BUSİNESSHT
20 05 2017, 09:49 Güncelleme: 09:52
Türkiye'nin en ilgi çekici girişimcilik hikayelerinden birine sahip olan Hüsnü Özyeğin'in anıları gazeteci Rıdvan Akar'ın kaleme aldığı "Bir Dünya Kurmak" kitabında bir araya getirildi.
Yazımı 9 yıl süren kitapta Özyeğin'in en büyük başarı hikayesi Finansbank'tan FİBA Holding'in kuruluşuna kadar birçok önemli kilometre taşı yer alıyor.
Özyeğin Türkiye’de bir bankacının temelini attığı ilk banka olan Finansbank’ı 1987 yılında kurduğunda, cebinde 3 milyon 700 bin dolarlık sermaye ve ardında Yapı Kredi ve Pamukbank üst yönetiminde geçirdiği 19 yıllık iş deneyimi vardı.
Finansbank’taki hisselerini 2006 yılında National Bank of Greece’e satan Özyeğin, “Bankayı büyütecek kadar sermayem yoktu. Bazen elde edilen başarı, insanın kendi gücünü aşıyor. Teklif edilen bedel, bir daha yakalayamayacağım kadar yüksekti. Zaten 10 yıl sonra yarı fiyatına satıldı ” diyor.
ALACAKLI OLDUĞUMUZ PATRON AĞLADI, SORUMLULUK HİSSETTİM
Özyeğin, Habertürk yazarı Serpil Yılmaz'a yaptığı açıklamalarda Finansbank yıllarından ilgi çekici anektodlar da paylaştı.
Yılmaz, Habertürk'teki köşesinde kitapla ilgili şunları aktardı:
1994-2001 gibi iki büyük kriz atlatan 43 yıllık bankacı Özyeğin’e “kreditör masasında” karşılaştığı en hüzünlü öyküyü soruyorum. İsim vermeden karşılaştığı tabloyu yansıtıyor: “Alacaklı bankalar masanın bir tarafına dizildik. Karşımızda oturan Türkiye’nin en büyük 5-6 grubundan birinin patronuydu, ağlıyordu. Bankacılık doktorluğa benzer, hasta şirketi tedavi edememişiz; sorumluluk hissettim.”
"BAŞARIMDA EN BÜYÜK ETKEN ROBERT KOLEJ'E GİTMEK"
Elde ettiği başarıda en büyük etkenin, Robert Kolej’e gitmek olduğunun altını çiziyor. Özyeğin; Tıp Fakültesi’ni birincilikle bitiren ve tek kelime İtalyanca bilmeden gittiği İtalya’da tüberküloz masterini 90 puanla tamamlayan ve yaşamı boyunca bir küçük yazlıktan başka evi olmayan Hükümet Tabibi Cavit Bey’in ve Amerikan Kız Koleji mezunu Dilnihat Hanım’ın çocuğu olarak 1945 yılında İzmir’de doğuyor. Fazıl Bey İlkokulu’ndaki sıra arkadaşını unutmuyor. Robert’in adını ilk ondan duymuş. Ailesini ikna edip küçük yaşta İstanbul’da yatılılık hayatı başlıyor, Robert yuvası oluyor. Ona göre “Yatılı lise hayatında edinilen network, üniversite döneminde kıymetlidir”
