PİYASALAR

Yeni başlayanlar için İtalya'nın koalisyon kâbusu

Yaklaşık üç aydır koalisyonun kurulamadığı İtalya'da paylaşılamayan ne? Almanya ve Fransa'dan sonra Euro Bölgesi'nin en kuvvetli üçüncü bacağı kırılıyor mu?

İtalya’da 4 Mart’ta yapılan ve hiçbir parti veya ittifakın tek başına hükümet kurmaya yetecek oyu alamadığı seçimin ardından 87 gün geçmesine rağmen, ülkede hükümet kurma sorunu devam ediyor.

Bir cumhurbaşkanı, hükümeti kurma yetkisi alan iki kişi, yüzde 40 oranını aşamadıkları için tek başına iktidar olamayan ve koalisyon kurması istenen dört parti, "Euro'dan çıkalım" sesleri, Avrupa Birliği'nin diğer ülkelerini suçlayan tutumlar ve yıllardır devam eden ekonomik kriz arasında giderek büyüyen kaos yalnızca pizzanın anavatanını değil tüm Avrupa Birliği'ni temelinden sarsacak gibi.

Euro Bölgesi'nin en büyük üçüncü ekonomisinin üç aydır üstesinden gelemediği bu kriz nedir? Niçin başladı? Başrolde kimler var? 

İTALYA'DA GEÇİCİ HÜKÜMET

1) HİKÂYENİN EN BAŞI

Siyasi düğümün geçmişi, 4 Mart'taki seçimlerde Temsilciler Meclisi'ndeki 630 sandalyenin 222'sini kazanan Beş Yıldız Hareketi'nin (Five Star Movement/ M5S) 2008 finansal krizinden bir yıl sonraki kuruluşuna kadar dayanıyor.

10 yıldan kısa bir sürede çoğunluk oyları toplamayı başaran parti, geleneksel sol-sağ siyaseti spektrumunun biraz dışında kalıyor. Avrupa Birliği'ne ve mevcut düzene muhalif, göç karşıtı ve çevreci M5S'in beş yıldızı kamuya ait su kaynakları, çevre dostu ulaşım, sürdürülebilir kalkınma, internete ulaşım hakkı ve çevreciliği temsil ediyor.

Beş Yıldız'ın mühendislik ve hukuk okumasına rağmen hiçbir üniversiteden mezun olamayan 31 yaşındaki lideri Luigi Di Maio koltuğunu, Ekim 2017'de partisinin kurucusu komedyen Beppe Grillo'dan almıştı.

İtalyan  siyasetinin genç ve popülist yüzüyle yoluna devam eden M5S, seçimden en çok oyu alan parti olarak çıktı. Oy oranı yüzde 40'ın biraz altında kaldığı için tek başına iktidar olamayan Beş Yıldız, şu anda aslında çok da istekli olmadığı bir koalisyon kurmak durumunda. Yıllardır yolsuzluk yaptıkları gerekçesiyle "İktidarı hiçbir partiyle paylaşmayacağız" açıklamaları ön plana çıkan M5S, seçimden sonra altı hafta süren görüşmelerin ardından aşırı sağcı Lig Partisi ile koalisyona gidebileceğini duyurdu.

1991'de kuzey ve orta İtalya'nın bölgesel partilerinin birleşimiyle kurulan tam adıyla Kuzey Ligi Partisi, mart başındaki seçimlere, vergi kaçakçılığı ve cinsel tacizden yargılanan eski Başbakan Silvio Berlusconi'nin "Forza Italia"sı (Haydi İtalya) , aşırı sağcı "İtalya'nın Kardeşleri ve "Biz İtalya" partileriyle ittifak yaparak girmiş ve oyların en az yüzde 33'ünü toplamıştı.

2) İKİ KUTUP ANLAŞABİLDİ

Lig ve Beş Star'ın birleşmesi kolay değildi. Ancak iki parti, İtalya’nın yüksek kamu borcu nedeniyle eleştirilen vergi oranının düşürülmesini öngören uygulama, vatandaşlara temel gelir ve AB bütçesinde esneklik,  "Fornero Kanunu" olarak da bilinen emeklilik yaşını 67'ye çıkaran reformun gözden geçirilmesi, kumar ve vergi kaçakçılığıyla mücadele, göç ve Müslümanlara yönelik sert politikaların yer aldığı bir hükümet programında anlaşabildi.

Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella (solda) ve Giuseppe Conte

 

Programın Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'ya iletilmesinin ardından Mattarella, erken seçimlere gidilene kadar başbakan olarak, tarafsız bir hükümet kurulma görevini 54 yaşındaki hukuk profesörü Giuseppe Conte'ye verdi.

Bu süreçte koalisyon ortaklarıyla birebir görüşmeler yapan Mattarella'nın bir hamlesi, hâlihazırda çözülemeyen siyasi krize bir düğüm daha attı.

3) DANANIN KUYRUĞUNUN KOPTUĞU YER

Conte, 1990'larda Ticaret ve Endüstri Bakanlığı yapmış, eski bankacı ve daimi euro karşıtı Paolo Savona'ya yeni kabinede ekonomi bakanlığı vermek istese de Savona’nın avro ile ilgili eleştirel tutumu, Mattarella'nın bu öneriye karşı çıkmasına yetti. Bunun üzerine Conte, 28 Mayıs'ta yaptığı açıklamayla hükümet kurma görevinden istifa ettiğini duyurdu.

Cumhurbaşkanı gazetecilere yaptığı açıklamada "Euro üyeliği ülkemizin ve gençliğimizin geleceği için temel oluşturuyor" diyerek İtalya'nın Euro Bölgesi'nde kalmasının finansa piyasalarında güvenin sağlanması açısından önemli olduğunu da vurguladı.

Veto nedeniyle başarısız sonuçlanan hükümet kurma girişiminin tarafları Lig ve M5S ise muhtemel ki Mattarella tarafından kurulabilecek teknik hükümeti kesinlikle desteklemeyeceklerini ve derhal erken seçime gidilmesi gerektiğini savunuyor.

Hatta Beş Yıldız bir adım daha giderek seçime müdahalesi” nedeniyle Cumhurbaşkanı'nın “Anayasanın 90. maddesi çerçevesinde suçlanması ve azledilmesi gerektiğini” dile getirdi.

Söz konusu madde, “cumhurbaşkanının, vatana ihanet ve anayasayı ihlal durumları dışında, görevini yürüttüğü sırada yaptığı işlemlerden sorumlu tutulamayacağını, bu hallerde de parlamento tarafından müşterek oturumda üyelerin mutlak çoğunluğuyla suçla itham edilebileceğini” içeriyor.

Her fırsatta euro karşıtlığını dile getiren Savona, bir kitabında tek para birimini "Alman kafesine" benzetmişti. Eleştirilerinde özellikle Almanya'ya yüklenen 82 yaşındaki profesör, kitabında "Almanya, Nazizm'in sona ermesinden sonra bile Avrupa'daki rolüyle ilgili fikrini değiştirmedi" demişti. Savona'ya göre 1990'larda euroya geçmek, İtalyanların alım gücünü yarı yarıya düşürdü.

İTALYA'DA SİYASİ KRİZ

4) YENİ BAŞBAKAN ADAYINI DA KİMSE İSTEMİYOR

Masasında "erken seçim" ve "başka bir başbakan atama" seçenekleri kalan Mattarella, ikinciyi tercih etti ve 28 Mayıs'ta yaptığı açıklamada Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Masasının eski şefi ve ekonomist Carlo Cottarelli'yi geçici hükümeti kurmakla görevlendirdiğini duyurdu.

Ancak 64 yaşındaki ekonomistin önünde "küçük" bir engel var: Güvenoyu.

Cottarelli, geçici başbakan olabilmek için 630 milletvekilinin en az yarısının onayını almalı. Lig ve Beş Yıldız partilerinin sahip olduğu milletvekili sayısının 347 ve bu iki partinin hükümet kurmasının Mattarella tarafından reddedildiği göz önünde bulundurulduğunda Cottarelli daha çok terleyecek gibi.

Lig ve M5S'ten sonra cumhurbaşkanı inisiyatifi ve Cottarelli liderliğinde kurulması planlanan teknik hükümete en çok karşı çıkan Forza Italia. Yalnızca kendi adında değil, tüm sağ ittifak adına açıklama yapan partiden “merkez sağ ittifakı bir bütün olarak Cottarelli’nin teknik hükümetini desteklemeyecek" denildi.

Söz konusu ittifaktaki diğer aşırı sağcı parti "İtalya'nın Kardeşleri" de M5S'nin "cumhurbaşkanının suçlanması ve azledilmesi" önerisini destekleyerek teknik hükümete güvenoyu vermeyeceğini ilan etmiş oldu.

Şu ana kadar Cottarelli hükümetini destekleyeceğini açıklayan tek parti, mevcut hükümetin büyük ortağı, sol görüşlü, son Başbakan Matteo Renzi liderliğindeki Demokrat Parti (PD) oldu.

Normal şartlarda teknik hükümetin amacı hem gelecek senenin bütçe kanununu onaylamak hem de ülkeyi 2019'da erken seçime götürmek. Ancak siyasi partiler, erken seçimi en kısa zamanda yapmak istiyor.

Uzmanlara göre yakın zamanda gerçekleşecek bir erken seçim hem Beş Yıldız'ın hem Lig'in oy oranlarını artıracak. Hatta pazartesi günü açıklanan bir ankete göre, Kuzey Ligi'nin oyları seçimden bu yana yüzde 5 yükseldi bile.

Fransız bankacılık  devi Societe Generale'in stratejistlerinden Kit Juckes, salı günü paylaştığı notta Cottarelli'nin güvenoyu kazanma ihtimalinin düşük olduğunu söyleyerek erken seçimin eylülde gerçekleşebileceğini yazdı. Juckes'a göre üç dört aylık belirsizlik ülkeyi, Euro üyeliğinin sorgulanacağı bir referanduma bile taşıyabilir.

5) PİYASALAR ALT ÜST

Almanya ve Fransa'dan sonra Euro Bölgesi'nin en önemli ülkesi İtalya'nın gerginliği finans piyasalarında da kendini gösterdi.

Euro, 2018 başından bu yana dolar karşısında 1,16'nın altına gerilerken, İtalyan bankacılık endeksi 13 ayın en düşüğünü gördü.

23 Mayıs'ta 5,76 seviyesini görerek tarihi rekorunu kıran Euro/TL bile, hem Merkez Bankası'nın müdahalesi hem de euronun dolar karşısında zayıflamasının ardından 5,23 seviyesine kadar geriledi.

Ak Yatırım, 29 Mayıs tarihli notunda "ABD enflasyonunun yılın ikinci yarısında yatay seyri nedeniyle doların değer kazancının sınırlı olabileceği beklentimiz esas alındığında; İtalya-İspanya seçim tarihlerinin belli olması sonrasında paritede yukarı yönün yeniden oluşabileceğini düşünüyoruz. Ancak parite için şu anda umutlu olmak için erken" ifadelerini paylaştı.

Güvenli liman Alman tahvillerine talep de yükselmeye devam ediyor. Alman ve İtalyan 10 yıllık tahvillerinin arasındaki alım satım marjı ise 261 baz puana çıkarak dört yılın en yüksek seviyesini gördü.

"İtalya Avrupa’nın en büyük tahvil piyasasına sahiptir" diyen GCM Menkul Kıymetler A.Ş. Araştırma Uzmanı Enver Erkan'a göre buradaki satışların hızlanması Avrupa piyasalarının geneline endişe olarak yansıyor ve en büyük yansımasını da bankacılık sektöründe görülüyor. Bu durumdan en çok etkilenen bankaların başında ise Deutsche Bank geliyor. Bankanın hisse senedi değeri, salı günü 10 euronun altını gördü.

6) İTALYA EURO'DAN ÇIKAR MI?

Piyasa beklentilerine ilişkin araştırmalar yapan Frankfurt merkezli,  Sentix’in anketine göre, İtalya’nın Euro Bölgesi'nden ayrılma ihtimali, nisan ayındaki yüzde 3,6’dan mayısta yüzde 11,3’e yükseldi.

Sentix anketine göre mayısta, Euro Bölgesi’nin 12 ay içerisinde dağılma riski, Nisan 2017’den bu yana en yüksek seviyeye çıkarken, siyasi belirsizliklerin yaşandığı İtalya, "en fazla olumsuz trend içinde bulunan ülke" olarak belirlendi.

Buna göre, dağılma riski endeksi, Mayıs ayında yüzde 13’e yükseldi. Bu, ankete katılan yatırımcıların yüzde 13’ünün Euro Bölgesi’nin 12 ay içerisinde dağılmasının mümkün olabileceğini düşündüğü anlamına geliyor. 

EURO BÖLGESİ'NİN PARÇALANMA RİSKİ ARTIYOR

2008 krizinin enkazını hâlâ üzerinden atamayan Yunanistan'da 2015 yılında maliye bakanlığı yapmış Yanis Varoufakis'e göre İtalya'nın Euro Bölgesi'nden çıkma kararı, ya da İngilizce adıyla "Italexit" ya da "Quitaly", bir süredir planlanan bir senaryo.

Varoufakis, The Guardian'a yazdığı makalesinde Alman Maliye Bakanlığı, Avrupa Merkez Bankası ve tüm büyük banka ve şirketlerin İtalya'nın Euro Bölgesi'nden çıkması durumunda bir planının olduğunu söyledi.

Avustralyalı yatırım bankası Macquarie'ın salı günü paylaşılan notunda popülist bir partinin yeni seçimden zaferle ayrılmasının piyasa için bir riski tetikleyeceği ifade edildi.

Macquarie analistleri ayrıca, kısa vadede piyasa baskısının oluşabileceğini ancak bugün yaşananların ekonomik toparlanmayı raydan çıkarmaya yeterli olmadığını da ekledi. Hatta Macquarie'a göre yakın zamanda piyasalar, bir alım fırsatı sunabilir.