yaptıktan sonra dünya çapında bir atak çabası var.

Peki bu büyüme nereden geliyor? Gerçek zamanlı tahmin yapan bir endeksten faydalanarak bakalım*.

Grafik gelişen ülkelerin milli hasıla büyümesini anlatıyor. Şekildeki turuncu çizgi milli hasıla büyümesi. Kesik çizgi ortalama büyüme trendi ve mavi de kurumun tahmini. Görüldüğü üzere yukarıdaki Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) ile uyumlu. Bir çıkarım yapmak gerekirse, küresel büyümede geçici bir canlanma yaşanıyor ve bu canlanmanın sürükleyicisi de gelişen ülkeler.

Bir adım ileri gitmek gerekirse, Çin'de piyasalara nakit enjekte edilmesi ile parasal ve mali koşulların destekleyici olması gibi itici güçler ile birlikte Çin ekonomisi kısa vadeli ve tüketime dayalı bir dip yaptı diye düşünüyorum. Daha çok kredi mekanizmasına dayanan bu canlanmayı geçici olarak görüyorum ve Çin hükümetinin yüzde 6,5 büyüme hedefini yakalama adına yaptığı bir mühendislik olduğu kanaatindeyim.

Gelişmiş ülkelerdeki düşük performans ise hala devam ediyor. ABD'deki -negatif stok etkisinin de katkısıyla- düşük büyüme ve AB içinde yaşanan durağanlık bu yılın aşağı yönlü sürpriz faktörleri. İngiltere'de hissedilen geçici canlanma ve AB'ye bu şokun çok da negatif yansımadığı yönündeki argümanı da belki bir parça tartışmak gerekiyor. Açıkçası Brexit olmadan bu tartışma ne kadar anlamlı kestiremiyorum. İngiltere henüz Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesini işleterek AB'den çıkış kararı almadı ki? Başka bir deyişle, Brexit henüz olmadı. Olduktan sonra konuşmak gerekir. İngiltere'de kısa vadede yaşanan göstergelerdeki canlanmayı ise iki sebebe bağlıyorum. Pound'daki sert düşüşün ihracata katkısı ve verilerin çok sert bir dip yaptıktan sonra ekonomik aktörlerin tepki vermeleri.

TÜRKİYE'DE BÜYÜME

İşte böyle bir soluk canlanma ve trend yavaşlama ortamında Türkiye ekonomisi yön bulmaya çalışıyor. Dünyada parasal koşullar gevşek ancak talep zayıf ve sermaye akışları geçmiş yıllara nazaran oldukça yavaş. Üstelik içeride son 2 yılda 4 seçim, onlarca terör saldırısı ve bir de başarısız darbe girişimi yaşandı. Başbakan Yıldırım bunu Türkiye iyi Gelecek konferansımızda 'pişmiş tavuğun başına gelmedi' şeklinde tanımladı. İkinci çeyrek büyümesinde darbe girişimi etkisi olmasa da bu arka planı da akılda tutmakta fayda var.

Veriyi değerlendirmek gerekirse, büyüme beklentilerin altında kaldı (yüzde 3,7). Önceki çeyrek yüzde 4,8'den 4,7'ye revize edildi. Yılın sonunda yüzde 4'ün altında kalan bir yıllık büyüme olacağı yönünde ekonomistlerin konsensüsleri var ve hükümet de buna yakın bir tahmin tutumu sergiliyor.

Küresel koşulların dayattığı yavaşlama ülkemizde de hissedilmektedir. Bu bakımdan dünya büyümesinin üzerinde oluşan ve hala yüzde 4'leri konuşan büyüme verisini olumlu görmeliyiz. Diğer yandan, nüfus artış hızı ve genç nüfusun dünya ortalamasının üzerinde olduğu ülkemiz iş yaratmak zorunda. Bunun için elbette ki dünyanın kalanına göre daha hızlı büyümeliyiz. Üstelik gelişen ülkelerle kıyasladığımızda performansımız ortalama olarak tanımlanabilir.

Aşağıda bugün açıklanan ve yüzde 3,1 olarak gerçekleşen ikinci çeyrek milli hasıla büyümemizin kompozisyonu var.

Belki sonuçlar kadar gidilen yolu konuşmak gerekiyor: Büyümenin kompozisyonu. Küresel yavaşlama ya da içerideki geçici koşullar bugün varlar ancak yarın olmayabilirler. Ne var ki büyümenin bileşenlerini şimdiden doğru bir patikaya sokamazsak ileride yine birçok kısa vadeli gelişmenin ekonomimize musallat olduğunu görebiliriz. Şimdiden bunu önlemek adına memlekette yatırım ortamını iyileştirmek zorundayız. Bunu hukukta reform yaparak, eğitimi yeniden ele alıp Türkiye'nin uzun vadeli hedeflerine hizmet edebilecek kaliteye getirene kadar durmayarak yapabiliriz. Başkaca çözümler bir yazı konusu olmakla birlikte bence bunlar hem moral kanalı ile hem de doğrudan bize hizmet edebilecek elzem reform alanları. Bunları neden yazıyorum? cevabı yukarıdaki grafikte saklı.

Büyümenin bileşenlerine bakınca iç talebin 5 puandan fazla katkı yaptığını görüyoruz. Bunun yaklaşık 1,6 puanı kamudan geliyor. Böylece devlet 2013'ün 1. çeyreğinden bu yana en büyük desteği vermiş oluyor. Kalanı ise özel nihai talep. Yani tüketiyoruz. Üstelik de başkasının parasıyla borçlanıp yine onların malını tüketiyoruz. Bunun yerine koyduğumuz kendi mallarımız ve turizm gelirlerimiz ise bize morla gördüğünüz barı veriyor. Yaklaşık eksi iki puanlık dış talep götürüsü. Turizmde yaşanan kaybın bunda önemli etkisi olduğunu belirtmek isterim.

Mavi ile gördüğünüz ya da tam göremediğiniz bar ise özel yatırımlar. Son çeyreklerdir bu kalem ortalarda yok. Yatırım olmazsa refah olmaz, istihdam olmaz. İstihdam olmazsa toplumsal barış olmaz, hukuk olmaz, adalet olmaz, mutluluk olmaz. Özel sektörü yatırım yapmaya teşvik etmek zorundayız. Dışarıdan yatırımcıları Türkiye'ye çekmek zorundayız. Kamu eliyle verdiğimiz teşvikleri doğru alanlara yöneltmeli ve bunların sonucunu takip etmek zorundayız.

Aslında, bütün hikayemiz mavi barda saklı. O barın boyunu yukarı doğru uzatmak zorundayız.

----

** Kaynak Fulcrum Asset Management

Yukarı

Business HT×