BIST 100 9.800,57 % 0,81
USD/TRY 32,5022 % -0,20
EUR/TRY 34,9505 % 0,28
Piyasalar
9.801,07
% 0,81
32,4987
% -0,21
34,9517
% 0,28
1,0726
% 0,25
44,84
-0,51
2.325,68
% 0,41
88,05
% 0,03
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Alacak sigortası devi: Kur kaybının etkisi asıl birinci çeyrekte görülecek

Coface Genel Müdürü, "Kur nedeniyle şirketler özkaynak kaybı yaşadı; gelişmelerin asıl etkisi Q1'de görülecek; hükümetin önlemleri olumsuz etkiyi sınırlayabilir" dedi

Alacak sigortası devi: Kur kaybının etkisi asıl birinci çeyrekte görülecek
29 12 2016, 16:42

Ticari alacak sigortası şirketi Fransız Coface'ın Türkiye Genel Müdürü Emre Özer, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı birçok olumsuzluğun yaşandığı 2016'da kur dolayısıyla şirketlerin büyük zarar ederek özkaynak kaybı yaşadığını, gelişmelerin asıl etkisinin ise yılın ilk çeyreğinde görüleceğini ancak hükümetin aldığı önlemlerin olumsuz etkileri sınırlayabileceğini söyledi.

Reuters ile yaptığı söyleşide Özer, özellikle Temmuz ayından sonra alacak sigortasına ilginin ciddi şekilde arttığını, bunun da piyasadaki sıkıntıyı gösterdiğini söyleyerek, "Darbe girişiminin hasar konusunda henüz bir etkisi görülmese de genelde iki çeyrek sonra ekonomiye yansıyor" dedi ve şöyle devam etti:

"Bu yıl kur dolayısıyla çok büyük zararların edildiği ve özkaynak kaybı yaşandı. Kur ilk altı ayda da değer kaybetti ancak asıl kaybını son çeyrekte yaşadı. Dolayısıyla bilançolardaki olumsuz etkisini özellikle döviz pozisyonu açığı olanlarda Mart-Nisan aylarında kaçınılmaz olarak göreceğiz" dedi.

Yılın ilk çeyreğinin gösterge olacağını, şirketlerin ciroları düşerken, bilançolarının bozulduğunu ancak çok büyük batıklar da yaşanmadığını söyleyen Özer, "Diğer taraftan yurtiçinde kamu harcamalarında yaşanacak artışın iç talebe ve inşaata hızlı bir etkisi olacak. Hükümetin aldığı özellikle banka kredilerinin yeniden yapılandırılması dahil şirketlerin nakit akışını rahatlatacak önlemler ilk çeyrekteki olumsuz havayı olumluya döndürecek unsurlar olabilir" dedi.

Hükümet son aylarda yaptığı düzenlemeler çerçevesinde ödeme güçlüğüne düşen şirket ve tüketicilerin kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasını kolaylaştıran bir dizi adım attı.

Özer yurtdışında ise Donald Trump'ın göreve gelmesiyle izleyeceği politikaların ve Fed'in faiz politikasının netleşmesiyle piyasalarda belirsizliklerin de azalacağını söyleyerek, "Belirsizlik azaldıkça piyasalar da rahatlayacaktır. Ama bunun etkisini de ikinci, üçüncü çeyreklerde göreceğiz. Dolayısıyla daha zor başlayacak 2017 daha iyi bitebilir. Daha zor olacağı kesin ama alınacak önlemlerle biraz daha dengelemek mümkün görünüyor" dedi.

Türkiye ihracatında en büyük paya sahip olan Avrupa'da ekonomilerin dünyanın kalanına göre daha iyi durumda olduğuna da dikkat çeken Özer, "Gelecek yıl Avrupa'da seçimler olacak, eğer bankacılıkta da ciddi bir kriz olmazsa ihracatta da iyi bir yıl geçirebiliriz" dedi.

VADELER UZADI

Özer, son dönemde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle vadelerin 60-90 gün civarından 120-180 günlere kadar uzadığını belirterek, "Şu anda gıda, elektronik başta olmak üzere perakende sektörü sıkıntılı, metal zaten global emtia fiyatlarındaki hareketlerden dolayı zorlanıyor. Alt kırılımlara bakmak gerek ancak petrokimya sektörü de petrol fiyatlarındaki değişimden etkileniyor" dedi ve şöyle devam etti:

"Piyasadan görüyoruz ki inşaatta arz fazlası ve fiyat dengesizliği var. Dolayısıyla konut satışlarında yavaşlama var ve inşaat şirketleri zorlanıyor. Gelecek yıl da bu sektörlerde sıkıntılar beklenebilir, iflaslar bu sektörlerde özellikle bir miktar olabilir. Ancak burada bankaların alacakları pozisyon çok önemli. Bankalar kredileri yeniden yapılandırabilirse nispeten bu iflasların önüne geçilebilir, biz de aynı şeyi yapacağız" dedi.

Sorunların yüzde 80'inin global kaynaklı olduğunu Trump, Fed ve not indirimlerinin de kurda etkilerinin görülmeye başlandığını söyleyen Özer, "Birebir ekonomi içindeyiz. Biz bozulmayı hemen görüyoruz bankalar ise bizden iki çeyrek sonra görüyor. Şu anda işler düzeldi diyemeyiz, ilk çeyrek biraz daha zor geçecek gibi görünüyor" dedi.

ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 2015 yılında faiz artırımı yapacağına yönelik beklentilerin artmasıyla global piyasalarda bozulma başlamış, yurtiçinde ise yapılan iki seçim, Rusya ile yaşanan uçak krizi, bu yıl ise darbe girişimi, kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimi ve Suriye'deki gelişmelerin tetiklediği jeopolitik endişeler piyasalarda risk algısının artmasına neden oldu.

TL'nin yılbaşından bu yana dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 18 olurken, gelişmekte olan ülkeler arasında en kötü performansı gösteren para birimleri arasında ilk sıralarda yer aldı.

Bütün bu gelişmelere karşın Türkiye'ye yönelik genel görünümün değiştiğini düşünmediğini söyleyen Özer, "Daha negatif olduğu kesin ancak ülkenin en büyük avantajı büyüklüğü ve büyümesi. Kalan gelişmekte olan ülkelere bakınca bir çoğunda ciddi bir büyüme sorunu var" dedi.

Türkiye'de alacak sigortasında dünyada olduğu gibi ağırlıklı üç şirketin faaliyet gösterdiğini ve penetrasyon oranının hala oldukça düşük söyleyen Özer, "Bu üç şirketin poliçe sayısı 1,000 civarındadır. Bizim pazar payımız yüzde 45-50 civarında, yani toplam poliçe sayısının da yarısı bizdedir. Şirketler olarak toplamda 15 milyar euro civarında risk taşıyoruz. Türkiye ekonomisinin gidişatına göre bizim aldığımız risk de artıyor veya azalıyor. Örneğin 2014 sonunda 7 milyar euroya ulaşmışken şu anda ise 5 milyar euro civarında gidiyor" dedi. (Haberi yazan Behiye Selin Taner; Redaksiyon Birsen Altaylı)

Yukarı

Business HT×