17 12 2015, 14:07 Güncelleme: 14:07
Fed dün akşam uzun zamandır beklenen faiz artırımı adımını attı ve büyük bir belirsizlik kaynağını ortadan kaldırarak Çin'deki gelişmeleri yatırımcıların ve politika yapıcılarının en büyük ilgi odağı haline getirdi.
Ancak yavaşlayan bir Çin'in ekonomilerinde oluşturabileceği riski hesaplamaya uğraşan dünya merkez bankaları, dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde ne olup bittiğini anlamaya çalışan diğer herkesten daha iyi bir sonuca ulaşmış gibi durmuyor.
Avusturalya ve Japonya merkez bankalarının Pekin'de mevcut ofisleri var, ancak Amerikan Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası da çok da güvenli olmayan resmi verilere güvenmek zorunda gibi gözüküyor.
Küresel ticaretin yüzde 10'dan fazlasından sorumlu olan Çin, hala küresel büyümenin tek en büyük katkıcısı durumunda. Çin'de finansal piyasalarda yaşanan tasfiyeler dünya genelinde dalgalanmalara yol açarak Eylül ayında faiz artırımı düşünen Fed'in harekete geçmemesine neden oldu.
Ancak bununla bitmiyor, Çin'in etkisi daha da artıyor. Eğer Pekin yuan'ın daha da zayıflamasına izin vererek sadece dolara endekslemek yerine diğer para birimleri sepetine de endekslerse, faiz artışlarını küresel çapta erteleyecek ya da tersine döndürecek bir ihracat deflasyonuna sebebiyet verebilir.
Reuters'a konuşan St.Louis Merkez Bankası Başkanı James Bullard, “En iyi bilgiyi elde etmeye çalışıyoruz...ve herkesle konuşuyoruz. Ancak diğer herkesten daha iyi bir bilgiye sahip olduğumuzu zannetmiyoruz” dedi.
Ekonomistler yıllardır Çin'in finansal istatistiklerini sorguluyorlar ve son 30 yılda yıllık neredeyse yüzde 10 büyüme yaşayan bu ekonomiyle başa çıkmak için beton, çelik ve elektrik üretimi gibi ölçümlere başvuruyorlar.
Şimdi, Çin'in ihracata dayalı imalat devliğinden ölçülmesi daha zor olan hizmet ekonomisine geçişiyle bu ölçümlere gereksinim azaldı.
Bullard da, “Çin hükümetinin iyi bir bilgiye sahip olduğunu düşünmüyorum” dedi.
