PİYASALAR

Türkiye'den hızlı büyüme performansı

Türkiye'nin üçüncü çeyreğe ilişkin büyüme rakamları açıklandı.

Türkiye 2017'nin üçüncü çeyreğinde yüzde 11,1 büyüme gösterdi. Böylelikle Türkiye büyümede 2011 üçüncü çeyreğinden bu yana en yüksek seviyeyi gördü. 

Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi Türkiye ekonomisinin bu dönemde yüzde 8,5 büyüme gösterdiği yönündeydi. Anadolu Ajansı Finans'ın beklenti anketine göre ise ekonomistler GSYH'nin üçüncü çeyrekte yüzde 9,2 artmasını bekliyordu.

TÜİK verilerine göre bir önceki çeyreğe göre büyüme ise yüzde 1,2 olarak kaydedilmişti. 

 

Üçüncü çeyrekte hanehalkının tüketimi yüzde 11,7 büyüme gösterdi. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 2,8 büyürken, gayrisafi sabit sermaye yüzde 12,4 genişledi. 

Mal ve hizmet ihracatı, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirleme hacim endeksi olarak yüzde 17,2, ithalatı ise yüzde 14,5 arttı.

Türkiye'de büyümenin kaynaklarına bakıldığında yüzde 11,1'lik büyümenin 7,01 puanı hane halklarının tüketiminden, 0,35 puanı devletin nihai tüketim harcamalarından, 3,57 puanı gayri safi sabit sermaye oluşumundan 3,53 puanı ise mal ve hizmet ihracatından geldi. İthalat ise büyümeye 3,19 puan eksi katkı yaptı.  

Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ege Yazgan'a göre sanayinin büyümeye yaptığı etki, hizmetler ve inşaatla birleince büyüme, sürpriz rakamlara kadar çekildi. Yazgan, yılın yüzde 6'lık bir büyüme ile tamamlanacağını aktardı. 

Tarım dışındaki tüm alt sektörlerin güçlü büyüme gösterdiğini hatırlatan stratejist Arzu Odabaşı'na göre ise ihracattan gelen önemli bir etki söz konusu. 

HIZLI BÜYÜMENİN ÖNÜNDEKİ RİSK 

Türkiye'nin büyümede potansiyelinin üzerine çıktığını söyleyen Prof. Dr. Ege Yazgan'a göre büyümenin yan etkisinin enflasyon olduğunu söyleyerek "Enflasyon, ısınan ekonomide ön plana çıkarsa, o zaman kur enflasyonu ve faiz sarmalına girebiliyorsunuz. Bu, şu anki ortamda dengelenmesi gereken bir süreç" dedi. 

Gelecek yıl için büyümeden feragat edilip enflasyonun düşürülmesi gerektiğini söyleyen Yazgan, "Biraz daha aşağılarda, özellikle kamu tarafında talebi dengeleyerek büyüme olursa, gelecek yıl daha az riskli bir patikaya girilebilir" diye konuştu. 

Stratejist Arzu Odabaşı da birinci çeyrekte hem enflasyon açısından hem büyüme tarafında baz etkisini yok olacağını söyleyerek büyüme verilerinin yavaşlayabileceğini aktardı. Odabaşı, "Evet, yüksek büyümeyi seviyoruz ama yüksek büyümenin de bazı dönemlerde gerçekten başa çıkılamayacak şeyler yarattığını görüyoruz. Artan petrol fiyatları, dolar/TL'deki volatilite ve de Merkez Bankası'nın kararları süreci içerisinde doları yönetmek kolay olmuyor" diye konuştu. 

 

Stratejist Doç. Dr. Evren Bolgün ise yüksek büyümenin, geçen yılki olaylardan sonra siyasi otoritenin bir tercihi olduğunu vurguladı ve ekledi:

"Türkiye'nin daha düşük büyüme patikasına gitme ihtimalini ortadan kaldırmak için yaklaşık 322 bin firmaya 250 milyar liralık destek verdi. Ki bu, şu anki büyüme rakamını patlatan sonuç oldu. Ama sadece o değil. Büyümenin kalitesine bakıldığında, birbirini tamamlayan noktalar var. Hizmet sektörü 20, 7, inşaat 18,7, sanayi 14,8 artıyor. Ancak bu sürdürülebilir değil. Çünkü geçmiş rakamlara bakıldığında, 2016'daki patikada 4 ile 5 arası giden çeyreklik büyüme serisi var. Yılın ikinci yarısından sonra KGF eğilimi azalmıştı. KGF kullanımının ortadan kalktığını düşünürsek, bizim beklentimiz yüzde 7'lere yakın bir büyüme rakamı. Benim beklentim, yine son çeyrekte yüzde 5'li rakamlara inip yılı, yüzde 6,7-6,8 gibi bir rakamla bitirmek." 

İLK İKİ ÇEYREK YÜZDE 5'İN ÜZERİNDEYDİ

Türkiye ekonomisi geçen yıl ekonomide yaşanan yavaşlama sonrası hükümetin sağladığı başta Kredi Garanti Fonu olmak üzere istihdam ve vergi teşviklerinin desteğiyle iç talep öncülüğünde ilk iki çeyrekte yüzde 5'in üzerinde büyüme performansı göstermişti. TÜİK ilk çeyrek büyümesini yüzde 5,3, ikinci çeyrek büyümesini ise yüzde 5,4 olarak revize etti.   

Yılın üçüncü çeyreğinde de büyümede benzer dinamiklerin etkisi artarak hissedildi. 

Büyüme verileri öncesinde hükümet tarafından gelen değerlendirmelerde büyümenin çift haneli olacağına ilişkin yorumlar yapılmıştı. 

Kasım ayının sonunda yaptığı bir konuşmada Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin üçüncü çeyrekte çift haneli büyümeye imza atacağını belirtmişti.    

Başbakan Yıldırım, "Türkiye'nin 2018'i 2017'den daha iyi olacak. Hem enflasyon tek haneli olmaya devam edecek, büyüme hedefimiz en az yüzde 5,5. Bakın bu yılın 3. çeyrek büyümesi çift haneli olursa şaşırmayın." ifadelerini kullanmıştı. 

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada ekonominin üçüncü çeyrekte yüzde 9,6 büyüdüğü tahmininde bulunmuştu. Zeybekci, yıl sonu için tahminini ise yüzde 6,5 olarak açıklamıştı.

Zeybekci, "Geçen seneki tuzak, onların bütün algı operasyonları, aklını, ruhunu, vicdanını, kendini bile o Pensilvanya'daki şarlatana satmış olanların tüm gayretlerine rağmen, bu yüce ülke, bu millet, bakın büyüme rekorları kırıyor. İhracat rekorları kırıyoruz. Bir yere yazın, 12 Aralık'ta üçüncü çeyrek büyüme rakamları açıklandığında Türkiye dünyada bir numara olacak. Öyle laf veya gaz değil, göreceğiz tarihi de verdik." ifadelerini kullanmıştı. 

Orta Vadeli Program'a göre 2017 yılının tamamında büyümenin yüzde 5,5 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. 

YABANCI KURUMLAR 2017 BEKLENTİSİNİ YÜKSELTMİŞTİ

Türkiye'nin ekonomik büyüme performansı yabancı kurumların büyüme beklentilerinde de revizyona neden olmuştu. Kurumlar sırasıyla büyüme tahminlerini yukarı çekmişti. 

Dünya Bankası, Türkiye'ye ilişkin 2017 büyüme tahminini 0,4 puan artırarak yüzde 4'e yükseltirken, IMF de Türkiye'ye yönelik 2017 ve 2018 büyüme beklentilerini sırasıyla yüzde 2,5'ten yüzde 5,1'e ve yüzde 3,3'ten yüzde 3,5'e çıkarmıştı. 

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için 2017 yılı büyüme beklentisini yüzde 3,4'ten yüzde 6,1'e, gelecek yıl için de yüzde 3,5'ten yüzde 4,9'a yükseltmişti. 

OECD'nin yayımladığı raporunda, Türkiye’nin bu yılki Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) artış beklentisinin güçlü mali teşvik ve ihracat pazarındaki toparlanmanın etkisiyle yüzde 3,4’ten yüzde 6,1’e ve gelecek yıl için de yüzde 3,5’ten yüzde 4,9’a yükseltildiği bildirildi.

2018 yılında mali teşviklerin geri çekilmesinin planlandığı bir zeminde işletmelerin ve hane halkının hissiyatının güçlendirilmesinin büyüme ivmesinin sürdürülmesi için gerekli olacağına işaret edilen raporda, “Açıklanan yapısal reformlarda etkili ilerleme, mali şeffaflık ve 2018-2010 Orta-Vadeli Ekonomik Programın deflasyon hedefleri, güveni yükseltebilir ve yerli ve yabancı özel sektör yatırımlarını artırabilir.” denildi.