BIST 100 9.693,46 % 1,77
USD/TRY 32,5355 % 0,02
EUR/TRY 34,7190 % 0,09
Piyasalar
9.693,46
% 1,77
32,5355
% 0,02
34,7190
% 0,09
1,0656
% 0,12
45,44
-0,05
2.391,93
% 0,54
87,29
% 0,21
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Bernanke'den blog yazısı

Fed Eski Başkanı Ben Bernanke, en son blog yazısında para politikaları üzerine yazdı

Para politikası mali istikrara yönelik riskleri dikkate almalı mı?
BEN BERNANKE* 09 04 2015, 13:00

Büyük Resesyon’a cevap olarak Fed kısa dönem faiz oranlarını Aralık 2008’den bu yana sıfıra yakın tuttu ve diğer bazı ek önlemler alarak toparlanmanın güçlenmesi ve maaşlar ve fiyatlarda düşüşün önlenmesini hedefledi. Her ne kadar toparlanma beklendiği kadar hızlı gerçekleşmese de ABD’de bugün istihdam durumu birkaç yıl öncesine göre çok daha iyi ve deflasyon riski çok düşük. Fed politikaları bunu sağlamak için çok uğraştı.

Ekonomideki sağlam gelişmelere rağmen Fed’in genişlemeci para politikası birçok eleştiri aldı. Eleştiren kişiler ilk başlarda bu politikalardan doğan enflasyon riskine dikkat çektiler. Zaman geçmesiyle enflasyonda artışın da düşük kalmasının ardından artık bu eleştiri çok geçerli görünmüyor. Son dönemlerdeki eleştiriler ise faiz oranlarını uzun süre düşük tutmanın finansal istikrara yönelik riskler oluşturabileceği, örneğin varlık fiyatlarında balon oluşumu veya aşırı kredi yaratılması gibi şeyler olacağı etrafında yoğunlaştı.

Kimse hata yapmasın: Son tecrübemiz gösterdi ki finansal istikrara yönelik tehditler çok ciddiye alınmalıdır. Fakat bu tehditleri ele alırken para politikası ideal olmaktan çok uzak. Öncelikle para politikası kör bir araçtır. Para politikası ekonomi ve finansal piyasalar üzerinde geniş bir etki yarattığı için bunu bir varlık fiyatında oluşan “balonu patlatmak” için kullanmak beklenmedik birçok yan etki yaratabilir. İkinci olarak para politikası ancak bir yere kadar bir şeyler yapabilir. Örneğin bu politika Fed’in kısa vadeli tam istihdam ve fiyat istikrarı konusunda kullanıma müsait değildir.

Ben bu nedenlerden dolayı finansal istikrarı teşvik etmek için mali düzenleme ve denetleme gibi hedefleri olan önlemler alınmasının para politikasından daha güvenilir olacağı fikrini savundum. Veya Fed Başkanı olarak ilk konuşmamda söylediğim gibi “görev için doğru aracın kullanılması gerekir.” Bu doğrultuda benim Fed başkanlığım döneminde politika yapıcılar ve görevliler mali düzenleme ve denetime yönelik sistemik bir yaklaşım geliştirdiler. Bir başka deyişle mali sistemin bütünündeki gelişmeleri düzenli bir şekilde izlemeye ve ele almaya başladık – Fed’in düzenleme görevi verilmediği bölgeleri bile. Fed’deki meslektaşlarım ve ben aynı zamanda mali sistemi daha dirençli yapacak önlemleri destekledik. Bu önlemler arasında bankaların daha fazla sermaye ve nakit bulundurmaları da yer aldı. Ve aynı zamanda stres testlerimizi yaparak bankaların ciddi mali ve ekonomik şoklara ne kadar hazır olduklarını gördük.

Fakat bu makroihtiyati yaklaşım henüz kanıtlanmadı ve çeşitli nedenlerden dolayı biliyoruz ki mali düzenlemeciler 2007-2009 krizini engellemek için yeterli çabayı göstermediler. Dolayısıyla düzenleme ve denetlemenin savunmanın en önünde yer alması konusunda aynı görüşü paylaşsak da para politikası kararlarının mali istikrara yönelik riskleri ele alması gerektiği ihtimalini de devre dışı bırakamayız. Bunu akılcı bir yolda yapabilmek kar ve zararlarını göz önüne almayı gerektirir. Para politikasını normalde olacağından daha sıkı tutmak gelecekteki kriz riskini azaltsa da, istihdam ve enflasyonu Fed’in yakın vadedeki hedeflerinden uzaklaştırma ihtimalini de taşıyor. Para politikasının yapımında büyük değişikliklere gitmeden önce bu konuyla ilgili bazı şeyleri iyi anlamamız lazım.

Andrea Ajello, Thomas Laubach, David Lopez-Salido ve Taisuke Nakata tarafından kaleme alınan son dönemlerdeki bir çalışma bu politikanın yapımındaki faktörleri niceliksel olarak ele alan ilk çalışma. Çalışma, Fed’in politika analizi için düzenli bir şekilde ele alınan ekonomilere benzer bir modeli tartışıyor. Bu modelde para politikası yalnızca kısa vadede istihdam yaratımı ve enflasyonu değil, aynı zamanda gelecekte muhtemel ve iş yok eden bir kriz ihtimalini de etkiliyor.

Her ne kadar prensipte yazarların ele aldığı çerçeve, para politikasına mali istikrarın sağlanmasında önemli bir rol verse de, faydalar ve zararlar ele alındığında buna çok fazla ihtiyaç olmadığı görülüyor. Analizlerinde görüyorlar ki mali istikrar endişelerini ele almak Fed’in normalde yapacağından faizleri 3 baz puan yukarıda tutmasına neden olacak – çok düşük bir rakam. Görülen o ki tarihi ilişkilere baktığımızda yüksek faiz oranları zaten düşük olan ekonomik kriz ihtimalini daha da düşürmez, fakat kısa vadede işsizlik ve tehlikeli seviyelerde düşük enflasyon tehdidini ortaya çıkarır.

Akademisyenlerin dedikleri gibi bu konuda daha fazla araştırmaya tabii ki ihtiyaç var. Fakat ilk bulgular merkez bankalarının faiz belirleme politikalarını mali istikrarı sağlamak için önemli boyutta değiştirmemeleri gerektiğini ortaya çıkarıyor. Verimli bir mali denetleme tabii ki mükemmel olmayabilir ama istikrarlı bir mali sistem devam ettirebilmemiz için elimizdeki en önemli araç. Mali istikrarı teşvik etme çabalarında merkez bankaları denetleme, düzenleme ve makroihtiyati politika araçlarına yoğunlaşmalılar.

----

*Fed Eski Başkanı, Brookings Enstitüsü

Yukarı

Business HT×