PİYASALAR

Rekor kıran dolar mı düşmeyen borsa mı haklı?

Dolar/TL üst üste rekor kırarken Borsa İstanbul'daki tutunmayı ne sağlıyor? Tarihsel korelasyonlardan sapma nereye kadar devam edecek? Kim haklı çıkacak?

TL varlıklarda işlem yapan yatırımcılar son dönemde alışılagelenin dışında bir tabloyla karşı karşıya. Dolar yükseliyor, faizler artış eğiliminde ancak hisse senetleri tüm bu satış baskısına direnerek yatay sıkışık bir seyir izliyor.

2016 yılında TL dolar karşısında yaklaşık yüzde 17 değer kaybetti. Borsa İstanbul 100 (BIST100) endeksi  ise TL bazında yaklaşık yüzde 9 değer kazandı. 2017’nin ilk 7 işlem gününde dolar yüzde 7 yükselirken BIST100’de kayıp sadece yüzde 1 kadar. 10 Ocak'ta ise ayrışma daha da belirginleşti. Dolar/TL tarihi rekorunu 3,7873'e taşırken BIST100 endeksi kapanışta bir önceki günle aynı seviyesi olan 77 bin 393'te kaldı.

Peki TL varlıklar içerisinde hisse senedi piyasasındaki bu tutunma neyi yansıtıyor? Rekor kıran dolar mı buna tepki vermeyen borsa mı haklı?

‘ANLAMLI BİR KORELASYON KALMADI’

TEB Yatırım Stratejisti Işık Ökte, BIST100’ün son günlerde Türk Lirası’nda yaşanan satışlara tepki vermemesini korelasyondaki bozulmayla açıklıyor. Ökte, “2016 senesi başından incelediğimizde, BIST100 endeksi ve spot Dolar/TL fiyatı arasında istatistiki olarak anlamlı bir korelasyon kalmadığını görüyoruz” diyor.

Ökte, bu noktada korelasyon belirleme katsayılarındaki değişime dikkat çekiyor. BIST100 ve TRY varlık sınıfları arasındaki korelasyon ve belirleme katsayıları 2014 senesinden bu yana, R= -0,684;  R-kare belirleme katsayısı: 0,467 iken 2016’dan bu yana: R= -0,283; R-kare belirleme katsayısı: 0,080

‘DOĞAL HEDGE'

Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan da “Eskiden dolar yukarı borsa aşağı, borsa yukarı dolar aşağı derdik ama şimdi piyasaya baktığımızda kur faiz borsa tarafında ayrışanın kurlar olduğunu görüyoruz” diyor.

Doğan’a göre borsanın güçlü durmasındaki temel etken, bankalar  gibi endekste ağırlığı olan şirketlerin doğal hedge ile korunuyor olması. Doğan, “Endekste ağırlığı yüksek olan şirketlerde doğal hedge ile korunanların sayısının az olmaması nedeniyle kur etkisi daha sınırlı. Bu da borsanın güçlü durmasını sağlıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

'KURDA YÜKSELİŞ FAİZİ DE YUKARI TAŞIRSA...'

Diğer taraftan Doğan, hisse senedi piyasasında kur yerine daha çok faize bakıldığını belirterek, kurdaki yükseliş devam ederse faizleri de yukarı taşıyacağını bu etkinin o zaman görülebileceğini ifade ediyor.

Gösterge tahvil faizi 2016 içerisinde yüzde 8,44’e kadar geriledikten sonra yılın ikinci yarısında bu seviyeden 219 baz puan yükselişle yüzde 10,63’ten kapandı. Bu seviye 2015 sonuna göre 23 baz puan aşağıda. 2017’nin ilk 7 işlem gününde yaşanan yükseliş ise 39 baz puan.

'TRUMP ETKİSİ'

HSBC Portföy Yönetimi Stratejisti İbrahim Aksoy ise hisse senedi ve döviz piyasası arasındaki ayrılıkta iki nedene dikkat çekiyor. Aksoy, bu iki nedeni şöyle sıralıyor:

“Birincisi Trump’ın taahhütleri ABD hisse senedi piyasasını pozitif etkilerken diğer hisse senedi piyasaları da bu yükselişten dolaylı olarak nasibini alıyor.  Diğer yandan aynı faktör daha hızlı Fed faiz artışı beklentileriyle doları küresel olarak güçlendiriyor. Bu da dolar/TL kurundaki yükselişin sebeplerinden birisi. Yani Trump etkisi lira ile BİST’in farklı hareket göstermesinin bir nedeni olarak gösterilebilir.

'UCUZ FİYAT ALICILARI ÇEKİYOR'

Diğer neden ise hisse senedi piyasasını birçok metrik açısından ucuz görülmesi. Liradaki değer kaybının döviz açık pozisyonu olan şirketler üzerinden hem sanayi hem de bankacılık sektörünü (dolaylı olarak) olumsuz etkilemesi beklenmeli. Fakat bu durum önceki aylarda meydana gelen satışlarla zaten önemli ölçüde fiyatlarda. Geçtiğimiz yıl hükümet değişiminin gündeme geldiği Nisan sonuna kadar MSCI Türkiye endeksi sene başından beri MSCI EM’e göre yüzde 19,2 pozitif ayrışma gösterirken, bu ayrışma 1 Aralık’ta yüzde 24 negatif ayrışmaya döndü. Bu, MSCI Türkiye’de EM’e göre toplamda yüzde 43 kayıp demek. Diğer yandan,  sene başı itibariyle fiyat/kar çarpanı açısından MSCI Türkiye endeksi MSCI EM’e göre yüzde 36 gibi, son yılların ortalamasına göre yüksek bir ıskontoya sahip.  Bankacılık sektörü için piyasa/defter değerinin 1’in oldukça altında olması da bu ucuzluğun başka bir göstergesi. Bu göstergeler endeksin belli seviyelerin altında alıcı bulmasını sağlıyor. Diğer bir ifadeyle endekslerin tutunmasını sağlıyor."

Aksoy, bu ifadeleriyle hem global fiyatlama dinamiklerinin BIST’te tutunma ve Dolar/TL’de yükselişi desteklediğini hem de özel olarak BIST’in ucuz kalmasının daha alt seviyelerde alıcıları çektiğini belirtirken bunun endeksin yükseleceği anlamına gelmediği de vurguluyor.

‘AYRIŞMA UZUN SÜRMEYECEK’

“Bu görece ucuzluk son haftalardaki pozitif ayrışmanın devam edeceğini ve BİST 100 endeksinin yükselmeye devam edeceğini garanti etmiyor” diyen Aksoy sözlerini şu ifadelerle sürdürüyor:

“Ucuzluk sadece BİST 100 endeksi için kısa vadede öngördüğümüz alt bandı güçlendiriyor. Üst bant ise 80 bin seviyesi. 80 bin seviyesine doğru hareketlerde pozitif beklenti yokluğunda satış görülmesi yüksek olasılık olarak görünüyor. Türkiye’de tahvil faizlerinin gelişen piyasalara ve önceki döneme göre yüksek seyrettiği ve liranın zayıf seyretmeye devam ettiği bir ortamda hisse piyasası ve döviz/tahvil piyasası arasındaki ayrışmanın uzun sürmeyeceği ve endekste geri çekilme olacağı görüşündeyiz. Tabi şimdiden bakınca düşük bir olasılık olarak görünse de, Trump’tan gelişen ülke  kurlarını ve hisse senedi piyasalarını olumlu etkileyecek bir geri adım gelmedikçe.”