BIST 100 9.685,54 % 0,42
USD/TRY 32,5041 % -0,16
EUR/TRY 34,7730 % -0,26
Piyasalar
9.685,54
% 0,42
32,5041
% -0,16
34,7730
% -0,26
1,0686
% -0,14
45,38
0,03
2.322,26
% 0,01
88,24
% -0,20
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

3 grafikte Merkez Bankası'nın zorlu savaşı

Merkez Bankası'nın faiz ve rezerv karşılık oranlarında yaptığı indirimler bankaların likidite sorununu çözmeye yetmiyor

3 grafikte Merkez Bankası'nın zorlu savaşı
CONSTANTINE COURCOULAS - BLOOMBERG NEWS 08 09 2016, 12:23

Bankacılık sistemindeki fonlama sıkıntısını çözmek isteyen yetkililer özellikle son zamanlarda pek çok önemli adım attı; ancak atılan bu adımlar şu ana kadar istenilen düzeyde işe yaramamış gibi gözüküyor.

15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminden bu yana Merkez Bankası gecelik borç verme faizini iki seferde toplam 50 baz puan indirerek yüzde 8,5 seviyesine çekti. Aynı süreçte rezerv karşılık oranlarını da iki kez indirdi. 

Ancak bu adımların şu ana kadar bankaların reel finansman maliyetlerine yansıması sınırlı oldu. 19 Ağustos'a kadar geçen dört haftada bankaların üç aylık mevduat çekmek için ödediği faiz oranı sadece 8 baz puan düştü. 

Yetkililerin karşılaştığı en büyük sorun bankaların finansman konusunda merkez bankasından daha çok mevduatlara bağımlı olması. Türklerin G20 ülkeleri arasında tasarruf alışkanlığı en zayıf toplumlardan biri olması bu durumu daha büyük sorun haline getiriyor. 

Kredilerin mevduatlara oranı yüzde 124 ile rekor seviyelere yakın seyrediyor. Bu da bankaları daha yüksek faizle müşteri çekmek zorunda bırakıyor. Faiz oranlarının yüzde 8 civarında seyreden enflasyondan daha yüksek olması da gerekiyor.

Tüm bunlar biraraya gelince de Merkez Bankası'nın kullandığı araçlar daha az etkili oluyor.

HSBC Portföy Yönetim Stratejisti İbrahim Aksoy da bu durumu, "Para politikasının aktarım mekanizmasının bir bağlantısızlık sorunu var" şeklinde ifade etmişti.

Para politikasının fonlama maliyetlerinde neden istenilen düşüşü sağlayamadığını bu 3 grafikte görmek mümkün:

1) Bankaların mevduat yarışı hızlanıyor; bu da bankaların kârlarını korumak için kredi alanlara daha fazla maliyet yüklemesi anlamına geliyor. 

Bunu nereden anlıyoruz? Bankacılık sektörünün Türk lirası cinsinden faiz getirili nakdinin yüzde 72'sini oluşturan 3 aya kadar vadeli mevduatlar için ödenen ağırlıklı ortalama faiz oranı şu anda yüzde 10,7 seviyesinde. 

Merkez Bankası yayımladığı en son mevduat verisi 19 Ağustos tarihli olduğundan faizlerde ve rezerv karşılık oranlarında yapılan son indirimlerin etkisi ise henüz görülemiyor.

 

2) Bu durumu telafi etmek isteyen bankaların Merkez Bankası'nın sağladığı ucuz likiditeye bağımlılığı artıyor. Bankaların toplam ihtiyaçları içinde Merkez Bankası'nın payı yüzde 4,7'yle en az beş senenin en yüksek seviyesine ulaşmış durumda. Bu da 2013'ten bu yana dört kat artış anlamına geliyor. Merkez Bankası'ndan borç alınan miktar da geçen hafta itibariyle 118 milyar lira ile rekor düzeye çıktı. Bunun yüzde 42'si gecelik borç verme aracılığıyla alındı.

 

3) Tüm bunlar bankaların neden birbirini faiz koridorunun üst bandından daha aşağıda bir oranla fonlama konusunda gönülsüz olduğunu da açıklıyor. Tarihsel olarak bakıldığında bankaların borç verdiği oran resmi oranların altında olmuştur; ancak faiz indirimlerine rağmen 2015'ten bu yana yüksek seyretmeye devam ediyor.

 

Yukarı

Business HT×