Nisan'dan sonra Türk para politikasının yeni odağı ne olacak?
Merkez Bankası'nda mevcut yönetimin Nisan'da görev süresinin dolmasıyla "Enflasyon mu büyüme mi" tartışmasının damga vuracağı yeni bir dönem başlayacak
Merkez Bankası'nda Nisan'da gerçekleşecek atamalar merakla beklenirken, yeni yönetimin çift haneye yaklaşan enflasyon sorununa mı yoksa yavaşlayan büyümeye mi odaklanması gerektiği sorusu en ciddi tartışmalardan biri olarak görülüyor.
Para politikasının kağıt üstündeki görevleri ile uygulamada benimsedikleri görevler arasındaki farklılık yeni bir tartışma konusu değil: 2008 finansal krizi sonrası özellikle gelişmiş ekonomilerdeki enkazı kaldırma görevi de merkez bankalarına düşmüştü. Bir yandan resesyona giren ekonomileri yeniden kalkındırmak için alışılmışın dışında para politikalarını devreye sokan yetkililer bir yandan da deflasyona çare aramaya başladı.
Türkiye'de ise krizin ardından gelişmiş ekonomilerin aksine büyümenin yüzde 10'lara çıkmasıyla merkez bankası ekonominin fazla ısınmasını önlemek için para politikasında yeni bir döneme girerek kendisine piyasaya daha fazla müdahale için alan yarattı. ABD Merkez Bankası Fed'in geçen Aralık'ta faiz artışına giderek para politikasında normalleşmeye başlaması öncesinde Türkiye'de de sadeleşme tartışmaları yaşanıyordu. Ancak gelişmiş ekonomilerin tam aksine TCMB'nin görünürdeki en ciddi sorunu 2015 sonunda yüzde 9'a yaklaşan enflasyon.
Tam da küresel piyasalarda yaşanan çalkantının arttığı ve enflasyonda çift hane korkularının zrive yaptığı bu dönemde TCMB Nisan ayında köklü değişiklikler yaşayacak. Para Politikası Kurulu'nun 7 üyesinin 6'sının görev süresi bu yıl dolarken, en çok merak edilen konuların başında Başkan Erdem Başçı'nın Nisan'da yeniden atanıp atanmayacağı sorusu geliyor.
PPK'daki isimlerin neredeyse tamamının değişme ihtimali, Merkez Bankası'nın yeni dönemde önceliğinin ne olacağını da önemli bir soru haline getiriyor. Uzmanlar para politikasının yeni dönemde asli görevi olan enflasyon hedefine odaklanmasının büyümeye daha fazla katkı sağlayacağını belirtiyor.
'PARA POLİTİKASININ BÜYÜMEYİ DESTEKLEYECEĞİNİ SANMAK İLÜZYON'
Global Source Türkiye Danışmanı-Ekonomist Murat Üçer, para politikasıyla büyümenin destekleneceğini sanmanın bir ilüzyon olduğunu söyledi. Türkiye'nin dışarıdan para geldikçe kendi para politikasını yapacağını belirten Üçer "Bugünlerde olduğu gibi dışarıdan yeterli para gelmezse Türkiye'nin para politikasında yapacakları sınırlıdır. Bu durumda şu anda olduğu gibi sistem kendi kendine sıkılaşır" dedi.
Finans Invest Baş Ekonomisti Burak Kanlı da açık piyasa ekonomisinde faizi belirlemenin kolay olmadığını belirterek, finansal sıkılığın yalnızca faizle olmadığını kaydetti. Tartışmayı olumlu bulduğunu söyleyen Kanlı, asli görevde değişiklik olacaksa dahi bunun açık olarak duyurulması gerektiğini belirtti. Merkez Bankası'nın mevcut durumda belirsizliğin kaynağı olduğunu kaydeden Kanlı, "Enflasyon hedeflemesinden vazgeçiyoruz diye resmi açıklama yapılırsa iletişim açısından güvenilir olur. Hali hazırdaki enflasyon hedeflemesi itibar görmüyor" dedi.
Büyümesi yüzde 10'lardan yüzde 4'lere inen Türkiye'de tıkanmanın üretkenlik ve arz tarafında yaşandığını belirten Üçer'e göre potansiyel büyümen sanıldığı gibi yüzde 4-5'lerde değil en fazla yüzde 3.
Kanlı da para politikasının odak noktasının 90'lı yıllarda enflasyon hedefinin belirginleşmesinden bu yana tartışıldığını ifade ederek, Polonya ve Şili gibi birçok gelişen ekonomide de aynı şekilde polemik konusu olduğunu söyledi.
Uzmanlar mevcut durumda Merkez Bankası'nın büyümeyi olumlu etkilemediğini, tam aksine belirsizlik nedeniyle büyümeye köstek olduğunu belirtirken, Üçer bu durumun enflasyona odaklanarak, Kanlı ise amaçların açıkça dile getirilerek aşılacağını düşünüyor.
Merkez Bankası'nın enflasyon hedefinde kısa vadede resmi olarak değişiklik öngörülmezken, hali hazırdaki durumun belirsizliği artırması ekonomistlere göre bazı adımları gerekli kılıyor.