Başbakan'dan açıklama

Başbakan Ahmet Davutoğlu Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada Suriye'de 3. dalga, Irak'ta ise ikinci dalga operasyonların yapılması talimatı verdiklerini belirtti.

Bugünekadar 22 ilde yapılan eş zamanlı operasyonlarda 590 kişinin gözaltına alındığını söyleyen Davutoğlu operasyonların devam ettiğini söyledi.

Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan ifadeler şunlar oldu:

7 Haziran'dan bugüne 5 polis ve askeri şehit edilmesi, 121 silahlı saldırı, 15 adam kaçırma, 16 yol kesme dahil toplam 281 terör eylemi yapılmıştır. 

Suruç saldırısı Türkiye'nin demokrasisine yapılmış bir saldırıdır.

Operasyonların amacı Türkiye'de demokrasi ve özgürlüğü teminat altına almaktır.

Hukuk dışına çıkan her eylem cezalandırılacaktır. Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden gelişmelere sessiz kalması beklenemez.

Türkiye'nin her bölgesinde hukuk kuralları işler, onun dışında kimsenin vatandaşımıza baskı uygulamasına izin verilemez.

Askeri operasyonları yürütürken, bir taraftan da Türkiye'de yönetim boşluğu olmaması için hükümet kurma çalışmalarına devam ediyoruz.

Siyasi partilere de gün dayanışma günüdür çağrısı yapıyorum. Biz Türkiye hükümetsiz kalmasın diyoruz bazıları biz bu süreçte yokuz diyorlar. 

Terör örgütlerine sesleniyorum. Sizin ve sizi kullanan çevrelerin Türkiye üzerine hesapları tutmayacaktır. Tahammül sınırlarımız zorlanmamalıdır.

Bölgemizin güvenliği için barışçı çabalarımız devam edecektir.

Bu noktasal bir operasyon değildir, bir süreçtir. Tehdit devam ettiği sürece operasyonlarımız sürecektir.

Uluslarası temaslarımız sürüyor. Nato Genel Sekreteri ile görüştük. Mesut Barzani ile 1 saatlik dostane bir görüşmemiz oldu. Teröre karşı her türlü katkıyı vereceklerini söylediler.

Şu ana kadar yürütülen operasyonlar İncirlik mutabakatından bağımsızdır. Bu mutabakat olmasa da bu operasyonlar yapılacaktı.

Çözüm süreci bizim için tarihi ve stratejik bir süreçtir. Geçmişteki birçok acıların, yasakların ortadan kaldırılması ve onurlu bir vatandaşlık için hayata geçirilen bir projedir. Dolayısıyla 2013 Mart ayında birçok sınamalardan sonra Türkiye'deki silahlı unsurların Türkiye'yi terk etmesi aşamasına gelinmişti. Bu sadece hükümetin değil Türkiye'nin projesiydi. Muhatabımız bir kesim değil tüm Türkiye olmuştu. Ancak 2013 Mayıs ayında Türkiye'yi terk etmesi gereken unsurlar bırakın terk etmeyi eylemlerini artırdılar. Biz bu unsurlara Türkiye'yi terk etme çağrısında bulunduk. Gittikçe Türkiye'yi Suriye'deki gelişmeleri de istismar ederek tehdit eder konuma geldiler. Süreci desteklemekten taviz vermeyeceğiz. Ama süreci istismar ederek bunu kullananlara imkan vermeyeceğiz. HDP yöneticileri son derece samimiyetsizdir. HDP artık silah mı demokrasi mi konusunda karar vermelidir.

İstanbul'daki toplantı ile ilgili kimse tek taraflı olarak biz burada yürüyeceğiz talebinde bulunamaz. Başka bir grup da aynı güzergahta toplantı çağrısında bulunsa şiddet ortamı nasıl engellenecek. Tam da böyle kritik bir aşamada güvenlik tedbirleri alınmadan böyle bir yürüyüşe izin vermeyiz. Belirtilen yerlerde toplantı yapılabilir ama hiçbirinin elinde silah, yüzlerinde maske olmayacak.

Böyle dönemlerde TBMM nihai istişare makamıdır, CHP'nin çağrısına olumlu yaklaşıyoruz. Orada bir deklarasyon çıkarsa memnuniyet duyarız.