KERİM KARAKAYA
03 08 2015, 17:25 Güncelleme: 04.08.2015, 09:04
Merkez Bankası, reel setörün borçlarına ilişkin 2013 yılına kadar geriye dönerek 12 milyar dolarlık revizyon yaptı. Revizyon ile birlikte reel sektörün kısa vadeli döviz açık pozisyonu kalmazken 7,1 milyar dolar da fazla verildi.
Yeni yönteme göre 25 milyar dolar büyüklüğündeki dövize endeksli krediler (DEK) rakamlarının yarısı uzun yarısı ise kısa vadede gösterildi. Böylece daha önce 5,7 milyar dolar olan döviz açık pozisyonu, Nisan ayında 6 milyar dolar fazlaya çıktı. Başka bir ifadeyle reel sektörün kısa vadeli açık pozisyonu kalmadı, hatta artıya geçti.
Mayıs sonu itibariyle ile kısa vadeli döviz fazlası fazla 7,1 milyar dolar oldu.
Reel sektörün 1 yıldan kısa vadeli borçlarının miktarı şirketlerin risk düzeylerini gösteren önemli bir kriter olarak görülüyor. Rakamın artması, reel sektörün üzerindeki riskinin ve talebinin artabileceği şeklinde yorumlanıyor.
"Açık pozisyonun eksiden artıya geçiyor olması çok önemli" diyen Deniz Yatırım Başekonomisti Özlem Derici, "Bu döviz piyasası üzerinde reel sektör talebinin sanıldığı kadar fazla olmayabileceğini hatta şirketlerin kısa vadede ellerinden çıkarabilecekleri döviz olabileceği anlamına gelir" diye konuştu.
Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada, Mayıs 2015'ten itibaren DEK kredilerilerinin kısa vdeli ve uzun vadeli olarak ayrıldığı, bu ayrımın Aralık 2008'e kadar geri götürüldüğü belirtildi. Banka, revizyona neden ihtiyaç duyulduğuna ilişkin olarak BusinessHT'ye daha fazla ayrıntı vermedi.
Dolar kuru yılbaşından bu yana yüzde 7'nin üzerinde değer kaybederken, TL en çok düşen gelişen para birimleri arasında 3'üncü sırada yer aldı.
Merkez Bankası ise reel sektörün risklerine yönelik olarak yapılan değerlendirmelere katılmıyor. Son olarak 30 Temmuz'da konuşan Başkan Erdem Başçı, KOBİ'lerin yüzde 90'ının borcunun TL cinsinden olduğunu belirterek döviz riskinin yüksek olmadığını kaydetmişti.
Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, önceki açık pozisyonun da çok yüksek olmadığını belirtirken, yalnızca bu verinin reel sektör üzerinde büyük risk yaratabileceği fikrine katılmadığını kaydetti.
