BIST 100 8.718,11 % -1,25
USD/TRY 32,3379 % 0,09
EUR/TRY 35,2007 % 0,10
Piyasalar
8.718,11
% -1,25
32,3379
% 0,09
35,2007
% 0,10
1,0873
% 0,00
48,91
0,00
2.162,08
% 0,08
86,86
% -0,03
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Bernanke'nin ilk yazısı

Fed Eski Başkanı Ben Bernanke, küresel ölçekte faizlerin neden düşük kaldığınız yazdı. İşte Bernanke'nin ilk blog yazısı

Bernanke'nin blog yazısı
BEN BERNANKE* 31 03 2015, 20:57

Dünya genelinde kısa veya uzun dönem faiz oranları bu günlerde oldukça düşük. ABD hükümeti yüzde 1.9’la 10 yıllık borçlanabilirken, yüzde 2.5 ile de 30 yıllık borçlanabiliyor. Diğer sanayileşmiş ülkelerdeki oranlar ise daha da düşük: örneğin Almanya’da 10 yıllık tahvillerin faizleri yüzde 0.2, Japonya’da yüzde 0.3, Birleşik Krallık’ta yüzde 1.6. İsviçre’de 10 yıllık tahvillerin faizleri şu an çok az negatif bölgede ve bunun anlamı da İsviçreli bankaların paralarını tutması için İsviçre hükümetine para ödemek zorunda olması! Firmalar ve hane halkı tarafından ödenen faiz oranları kredi riskinden dolayı bir nebze daha yüksek olsa da tarihsel olarak baktığımızda yine çok düşük seviyedeler.

Düşük faiz oranları kısa vadede ortaya çıkan bir şey olmaktan ziyade uzun vadeli bir trendin parçalarıdır. 10 yıllık tahvil faizleri ABD’de 1960’lı yıllarda göreceli olarak düşük seyrederken, 1981 yılında yüzde 15 ile zirveyi gördü ve o zamandan bu yana düşüş gösteriyor. Bu seyir enflasyondaki artış ve düşüşle açıklanabilir. Her şey eşit tutulduğu zaman yatırımcılar enflasyonun yükseldiğini gördüklerinde alım gücü düşen dolarlarını telafi edebilmek için daha yüksek getiri talep ederler. Fakat enflasyon korumalı tahvillerdeki faizler de bu sıralar oldukça düşük: enflasyona uyarlanmış 10 yıllık ABD tahvillerindeki faiz oranı an itibariyle eksi yüzde 0.1.

Faiz oranları neden bu kadar düşük? Düşük kalmaya devam mı edecekler? Düşük faiz oranlarının ekonomiye etkisi ne?

Sokaktaki insana “Faizler neden bu kadar düşük?” diye sorsanız büyük ihtimalle size Fed’in bu oranları düşük tuttuğunu söyleyecektir. Bu cevap yalnızca dar açıdan bakıldığında doğrudur. Fed tabii ki kısa vadeli nominal faiz oranlarına karar veriyor. Fed’in politikaları aynı zamanda uzun vadede enflasyon ve enflasyon beklentilerinin belirlenmesinde en büyük rolü oynayan faktördür ki enflasyon trendi de faiz oranlarını belirler. Fakat ekonomi için en önemli olanı reel, yani enflasyona uyarlanmış faizdir (piyasa faiz oranı eksi enflasyon oranı). Örneğin reel faiz oranları en çok sermaye yatırımı kararları için önemlidir. Fed’in uzun vadeli reel faiz oranlarını etkileme gücü sınırlıdır. Kısa vade hariç, reel faiz oranı ekonomik büyüme beklentilerinin de dahil olduğu birçok ekonomik faktör tarafından belirlenir – Fed tarafından değil.

Bunun neden olduğunu anlayabilmek için denge faiz oranına bakmamız lazım (19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında yaşayan İsveçli ekonomist Knut Wicksell bulduğu için bazen Wicksellian faiz oranı da denilir). Denge faiz oranı tam istihdam ve sermaye kaynaklarıyla istikrarlı bir hareket gösteren faiz oranıdır. Bu denge oranını birçok faktör etkiler ve bu faktörler zamanla değişim göstermektedir. Hızlı büyüyen dinamik bir ekonomide her şey eşit tutulduğunda denge faiz oranlarının yüksek olmasını bekleriz, bu da sermaye yatırımlarındaki yüksek potansiyel getirileri yansıtır. Yavaş büyüyen veya resesyona ilerleyen bir ekonomide ise yatırım fırsatları sınırlı ve düşük karlı olduğu için denge faiz oranı da düşük olur. Hükümet harcamaları ve vergilendirme politikaları da denge faiz oranını etkiler: Yüksek bütçe açıkları da denge faiz oranını artırmada önemli rol oynar çünkü hükümetin borçlanması özel yatırımlar için ayrılan parayı azaltır.

Eğer Fed tam istihdam ve sermaye kullanımını görmek istiyorsa (tabii ki bunu ister) o zaman görevi elindeki araçları kullanarak piyasa faiz oranlarını denge faizi seviyesine doğru sürüklemek, veya en azından kendi tahminine göre en iyi denge seviyesi olduğunu düşündüğü noktaya götürmek. Eğer Fed denge faiz oranına göre piyasa faizini uzun süre yüksek tutmaya çalışırsa ekonomi yavaşlayacaktır çünkü borçlanma oranları yüksek olduğunda yapılan yatırımlardan elde edilecek getiriler de bir o kadar düşecektir. Buna benzer olarak Fed faiz oranlarını uzun süre düşük tutarsa ekonomide aşırı ısınma meydana gelecektir ve bu da enflasyona yol açacaktır – bu da istikrarsız ve istenmeyen bir durumdur. Fed piyasa faiz oranlarını etkiliyor ama tamamen serbest bir şekilde değil; eğer Fed sağlıklı bir ekonomi istiyorsa piyasa faiz oranlarını denge faizine doğru kararlı bir şekilde iteklemesi gerekiyor.

Bu çok ders kitabı tarzında geliyor kulağa – fakat bu noktayı anlayamamak Fed’in politikalarını eleştirme konusunda bazı kafa karışıklıklarına yol açtı. Benim başkan olduğum dönemde birden fazla yasa yapıcı beni ve Federal Açık Piyasa Komitesi’nde bulunan meslektaşlarımı, faizleri düşük tutarak “emeklileri otobüsün altına atmak” ile suçlamıştı (senatörlerden birinin sözlerini kullanmamız gerekirse). Senatörler biriktirdikleri paralarla ve bu paralardan elde ettikleri getirilerle yaşamlarını sürdüren emekliler hakkında endişelenmişlerdi.

Ben de bu emekliler için endişe duyuyordum. Fakat emeklilerin istikrarlı bir şekilde reel getiri elde edebilmeleri için Fed’in erken bir faiz artışına gitmesi yapılacak en yanlış şey olurdu. Geçtiğimiz birkaç yılın zayıf (fakat toparlanan) ekonomisinde bütün göstergeler denge faiz oranının çok düşük olduğunu, hatta büyük ihtimalle negatif olduğunu gösteriyordu. Dolayısıyla Fed tarafından o dönemde yapılacak bir erken faiz artışı uzun vadede ekonomik yavaşlamaya ve doğal olarak da sermayede daha düşük getiriye yol açacaktı. Yavaşlayan ekonomi Fed’i yeniden faiz oranlarını düşürmeye zorlardı. Bu gerçekten çok uzak bir senaryo değil: Son dönemlerde büyük merkez bankalarının bazıları faiz oranlarını zamanından önce yükselttiler ve bir süre ekonominin yavaşlamasının ardından geri pedal çevirerek bu oranları yeniden düşürmek zorunda kaldılar. Mevduat sahiplerinin elde ettiği kazancı artırmak için yapılması gereken eninde sonunda Fed’in yaptığıydı: faiz oranlarını düşük tut (denge faizine yakın bir seviyede) ki ekonomi toparlansın ve sağlıklı yatırım kazançları sağlamak için gereken noktaya daha hızlı gelsin.

Benzer şekilde kafa karıştırıcı bir eleştiri Fed’in faiz oranlarını “yapay bir şekilde düşük” tutarak finansal piyasaları ve yatırım kararlarını saptırdığı yönünde. Bazen iddia edildiğinin aksine Fed tamamen çekilerek faiz oranlarının “piyasalar” tarafından belirlenmesine izin veremez. Fed’in kararları para arzını ve dolayısıyla kısa vadede faiz oranlarını belirler; kısa vadeli faiz oranını bir noktada belirlemekten başka bir seçeneği yoktur. Peki, bu nokta nerede olmalı? Fed’in faiz oranlarını belirlemede bence en iyi strateji ekonominin orta vadede sağlıklı bir şekilde işlev göstereceği denge faiz oranına yakın bir oran belirlemesi (bugün bu oran düşük seviyede). Bu konuda kesinlikle yapay bir şey yok! Tabii ki denge faiz oranının herhangi bir dönemde ne noktada seyrettiğine dair tartışmalar geçerli tartışmalardır ve bu konu Fed yetkililerinin her toplantıda tartıştığı bir konudur. Fakat eleştirilerin kaynağının bu olmadığı görülüyor.

Fed’in değil, ekonominin içinde bulunduğu durum sürdürülebilir reel getiri seviyesinin belirlenmesinde en üst faktördür. Bu, reel faiz oranlarının neden yalnızca ABD’de değil de gelişmiş ekonomilerin hepsinde düşük olduğunu açıklamaya yardım eder. Peki, bugünün düşük reel faiz oranlarına ekonominin hangi özellikleri yol açıyor? Bunu da sonraki yazılarımda açıklayacağım.  

------

Fed Eski Başkanı, Brookings Institution

Yukarı

Business HT×