BIST 100 9.813,68 % 0,94
USD/TRY 32,5050 % -0,19
EUR/TRY 34,9635 % 0,32
Piyasalar
9.811,57
% 0,92
32,5048
% -0,19
34,9628
% 0,31
1,0728
% 0,28
44,84
-0,51
2.325,83
% 0,42
88,01
% 0,00
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Ben Bernanke'nin yazısı

Stanford Ekonomisti John Taylor’un parasal ekonomiye gerçekleştirdiği birçok katkıdan bir tanesi belki de 'Taylor Kuralı'dır. Taylor Kuralı, FOMC tarafından alınan faiz kararlarını tanımlamayı hedefleyen basit bir eşitlik

Ben Bernanke'nin yazısı
BEN S. BERNANKE 29 04 2015, 16:59

Stanford ekonomisti John Taylor’un parasal ekonomiye gerçekleştirdiği birçok katkıdan bir tanesi belki de 'Taylor Kuralı' (ismi kendisi değil, başkaları koydu) olarak bilinen kuraldır. Taylor Kuralı, Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) tarafından alınan faiz kararlarını tanımlamayı hedefleyen basit bir eşitlik.

Taylor kuralı önemli bir tanımlayıcı araçtır. Fakat Taylor’un inancına göre kural, para politikasını hem belirlemeli hem de tanımlamalı – yani bir başka deyişle bu kural para politikası için bir gösterge olmalı.

Bu noktadan başlarsak John geçtiğimiz 12 yıl gibi bir süredir Fed’in politikalarını sürekli olarak eleştirdi. Eleştirilerinin bazılarını son zamanlarda gerçekleşen ve ikimizin de katıldığı bir IMF konferansında tekrar etti.

Uzun hikayeyi kısa kesmek gerekirse Taylor, Fed’in kuralını yeterince yakından takip ederek politikalarını buna göre belirlemediğini ve bu sözde başarısızlığın da çok kötü politika sonuçlarına neden olduğunu düşünüyor. Bu yazımda neden John’un bazı iddiaları ile aynı fikirde olmadığımı açıklayacağım.

TAYLOR KURALININ TEMELLERİ

Taylor Kuralı'nın bazı temelleri ile başlayacağım. Geçmişe bakılırsa FOMC para politikasını federal fonlama oranını yükselterek veya indirerek yaptı. John’un 1993 yılında yazdığı bir ödevde ilk kez bahsini ettiği Taylor Kuralı FOMC’nin federal fonlama oranı ile ekonominin şu anda içinde bulunduğu durumu birbirine bağlayan bir sayısal formül. Formül şöyle:

r = p + .5y + .5(p-2) + 2 (“Taylor kuralı”)

Bu durumda;

r =  federal fonlama oranı

p = enflasyon oranı

y = belirlenen ekonomik büyüme oranından şaşılan yüzde

Normalde Fed’in reel ekonomik büyüme hedefi ekonominin tam sermaye kullanımı ve tam istihdam ile gerçekleştirebileceği potansiyel üretim oranıdır. Bu göz önüne alındığında Taylor kuralındaki y değişkeni gerçek büyümenin potansiyel büyümeden olan fazlası, yani üretim açığı olarak bilinen şeydir.

Eğer formülü kelimelere dökmek gerekirse Taylor Kuralı, FOMC’nin federal fonlama oranını yüzde 1.5 artıracağını öngörüyor.

Taylor Kuralı aynı zamanda enflasyon hedefinin tutturulduğu ve gerçek büyümenin potansiyel büyümeye eşit olduğu (üretim açığının sıfır olduğu) bir ortamda Fed’in faiz oranlarını tarihi ortalaması olan yüzde 2’de tutacağını öngörüyor. 1993 yazısında John, formülünün geçen 12 yıl boyunca FOMC’nin aldığı kararları çok iyi açıkladığını belirtiyor.

TAYLOR'UN FED POLİTİKASINA ELEŞTİRİSİ

Taylor Kuralı para politikasının geçmişte nasıl yapıldığına dair hoş ve basit bir açıklama sunuyor. Fakat para politikasının nasıl yapılması gerektiği hakkında ne diyor?

John, başlarda kuralının genel bir rehberden öteye ele alınması gerektiğine inanmıyor gibi görünüyor. 1993 tarihli yazısında basit ve mekanik bir formülün para politikasına karar verenlerin dikkate alması gerektiği bir çok faktörü içerisinde barındırmasının pek mümkün olmadığını belirtiyor.

John’un bu başlardaki görüşünün mantıklı olduğuna inanıyorum. Bir politika yapıcısı olarak Taylor Kuralı'nın değişkenleri de dahil olmak üzere farklı politika formüllerine atıflarda bulundum. Fakat böylesi kuralların dinamik ve karışık bir ekonomi ortamında politika gerçekleştirmek için dikkate alınması gereken bütün faktörleri içeremeyeceği bana gün gibi açık gelmişti.

Fakat son zamanlarda öyle görünüyor ki John, kuralına çok daha fazla eğilerek politikaların kendi kuralına çok yakın hareket etmesi gerektiğini ve en ufak bir uzaklaşmanın bile devasa maliyetleri olacağını tartışıyor.

Yaptığı iki spesifik açıklama şöyle:

* Öncelikle John, FOMC’nin 2003-2005 yılları arasında faiz oranlarını Taylor kuralının belirlediğinden çok daha aşağıda tuttuğunu ve bunun da konut sektöründeki balon ve diğer finansal araçlarda yaşanan aşırılıkların en büyük nedeni olduğunu söylüyor.

* İkincisi, John’a göre Fed’in para politikası finansal krizin başlangıcından bu yana formüle pek yakın değil ve çok aşırı genişlemeci. John, FOMC’nin Taylor kuralını takip etmesi durumunda sıfıra yakın faiz politikasını birkaç yıl önce sonlandıracağını söylüyor. Hayal kırıcı toparlanmanın çoğunluğunun Fed’in politikaları yüzünden olduğunu söylüyor.

John’un birinci söylediğinin benzeri iddialara 2010 yılında gerçekleştirdiğim bir konuşmada kısaca değinmiştim. Özetle Fed’in 2003-2005 yılları arasındaki faiz politikasının konut balonunun boyutu, zamanlaması veya küresel doğasını açıklayamayacağını söylemiştim. O noktaları burada tekrar etmeyeceğim. Onun yerine John’un iddialarını kendi kuralını kullanarak cevaplayacağım; yani 2003-2005 yılları arasında ve kriz sonrasında Fed’in para politikalarının aşırı genişlemeci olup olmadığını.

UYARLANMIŞ BİR TAYLOR KURALI

John’un iddialarının sağlamlığını test etmek için Taylor benzeri fakat iki noktadan modifiye edilmiş bir politika kuralını hesapladım.

Öncelikle Taylor kuralında kullanılan enflasyon hesabını değiştirdim. 1993 yazısında John enflasyonu hesaplamak için GSYH deflatörü olarak bilinen bir fiyat endeksi kullanıyor. Fakat enflasyondan bahsederken ekonomistler genellikle tüketici fiyatlarında gerçekleşen artıştan bahsederler. GSYH deflatörü yerel üretilen tüketici ürünlerinin fiyat değişimlerinin yanında bir de sermaye ürünleri ve hükümetin harcama yaptığı noktalardaki fiyat değişimlerini de hesaba katıyor. Bu deflatör aynı zamanda ithal ürün fiyatlarını da eşitlik dışarısında bırakıyor.

Pratikte FOMC uzun süredir tercih ettiği enflasyon göstergesinin kişisel tüketim harcamaları (PCE) deflatöründe spesifik olarak gösterildiği gibi tüketici fiyatlarındaki değişiklik olduğunu net bir şekilde vurguluyor. FOMC genel PEC enflasyonunu hedefler fakat çekirdek PCE enflasyonunu daha iyi bir orta vadeli enflasyon göstergesi olarak ele alır ve dolayısıyla gelecekteki enflasyon oranının daha iyi bir göstergesi olarak görür. Buna bağlı olarak benim modifiye edilmiş Taylor kuralımda enflasyonu çekirdek PCE enflasyonu olarak tanımlıyorum.

İkincisi; politikanın enflasyon ve üretim açığındaki değişimlere niceliksel olarak nasıl cevap verdiğini dikkate almak önemli. Orijinal Taylor kuralı fonlama oranlarının enflasyon veya üretim açığındaki değişimlere yarım veya 1 puanlık bir tepki gösterdiğini varsayıyor. Prensip olarak üretim açığı ce enflasyondaki etkiler politika yapıcılarının üretimde istikrarı sağlamak için enflasyonda ne kadar değişimi göze alacaklarına (ve tabii ki diğer etkenlere) bağlı olmalı.

Taylor’un yazısından sonra çıkan bazı araştırmalar fonlama oranlarının üretim açığına daha büyük bir cevap verme imkanının olduğunu gösterdi. Benim kişisel tecrübeme göre FOMC, yüksek üretim açığı katsayısının da dahil olduğu Taylor kuralının birçok değişkenini çok yakından takip etti.

Finansal krizden bu yana geçen zaman için ise modifiye edilmiş Taylor kuralı en azından son dönemlere kadar “doğru” fonlama oranının negatif olması gerektiğini tavsiye ediyor. Eğer Taylor kuralı faiz oranlarının keskin bir şekilde negatif olması gerektiğini tavsiye ediyorsa, ki bu çok uygun değil, o zaman Fed’in faizleri sıfıra yakın tutması doğru olan şeydir.

John’un dikkatleri çektiği gibi ABD’de ekonomik toparlanma biraz hayal kırıklığı yarattı. Fakat bunu Fed’in politikalarına bağlamak biraz konuyu esnetmek olur. 2007-2009 krizi en azından Büyük Buhran’dan bu yana gerçekleşen en büyük kriz olmakla beraber ekonomide çok derin yaralar bıraktı.

Toparlanmanın önünde Avrupa’da 2010 yılı sonrasındaki sıkı para politikaları ve mali sorunların yeniden ortaya çıkması gibi bazı engeller de vardı. Diğer sanayileşmiş ülkelere kıyasla ABD Büyük Resesyon’dan bu yana güçlü bir toparlanma yaşadı.

PARA POLİTİKASI: SİSTEMATİK, OTOMATİK DEĞİL

1990’lı yılların başından bu yana ABD para politikasının modifiye edilmiş bir Taylor kuralıyla güzel bir şekilde açıklanabildiğini gösterdim. Bu Fed’in dikkatle seçilmiş ve geliştirilmiş yollarını bırakarak sadece bu kuralı takip etmesi gerektiği anlamına mı geliyor? Bir başka deyişle Taylor’un önerdiği gibi FOMC’nin faizi belirleyen kurallarını daha önceden açıklaması çok mantıklı gelir mi?

Hayır. Para politikası sistematik olmalı. Otomatik değil. Taylor kuralının basitliği, FOMC üyelerinin eğer iyi politikalar yapmak istiyorlarsa dikkate almaları gereken faktörlerin karmakarışık doğalarını görmezden geliyor.

Küçük bir liste yapmak gerekirse burada birkaç örnek var:

* Taylor kuralı politika yapıcıların üretim açığını bildiklerini ve bunda aynı fikirde olabileceklerini varsayıyor. Öyle ki son zamanlarda istihdam piyasasında yaşanan yavaşlıktan da görüleceği gibi üretim açığını tahmin etmek zor ve FOMC üyeleri tipik olarak farklı görüşlerde oluyorlar.

* Taylor kuralı beklenen oranın negatif olması durumunda (neredeyse krizin başladığı günden bu yana) ne yapılacağı konusunda herhangi bir tavsiyede bulunmuyor.

* Verilen işaretler dışında Taylor kuralında enflasyon ve üretim açığının ne ağırlıkta olması gerektiğine dair bir ortak nokta yok.

* Taylor kuralı denge federal fonlama oranının yüzde 2’de sabitlendiğini öneriyor. Prensipte bu oran değiştiğinde Taylor kuralının sonuçlarının da uyarlanması gerekiyor. Hem FOMC hem de piyasa öyle görünüyor ki denge fonlama oranını standart Taylor kuralının öngördüğünden daha düşük tahmin ediyor. 

Yukarı

Business HT×