PİYASALAR

BIST/Karadağ: Halka arz için şirketleri dolaşıyoruz

BIST Başkanı Himmet Karadağ, halka arz için İSO 500 ve ikinci 500'deki şirketleri dolaştıklarını söyledi

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Himmet Karadağ, "(Türkiye Varlık Fonu'nun) Önümüzdeki dönemde ulaşacağı 200 milyar dolar büyüklükteki aktifle gittiğinizde 'artık devler liginde top koşturuyorsunuz' demektir. O ligde de öyle libor+5 veya 10 gibi değil, libor+0'la hatta sadece sıfır ile başlayan oranlar, uzun vadeler konuşuluyor ve fon rakamları da çok daha yüksek olabiliyor." dedi.

Himmet Karadağ, Türkiye'nin kurmakta geç bile kaldığı "Varlık Fonu" konseptinin hem OECD hem de G20 ülkelerinin neredeyse tamamına yakınında ekonomik bir aktör olarak aktif şekilde kullanıldığını söyledi.

Uluslararası arenada ülkelerin hangi aktörleri varsa Türkiye'nin de aynı aktörlerle piyasalarda olması gerektiğini belirten Karadağ, "Türkiye Varlık Fonu da bunlardan biri. Biz bu alana girmezsek olmazdı." dedi.

Türkiye Varlık Fonu'nun, kuruluş döneminde anlamsız eleştirilere maruz kaldığını hatırlatan Karadağ, yüzde 100 kamu sermayeli fonda, şu an 50 milyar dolar bandında olan varlık büyüklüğünün 200 milyar dolara ulaşmasının hedeflendiğini kaydetti.

Karadağ, yeni Orta Vadeli Program'da yer alan hedeflerle de uyumlu olarak sermaye piyasasının derinleşmesinin yanı sıra kamuya ait varlıkların daha nitelikli şekilde değerlendirilmesi ve yönetilmesi anlamında fayda sağlayacak olan Varlık Fonu'na devredilen şirketlerin değer kaybının söz konusu olmadığını, fona ilişkin stratejik planın Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmasının ardından devreye gireceğini bildirdi.

"VARLIK FONU DAHA DÜŞÜK MALİYETLİ KAYNAK YARATACAK" 

Himmet Karadağ, varlık fonlarının, ülkelere orta ve uzun vadeli yatırımlarının finansmanına yönelik olarak çok daha ekonomik koşullarda, daha düşük maliyetle kaynak yaratmanın bir yolu olduğunu belirterek, şöyle devam etti: 

FON YÖNETİCİLERİ YENİ DÖNEMDEN NE BEKLİYOR?

"Biz uluslararası sistemden hak ettiğimiz finansmanı, hak ettiğimiz maliyetle alamıyoruz. Borsaya geldiğimde ilk olarak bizim büyük kamu-özel sektör iş birliği (PPP) projelerinin müteahhitleriyle görüştüm. Hepsi çok sağlam projeler yapan, risk iştahı olan, müthiş girişimci iş insanları ama maalesef sermaye piyasası araçlarını kullanmadıklarından ve kredi ağırlıklı fonlama yaptıklarından projelerini yüksek maliyetlerle finanse ediyorlar. Dolar olarak yüzde 10'a kadar çıkan oranlar gördüm. Çünkü bunların aktifinde çok yüksek montanlı sermaye yok. Pasifinde ise bol miktarda kredi var. Halbuki bu projeler sermaye piyasası araçlarıyla finansman için çok çok uygun projeler...

Bir de Varlık Fonu tablosuna bakalım; daha kuruluş döneminde 50 milyar dolar aktif büyüklük, pasifte sıfır borç... Uluslararası ligde konuşulabilecek ölçeği yakalamış. Önümüzdeki dönemde ulaşacağı 200 milyar dolar büyüklükteki aktifle gittiğinizde 'artık devler liginde top koşturuyorsunuz' demektir. O ligde de öyle libor+5 veya 10 gibi değil, libor+0'la hatta sadece sıfır ile başlayan oranlar, uzun vadeler konuşuluyor ve fon rakamları da çok daha yüksek olabiliyor. Bu noktada yabancı para cinsinden sermaye piyasası aracı ihracının önündeki engellerin kaldırılması da faydalı olacaktır."

"BEKLENTİLERLE ÖRTÜŞMEYEN BİR ŞEYLER VAR Kİ BÖYLE BİR DEĞİŞİKLİ İHTİYACI HİSSETTİLER"

Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Karadağ, Varlık Fonu'ndaki yönetim değişikliğine ilişkin soru üzerine, "Varlık Fonu, özel sektör prensiplerine göre çalışan ama kamuya ait bir şirket... Kamu kurumlarında yöneticilere ilişkin değişiklikler siyasi takdir kapsamındadır. Bunu çok büyütüp abartmamak lazım. Bu her kamu kurumunda oluyor. Başlangıç konseptindeki eleştiriler gibi, yönetime ilişkin revizyonlar da fazlaca gündem oluyor. Orada süreç devam ediyor. Tabii ki beklentilerle örtüşmeyen bir şeyler var ki böyle bir değişiklik ihtiyacı hissettiler. Ama onun detayı siyasetin bileceği bir şey." ifadelerini kullandı.

"ARABAMDA 4, ODAMDA 3 DİNLEME CİHAZI ÇIKTI" 

Himmet Karadağ, Türkiye'nin yoğun siyasi gündeminde ekonomik konuların gerektiği kadar yer bulamadığını söyledi. 

Kuzey Irak'taki gayrimeşru referandumun bile Türkiye piyasalarını etkilediğini ifade eden Karadağ, "Başlangıçta piyasada aşağı yönlü bir hareket oluştu. Ekonomik bir sebebi yok. Tamamen algı... Piyasa orada ciddi bir kriz veya savaş beklentisi olup olmayacağına tepki verdi. Ama toparladı. Artık yukarı yönde hareket olacaktır." diye konuştu. 

TÜRKİYE'DE SATIN ALMA VE BİRLEŞME SAYISI SERT DÜŞTÜ

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin artçı şoklarının kurumlarda devam ettiğini belirten Karadağ, şunları kaydetti:

"Burada bile biz birçok alana temiz adam bulmaya zorlanıyoruz. Çünkü birçok alan FETÖ tarafından ciddi anlamda kirletilmiş. FETÖ'cüleri bir taraftan atarken, diğer taraftan almayalım diye ince eleyip sık dokuyoruz. Yani konularımızın çoğunluğu kendi işimizin dışında... Onca işin arasında FETÖ'nün en yakınıma kaç tane adam soktuğuyla uğraşmak zorunda kalıyoruz. 100 küsur FETÖ'cü attım. Bunların içinde ByLock'cular vardı. Arabamda 4 tane, odamda 3 tane dinleme cihazı çıktı. Savcılığa bildirdik."

"FONA DEVREDİLEN VARLIKLAR İÇİN ŞU ANDA DEĞERLEME ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR" 

Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Karadağ, Varlık Fonu'nun kurulumunu tamamlaması halinde Türk şirketlerin, uluslararası anlaşmalarında finansman maliyetlerini aşağı doğru çekeceğini ifade etti.

Karadağ, "Finansman maliyetlerini elimizdeki varlıkları kullanarak, başta kendi şirketlerimizden, Varlık Fonu olarak sahibi olduğumuz şirketlerden başlamak üzere uluslararası piyasalardan 5 yerine 3'e fon getireceksem veya fonlama maliyetini yüzde 20 ucuzlatacaksam neden böyle bir konsepti kullanmayayım?" dedi.

Londra'da yatırım bankalarıyla konuştuğunu ifade eden Karadağ, "Abartı değil, onaylanması durumunda yüzde sıfıra kadar inen maliyetlerle finansman temini mümkün… Neyi kullanıyorum? Elimdeki varlık stokunu, sermaye piyasası araçlarını, menkul kıymetleri…" değerlendirmesini yaptı. 

ALTIN TAHVİLİ ALINMALI MI?

Karadağ, Varlık Fonu üzerinden atıl duran varlıkların teminat olarak kullanılmasının önemli bir ekonomik fayda ve fon maliyetlerinde tasarruf sağlayacağını belirterek, "İnsanlara eleştirmek basit geliyor. Varlıkları hiçbir finansal operasyonda kullanmadığında yüzde 6, yüzde 7 ile para getiriyorsun, kullandığında yüzde 2 ile... Hangisini seçersiniz? 10 yıl vadeli x köprümüzü veya PPP projemizi yüzde 2 ile mi finanse edelim, yüzde 8 ile mi?" şeklinde konuştu.

Varlık Fonu'na devredilen varlıklarla ilgili ilave bir gündem bulunmadığını bildiren Karadağ, "Devredilen varlığın gündemi neyse şu anda aynı gündemi takip ediyoruz. Sadece o varlıkları bir değere dönüştürdük. Şu anda değerleme çalışmaları devam ediyor. Uluslararası standartlara uygun şekilde bağımsız denetim çalışmaları sürüyor. Neden? Yarın uluslararası yatırım bankalarının karşısına çıktığımızda aynı dille konuşalım diye... Benim aktifime, pasifime bakınca 'uluslararası standartta' denilmeli." ifadelerini kullandı.

"NİTELİKLİ YATIRIMLARA FİNANSMAN SAĞLANACAK" 

Himmet Karadağ, Londra'da yaptıkları görüşmelerde önemli sonuçlar çıktığını belirterek, şu görüşleri dile getirdi:

"Uluslararası sistemin rayicine göre fon çekmeye başlayalım. 3 milyar, 4 milyar… Arkadaşlarla ön görüşmeler yaptık. Londra'dan geleli 1 ay daha olmadı. Sadece hazır varlıkları değerlendirdiğimizde bile 0,25-0-0,75 oranlarıyla 3 yıl, 5 yıl vadeli fon getirebiliyoruz. Niye bunu kullanmayayım? Sonuçta koyacağız kamuoyunun önüne, ne kadar soru varsa… Başladık vekaleten de olsa... Gizli saklı bir şey yok ki... Zaten bize devredilen varlıklar ya Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla ya Bakanlar Kurulu kararıyla ya da yasayla devredildi. Hepsi liste halinde web sitemizde var."

Gelecek 6 ay içinde Varlık Fonu ile ilgili yoğun çalışmaların süreceğini ve yeni projelerin çalışılacağını ifade eden Karadağ, "Stratejik plan tamamlandıktan sonra zaman ilerledikçe hem buradaki varlık değerlemesi, varlıkların değerinin yukarıya taşınması süreci hızlanacak hem bu anlamda devredilen şirket ve varlıklardaki kurumsal yönetimin uluslararası standartlarda artırılması yönünde çalışmalar hızlandırılacak hem de ülkemizin nitelikli yatırımlarına finansman sağlanacak." dedi. 

İSTANBUL'DA KONUT MU, MEVDUAT MI?

Fona aktarılan varlıkların değerinin yukarıya taşınacağını, bunun yanında yeni varlıkların Varlık Fonu'na kendini ispat ettikten sonra devrinin mümkün olacağını kaydeden Karadağ, şöyle devam etti:

"Bizim ile bize devredilen şirketler arasındaki ilişki holding-alt şirket ilişkisi şeklindedir. Bunlar Türk Ticaret Kanunu'na göre kurulmuş şirketler… Borsa İstanbul, Türk Hava Yolları (THY), Ziraat Bankası, Halkbank devredildi… Bu şirketlerin kurumsal yönetime uygun yönetim kurulları, yetkili organları, karar mercileri var. Onlar devam edecekler. Sahiplik ilişkisinden kaynaklanan, yönetim kurullarının ve genel kurulların belirlenmesi olayı zaten bu genel kurullarda Varlık Fonu eliyle gerçekleşti. Varlık Fonu'ndaki karar oluşturan süreç ve iradeler ile oralarda oluşmuş karar ve iradeler zaten çok farklı değil. Bunu şöyle düşünün; çok sert özelleştirmelerde bile, kamu sahipliğinden başka bir sahipliğe geçen yapılarda bile birçok zaman eğer şirketler başarılı devam ediyorsa çok büyük ciddi yönetim değişiklikleri görmezsiniz."

Garanti Bankası, Türk Telekom ve DenizBank gibi kurumların defalarca el değiştirmesine karşın yöneticilerin yerini koruduğunu hatırlatan Karadağ, "Buradaki yönetim A şahsı, B şahsı değil... Sistematik olarak doğru giden şeyleri desteklemek, devam ettirmek... Varlık Fonu'nun doğru görmediği şeyler varsa da yönetim kurulu ve genel kurullar yöntemiyle müdahale düşünülebilir. Bize devredilen kuruluşlarda o sürecin devamından dolayı muğlaklıklar var ama onlar zaten önümüzdeki dönemde açıklığa kavuşacak." diye konuştu.

"BORSA İSTANBUL'U VARLIK FONU ÖZELLEŞTİRECEK" 

Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Karadağ, Varlık Fonu'nun döviz hareketlerine müdahale aracı olarak kullanılıp kullanılamayacağına ilişkin bir soruya da şu karşılığı verdi:

"Kuruluşun tamamlandığı önümüzdeki dönemlerde piyasa dengeleme amacıyla uluslararası örneklerde de bahsedilen diğer fonksiyonlar yüklenecek ama geçtiğimiz dönemde bu tür operasyonlara henüz başlamadık. Başlamadan borsa yükseldi. İşte 'Varlık Fonu aldı da mı yükseldi, düştü, sat…' Şu an özellikle hisse senedi ve diğer piyasalarda herhangi bir işlemi yok Varlık Fonu'nun. Ama olmamasını da beklememek lazım. Uluslararası piyasalarda da, Türkiye piyasasında da yoğun olarak menkul kıymet işlemi, menkul kıymetleştirme, katılma belgelerinin satılması, işte büyük şirketlerin, Varlık Fonu'nun çoğunluk hisselerine sahip olduğu Borsa İstanbul'un halka arzı gibi faaliyetlerde bulunabilir. Borsa İstanbul'u Varlık Fonu özelleştirecek. Varlık Fonu, bunun gibi sermaye piyasası işlemleri yapacak. Piyasayı dengede tutma anlamında da sonraki dönemlerde zaman zaman geçici müdahaleleri olabilir ama şu an öyle bir şey yok. Fonun şu ana kadar herhangi bir operasyon işlemi olmadı."

Bir portföy yönetim şirketinin tüm yetkilerine haiz olan fonun, kendi varlıkları dışında farklı fonları da yönetebileceğini ifade eden Karadağ, Borsa İstanbul'un kanuni olarak kendisine tanınan yetki boyutunda girişim sermayesi fonu ayırdığını, bu fonu Varlık Fonu bünyesinde değerlendirmek istediklerini bildirdi.

"DENETİM KESİNLİKLE EKSİLMİYOR" 

Himmet Karadağ, fonun denetimine ilişkin eleştirileri hatırlatırken, ilgili kurumların denetiminin süreceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Denetimden mi kaçılıyor falan denildi. Varlık Fonu'na devredilen varlıkların daha az denetim altına taşındığına yönelik hiçbir örnek yok. Ben Maliye Bakanlığı'nda uzun yıllar denetim elemanı olarak çalıştım. Denetim; yolsuzluk ve sıkıntıyı denetim yapıldıktan sonra yakalama mekanizması… Kocaeli Yuvacık Barajı, İSKİ skandalları… Bunların olduğu dönemlerde bu eleştiren kişilerin bahsettiği denetimler fazlasıyla vardı. Teftiş denetimi, Sayıştay denetimi vardı ama hepsini gördük. 2000 sonrası bankacılık krizlerinde yok muydu? Hep bu denetimler vardı. Yine oldu. Ülkenin milyar dolarları o kadar sıkıntılı süreçlerin konusu oldu. Denetim olacak eyvallah ama önemli olan önleyici bir yapı kurmak... Varlık Fonu'nda o önleyici yapı kuruluyor aslında... Denetim eksiliyor mu? Hayır, yok böyle bir şey kesinlikle..."

Bu konuda sektör denetiminin önemli olduğunu vurgulayan Karadağ, "Söz gelimi Ziraat Bankası… Bir banka için aslolan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) denetimi şu anda. Mevduatın ne kadar, kime kredi verdin, nereden para topladın? BDDK bunu yapıyor zaten. Fona devroldu diye BDDK denetiminden, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) denetiminden çıkmıyor ki şirketler... Daha önce Sayıştay denetimi varsa kalkmıyor, onlar da aynen devam ediyor. Üstüne bir de bağımsız denetim var, Varlık Fonu tarafından... Üstüne Başbakan 3 tane merkezi denetim elemanı gönderiyor, onlar da bağımsız denetleme raporu üzerine denetliyor. Bitmedi, üstüne Plan ve Bütçe Komisyonu… Yani üst üste bu yasanın görüşüldüğü süreçten itibaren bu denetim kaygısından yola çıkılıyor." ifadelerini kullandı.

"YENİ HALKA ARZLAR OLACAK" 

Borsa İstanbul'da yeni halka arzlar olacağını belirten Karadağ, şunları kaydetti: 

TÜKETİCİ GÜVENİNDE GERİLEME

"Biz bu anlayışla aslında devrim gibi bir şey yaptık. Kotasyon Yönergesi'nde kar şartını değiştirdik. Şimdi biz burada halka arz çalışmaları kapsamında İSO 500, İSO İkinci 500 gibi büyük şirketleri dolaşıyoruz. Kişinin 1 milyar lira veya 1 milyar dolar büyüklüğünde şirketi var, işleri tıkırında... 'Sizi halka açalım' diyorsun. Kişi, 'Ya efendim, baş ağrım yok. Zaten Maliye denetliyor, siz bir de bana borsa, SPK denetimi falan getireceksiniz. Ağrısız başıma bela alacağım' diye düşünüyor. Kaliteli EBITDA'sı, kar marjı olan şirketler zaten para lazımsa uygun şartlarda bankalardan, başka yerden temin ediyor. Bizim istediğimiz nitelikteki şirketler kolay kolay gelmiyor. Halka açılmanın, bir borsa şirketi olmanın o şirkete uzun vadede getireceği faydalar, kazandıracağı değer kısa vadeli bakış açısı nedeniyle genellikle göz ardı ediliyor. Aslında bizim bu bakış açısını değiştirmemiz gerekiyor."

Karadağ, para piyasalarında borçlanma kısıtıyla karşılaşan şirketleri alternatif finansman kaynağına ulaşabilmeleri için borsaya istediklerini ifade ederek, "Şirkette çok sağlam EBITDA var. Kar marjı çok güzel ama yoğun yabancı kaynağı var. Almış yatırım bankalarından euro, dolar kredilerini, bol kredi yüküyle devam ediyor. Bakıyorsun aktif çok güzel, pasifinde yüzde 80-90 yabancı kaynağı var. Riskin arttığı dönemlerde ne yapıyor? Bir yandan kur riski, bir yandan faiz baskısı, hop oturup hop kalkıyor firma, küçük krizlerde banka krediyi geri çağırır diye.... Riskten falan işine odaklanamıyor. Biz bu tür şirketleri borsaya istiyoruz." diye konuştu.

Himmet Karadağ, borsada belli büyüklüğün üzerindeki şirketler için Yıldız Pazar olduğunu hatırlatarak, "Burada alttakileri istemiyoruz. Büyük şirket olacak. Aktifi, pasifi sağlam olacak. Pasifteki ortak satışı istemiyoruz. Pasifteki kredileri getirecekler, menkul kıymete çevireceğiz. Örneğin şirketin 200 milyon dolar sermayesi, 800 milyon dolar yabancı kaynağı var. Bu şirketin çok sağlam faaliyet konusu ve EBITDA marjı olsa da kur ve faiz baskısı altında bazen onu kaybediyoruz. Buna nasıl müdahale edeceğiz? Buna ilave kredi de çözüm olmuyor." şeklinde konuştu.

Karadağ, bu şirketlerin fazla kredisinin ve yabancı kaynağının menkul kıymetleştirilmesi sonrası mali tablolarının adeta cerrahi müdahaleyle ameliyat edilmiş gibi olacağını aktardı.

Karadağ, "Halka arz öncesi önümüzdeki 10 yıllık projeksiyonda kur riski ve faiz gideri nedeniyle kar yüzü görmeyen şirketler bizim bu operasyonumuz sonrası karlı hale gelecek. Hem yatırımcılar hem de iş adamı kazanacak. Piyasalara da güven gelecek." değerlendirmesinde bulundu.

Bunun sistemin iflas ertelemeye müracaat edenleri kapsayıp kapsamayacağı sorusu üzerine Karadağ, şunları kaydetti:

"Yasal engel olmadığı sürece bu herkesi kapsar. Sağlam EBITDA'sı olsun. 200 milyon dolar öz kaynak, 800 milyon dolar kredi... Bu 800 milyon doların ben 400 milyon dolarını menkul kıymetleştirdiğimde zaten işin rengi değişiyor. Yoksa tuzu kuru şirketler gelmiyor, 'her şey tıkırında' diyor. Bu şirketleri hem ekonomiye hem de borsaya kazandırma yönünde çalışmalarımız var. Bu kapsamda çok güzel şirketler var. Mesela enerji alanında yatırımını tamamlamış, satışlarının yüzde 100'e yakını devlet garantili, müşteri sıkıntısı, EBITDA sıkıntısı yok. Ancak ne var? Gereğinden fazla yabancı kaynak var. Onların birazını azalttığımda zaten sistem çok güzel çalışabilir hale geliyor. Bunu hedefliyoruz."

"ALTIN BORSASI'NDA İŞLEM KOLAYLIĞI GETİRDİK"

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Karadağ, işlettikleri İstanbul Altın Borsası'nda 90 ton altın saklandığını, altını getiren kişiye seri ve sıra numarasına göre altının geri verilmesi konusunun işlemleri çok yavaşlattığı söyledi.

"Bu bana garip gelen bir uygulamaydı" diyen Karadağ, altın ticaretini kısıtlayan bu kuralı değiştirdiklerini, bu kapsamda yönetim kurulu kararı aldıklarını, çalışmaların ve üyelerle sözleşme süreçlerinin sürdüğünü bildirdi.

Karadağ, "İstanbul Altın Borsası'ndaki altınların hepsi LBMA standardında... Aynı kalitede altın... Niye o zaman seri-sıra numarası ile işlem yapıyorsun? Piyasayı bu kadar gerecek, süreci yavaşlatacak işleme gerek yok. Gramı da, kalitesi de aynı... Bu saçma bir şeydi, onu değiştirdik." dedi.  

BİR ŞİRKET DAHA HALKA ARZ YOLUNDA